Mustafa M. Atilla

Kimler geldi geçti, neler değişti.

Mustafa M. Atilla

Adın ne?, kimlerdensin? filankesin oğlumusun?, filankesin yeğeni

değil misin? çok iyi tanırım babanı,amcanı,..

filan mahalle de

oturmuyor musunuz, iyi bilirim diye konuşulduğu, Sokak sokak, cadde cadde kimin kimle akraba, kimin kiminle komşu olduğunun bilindiği,

hemen hemen neredeyse uzaktan,

yakından herkesin de, akraba çıkabilecek, kadim

şehrin insanı olarak;

bugünkü yazımı o yıllarda, nüfusun çok az,..imkanların kısıtlı,.. teknolojinin kapının eşiğinde bir yerlerde, her köşe başında şimdiki gibi olmadığı, fakat özellikle küçükbaş hayvancılık

üretiminin çok olduğu bugünle ilintili acil önlem alınması

gereken bir konuyu kaleme aldım.

 

1979 yılında,ticari ortaklığımızın olduğu Dikici ailesinin

kıymetli iki kardeşinden büyüğü olan rahmetli Emin Dikici amcaya,şunu sormuştum.

Van sebze ve peynir halinin

girişi önünde beş on kişi

gördüm, toplanmış, Irak veya iran mı? tam hatırlayamadığım,

ikisinden birine hayvan geçireceklermiş diye konuşuyorlardı,

bu ne demek oluyor?

İlk kez duyduğum bu konuyu bana uzun uzun

anlatmıştı.Bu şehirin dağları taşları,toprak kum gibi

koyun dolu bebi dedi,sonra ekledi, binlerce koyunla ağıllar dolup taştığında

zengin,

hayvancılıkla uğraşan Ağalar, o gördüğün işi bilen, tecrübeli çobanları  birkaç günlüğüne ücretli tutar,yemesini içmesini tedarik eder, 5.000,10.000,tek seferde koyunu sınırdan geçirir,Irak veya İran'da 

anlaştıkları tüccara teslim ederler dedi.

Onun için koyun güdmeyi bilen çoban ayarlamaya

çalışıyorlar. Aynen dediğini aktardım.

Hatta benim haberim var filankes arıyor adam demişti.

 

Anlamıştım gençken!

Güzelim yurdun her yanı gibi VAN’da da kum gibi koyunun yetiştiğini,dağın taşın onlarla bereketlendiğini.

 

O dönem

Ülkedeki,küçükbaş hayvan

sürülerinin,sayısal rakamını tespit etmeye kalksak, Van gölü kumsalındaki ufak taşları abaküs yapıp saymamız gerekirdi herhalde.

 

Ama şimdi kocaman herif oldum anlayamıyorum bir türlü,..ne oldu da? 5 bini,10 bini, nüfusa göre çoğaltıp her bir sürüde 20 bin veya daha fazla

adet gitmesi gereken koyun olacağı yerde 0,lattık,

kendi yiyeceğimiz hayvanı yetiştirmeyi bile

idare edecek azlığa düşürdük.

 

Eskiden ağalık sistemini yerle bir ederdik, sömürücü insanlar derdik, Garip köylüyü eziyor derdik.

Düşünüyorum da hiç olmazsa ülke de yetişmesi gereken hayvanı üretir veya ürettirir,dışarıya satar, ülkeye para girdisi sağlarlardı,ekonomiye katkıda bulunurlardı,köylüde kazanır,ağada kazanırdı,

herkes kazanırdı.

 

Şimdi de var tabi ki,kazananlar,

yeni ağalar,helal haram,kul hakkı demeden envai yolla sermayeyi

kapan ağalar,siyaseten ülkeye faydası var zannedilenler.

 

Farkları,Van’ın ağaları gibi katır üstûnde yetiştirdikleri hayvanları sınırdan geçiren değil,

özel uçaklarla gidip angusları binlerce km (ABD)den,şilepler,gemilerle ithal edip acele acele getiren,hırsının esiri olmuş muhterem.. zengin..

yerli ve milli ağalar.

 

Bu hayvanları;

Kim yetiştirdi, bunlar hangi ülkeden geldi,kim menfaatlendi,

kim kazandı,ülke yetiştiricisi zarar etti etmedi,kim yiyecek,kim kime afiyet olsun diyecek,

ramazan ayı geldi,

kim kime nasıl yedirecek,iftar sofralarında yüz gramla boy gösterecek olan etin yeni adı Angus.

 

 

Sadece sabahın 3 ün de 4 ün de,kışın

soğuğunda;.. bir, iki kilo sübvanseli angus kıyması için kalkıp kuyruğa giren, düşük gelirli,evi barkı olmayan yaşlı, zavallı emekli ve gariban,şimdi hangi ağaya?

Van'da ki ağaya mı?,yoksa ithalatçı ağayamı? selam gönderecek bilmiyorum.

 

Bildiğim oruç tutanlar,iftarın güzelliğini,bereketini bilenler, etten mahrum,

çorbaya bolca ekmek bandırıp,rüyaların da koyunu,angusu görenler olacak.

Herkes, neyin ne olduğunu bildiği için,fazla bir şey söylemeden,üretmek yerine hazıra konmanın müsebbibi olanlara şükretmenin

daha doğru olacağına inanıyor ve kısa kesiyorum.

 

Rahmetli Emin ve Mahmut amca cesur, akıllı, bonkör ve

sıcak insanlardı.Edremitte onların da çiftliği var dı, onların çiftliğinde angusları yoktu ama,yerli renk renk süt inekleri vardı,titizlikle mürbe dedikleri  bakıcıları ile

diğer işlerinin yanında yaşlanıncaya kadar bu işi yıllarca sürdürdüler.

Ekonomik girdi sağladılar,ürettiler,inançlıydılar,ülkeleri için umutluydular.

Onu ve kardeşi Mahmut Dikiciyi yeri gelmişken rahmetle anıyorum.

Kıymetli insanlardı.

 

Bunada şükür, Anguslar olmasaydı ne yiyecektik,birbirimizi yesek angusu kim yiyecekti.

angusu yemesek birbirimizi,kimbilir? nasıl yiyecektik.

 

Otun,samanın,yemin,mazotun,gübrenin,

meranın,

sermayenin bir biriyle içli dışlı tüketiminin

ürünü olan hayvancılık,böyle giderse çoğalacak,çoğalacak, çoğalacak ,süt inekleri

öküz,öküzler süt ineği olacak,

Sonrası gerçek et, bir gün sofralara gelmediği gün,

akıllar sofraya konacak,et olarak yenecek.

 

 

Ramazan ayı hepimize,

mübarek olsun.

Olsun da?

 

Filistin! bu haldeyken,oruç ayı nasıl mübarek olacak? onuda bilmiyorum.

Kıymetli okurlar.

Yinede mübarek olsun. fakat

Allah'ın gazabı Müslüman alemi için çok büyük

olacak.

 

Yazarın Diğer Yazıları