Mustafa M. Atilla

Aklımla yazmışım bir defa…

Mustafa M. Atilla

Kendine hasarı reva gören insanlarla karşılaştığım gibi,ayna da hasarı reva gören kendi yansımamla karşılaşıyorum, bir anda elimi aynaya götürüyorum, yüzümdeki hasarlı çizgileri yok edecek mişim gibi.

Hasır altı ettiğim yorgun yıllar düşüncemde beni karşılıyor. irkiliyorum,varımı yokumu vermişim diyorum  bu ömüre, ancak kısık melodik sesler, biraz da şikayet, aynı şekilde geçen çabuk yıllar;..ne olacak ki dediğim zararsız ufak tefek hasarlara yinede eyvah dedirtiyor bana.

Beni karşılayan sadece bunlar.

Yinede bilindik gülümseme mi yapıştırabiliyorum yüzüme...

Işığı kapatıyorum, ayna dan uzaklaşıp,ya büyüdüm yahut evrim geçirdim diyorum bana…Keşke bugünü dünden, daha evelinden, gençlikten başlatabilseydim, nasip olur muydu bilemiyorum.kendi kendime konuşurken fısıldıyorum,...bir meltem,  ardından bir poyraz esse sürükleyip getirse karşıma, yine diyorum ki doğan güneşi takip etsem,gözlerimi kısarak dua da bulunsam ardından amin desem tutarmı ki!,şehadet isteğim ve niyetlerim onuda bilmiyorum.

Yıllar hatıramda bir filim şeridi gibi geçiyor,herkes aynı hepimiz aynı,kimi  kimden biraz çok,çok olan da kiminden biraz az.

ŞİMDİLERDE…

Hiç ara vermeden ben bana diyor ki, giderken toplayabildiğin ne varsa topla,

Çünkü; varış noktasına ulaştığında elinde sadece topladıkların olacak, bunların hikayesini anlatmam istenecek biliyorum eminim,..nasılsın, iyimisin,ya siz? diye sorulmayacak,buyurun böyle geçin,istirahatinize bakın, teşekkür ederim,  cevabı alınmayacak, sadece anlat denecek.Ben beni anlatırken ezilip büzülecem, terleyip ısınacam ısınıp ısınıp soğumadan terleyip yine ısınacağımı çok iyi biliyorum.Nere de geçirdin ömrünü?.. suali suratıma yapıştırılmadan önce.İşte orda,burada  filan yerde, öyle mi ne güzel denecek.

Hayırlısı olur inşaallah.

‘’Neden terliyorsun,niye böyle yaptın?diye sorulduğunda ise güvenmeseydin!

diye yapıştırılacak cevap suratıma.

Ne olduğunu anlayamaz,kendini savunacak cesareti bulamazken iş bitirilmiş olacak,farzet ki kendini savunacak cesaretin olsa dahi dilin tutulacak,sesin kısılacak,dizlerinin bağı çözülecek.

Farkındamısın!.

Bir elekten geçen kum taneleri gibi süzülüp gidecek ömrün hikayesi. Tüm  kirli çamaşırlar ipe serilecek,azalar birbirini suçlayacak,şahitler şahitliğin  gereğini yapacak..

Yirmi yaşın da,otuz yaşında kırk yaşında tüm dünyanın yükünü  sırtlayabilecek kadar güçlü hisseden sen, acizliğin dayanılmaz yükünün altında komik savunmayla,komik duruma düşecek olan bizler, insanoğlu, ve herkes şimdilik masum..

Ne zaman ki isim askıya çıktı,randevu saati geldi çattı,ahir zaman da yolculuk güneşin batıdan doğmasıyla son buldu,akıllar o zaman herşeyi devşirecek.

 Olanın olmayana,bilenin bilmeyene borcunun olduğu dünyada, kendini dünyanın en zeki insanı zannedenlere bayılıyorum.Şidetti savurup,destur dedirten, böbürlenip mahçupluğu bilmeyen,hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan,.. Kötü yaptıklarım yapacaklarımın referansı diyen, cehaleti maya yapan, yalanı kendine düstur edinen insanlara; bayılırken, dizlerinin titreyişini görmek ne yazık ki hiç bir kimseye nasip olmayacak.

 Olmasın zaten, insanların acı çekmesi bizim hoşumuza gitmez, onun için  yazdım bu yazıyı zaten.

Başka yazılması gereken güncel konular varken bilindik bir konunun özelliği ne.Evrim geçirdim diyorum ya, şimdilerde suya sabuna karıştıkça, akıllara nüfus etmeye çalıştıkça ters den stoklar oluşmaya başlıyor,

söylenen sözler oluşuyor, bana akıl verme para verdeniyor...Akılda olmuş para, ruhda satılmış üç beş kuruşa, satılan geri alınmıyor, satılacaklar bir yerlerden ders  çıkarmıyor.

BEN ÖYLE YAPTIM; çekildim bir adım geri seyrediyorum olup biteni.

Neden yazdın öyleyse? hatırlatma niyetiyle.

Ruhum bana sesleniyor,hepimiz geçip gideceğiz bu dünyadan, sonu belli olan bu yolculuktan.Tüm güzellikleri topla devşir, bırak!

kalanlar; aç gözlülerin, helal süt emmiyenlerin,vicdan yoksunu insanların olsun.

Affa güvenmeden akıl kalitesini zenginleştirmek,gönül evini temiz tutmak dileğiyle,Allah'a emanet olun değerli okurlarım….

Yazarın Diğer Yazıları