Eyyüp Altun-Sosyolog

Tanrı yanılanları affetmez

Eyyüp Altun-Sosyolog

Tanrı yanılanları affetmiyor. Siz buna tarih yanılanları affetmiyor da diyebilirsiniz. Taşnak Partisi, ne yazık ki tarihin cevaz vermediği bir çözümü zorladı ve tarih böyle bir yanlışı affetmedi. Şu bir gerçek ki tarihi koşulları oluşmamış hiçbir toplumsal hareket başarıya ulaşamaz.Dönemin milliyetçiliğinin sembollerinden Taşnak Partisi ve benzeri Ermeni örgütler Osmanlının direncinden ziyade, koşulları doğru okuyamadıkları için kaybettiler. Peki, Taşnak Partisi ve Ermeni örgütler neyi göremedi, neyi doğru okuyamadı? Yenilginin nedenlerini, konunun daha kolay anlaşılması için birkaç maddede özetlemek istiyorum.

 

1-Taşnak Partisi ve diğer milliyetçi örgütler Ermenilerin sosyolojik ve demografik konumunu doğru değerlendiremediler:

Oysa Ermeniler buğdayın bir tarlaya serpilmesi gibi Anadolu'ya serpilmişlerdi.  Devletin idari ve ekonomik yapısı içinde Müslüman tebaadan daha ziyade yer alıyorlardı. Yani Ermeniler Anadolulaşmıştı. Ancak ne Taşnak Partisi ne diğer Ermeni örgütleri bu sosyolojik gerçeğin farkındaydı. İstanbul'da da Ermeniler vardı, Sivas'ta da, Konya'da da, Adana'da da, Diyarbakır'da da, Van'da da Erzurum'da da… Dolayısıyla Ermeniler her yerde vardı ama hiçbir yerde çoğunluk değildi. Azınlık olduğunuz hiçbir yerde devlet kuramazsınız. Bu, tarihin keskin yasalarından biridir.

 

2-Ermeni örgütler dünyadaki siyasal gelişmeleri doğru okuyamadılar:

Balkan ülkelerinin bağımsızlık savaşlarında olduğu gibi bütün Avrupa'nın topyekûn arkalarında duracaklarını sanıyorlardı. Oysa doğuda dini Hıristiyan olan bir başka topluluk yoktu ve Avrupa buraya çok uzaktı. Yalnızca Ruslara güvenerek bu işe giriştiler. Ne var ki Ruslar kendi iç meselesi yüzünden onları ortada bırakıp gitti.

 

3-Ayrıca Rusya'daki iç karışıklığı da doğru analiz edemedi bu örgütler:

İç savaşta çar karşıtı güçlerin iktidarı ele geçirmeleri durumunda yeni hükümetin yani Bolşeviklerin kendileri hakkında ne düşünecekleri konusunu önemsemediler. Oysa akıllı bir örgütün, Rusya'da çar sonrası dönemi garanti altına alması için bir 'b' planı oluşturması gerekirdi. Ne var ki Ermeni siyasal kadrosu bunu yapamadı.

4- Ermeni örgütler, Kürt etkenini önemsemediler:

Ermeni hareketi bölgede etnik anlamda büyük çoğunluğu oluşturan Kürtlerle ittifak yahut bir antlaşma yapma gereği duymadı. Bu büyük etnik çoğunluğu görmezden gelip sadece dönemin güçlü devletlerine güvendiler. Oysa Ermeniler açısından Kürtlere karşın bir başarı elde etmek neredeyse imkânsızdı. Ne yazık ki bu gerçeği de göremediler. Onlar Kürt-Türk cümle Müslümanları Rusların desteğiyle buralardan sürerek yahut kıyımdan geçirerek bölgeyi ele geçirebileceklerini sanıyorlardı.1915'te Ermeniler emperyalizme dayanıp milliyetçi bir tutum almasaydı bunlar yaşanmazdı. Burada kastedilen şey şudur: Eğer Ermeniler bölgede yaşayan diğer etnik toplulukları yok saymayıp dikkate alsaydı ve dönemin sömürgeci devletlerine karşı ittifak geliştirseydi bu acılar yaşanmayabilirdi.

 

5- Bir diğer nokta ise Hamidiye Alayları:

Hamidiye Alayları konusunda günümüzde çok yoğun bir spekülasyon var. Bazı çevreler Hamidiye Alaylarını bugünkü koruculuk sistemiyle benzeştirir. Oysa gerçek böyle değildir. İzninizle bu konuyu biraz açmak istiyorum. Birçok tarihçi Kürtlerin tarihi toprakları olarak Orta Mezopotamya'yı gösterir. Somuta indirgersek bugünkü Zagros dağlarının kuzeyi ve güneyi Kürtlerin uzun yüzyıllar yaşadığı topraklar ola gelmiştir. İslam orduları kuzeye seferler düzenlediklerinde önce Kürtlerle karşılaştılar. Kürtler İslam ordularının gazabından korunmak için kuzeye, Ermenilerin içine doğru kaçmaya başladılar. Bugünkü Doğu Anadolu'nun dağları ve yaylaları Kürtlerin yeni sığınma alanları oldu. Ancak Ermeniler Kürtlerin kendi topraklarına sığınmalarından memnun değildi. O nedenle aralarında uzun yıllar yayla sorunları yaşandı.

 

Bir süre sonra İslamiyet'i kabul eden Kürtler, Ermenileri daha bir korkutmaya başladı. Çünkü etnik çatışma yerini dinsel çatışmaya bırakmıştı. Daha sonra bölgeyi egemenlik altında tutan Müslüman devletler bu çatışmada doğal olarak kendi dindaşı Kürtleri korudu ve kolladı. Bu sayede güneyde olduğu gibi kuzeye de yerleşen ve çeşitli unvanlara mazhar olan Kürtler bu kez sadece yaylalara değil Ermenilerin elde tuttuğu şehirlere de göz diker oldu.

2. Abdülhamit'in Hamidiye Alaylarını kurmasıyla resmi anlamda silahlanan Kürtlerle Ermeniler arasındaki çatışmalar daha bir şiddetlendi. Artık tam bir karşıtlık yaşanıyordu. Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken Kürtlerin algısı şuydu: 'Ermeniler Ruslarla birleşip bizi ve diğer Müslüman toplulukları buralardan sürecekler. Onları durdurabilmek için Osmanlıyla birleşmekten başka çaremiz yok.' Ermeni örgütler, yerlerinden yurtlarından sürülme korkusunun Kürtleri daha bir harekete geçireceği gerçeğini göremediler. Bu büyük çoğunluğa karşın bölgenin Müslüman sakinlerini karşılarına aldılar. Müslüman devletlerce (Abbasi, Selçuklu, Osmanlı) bu derece güçlendirilmiş Kürtlere karşın zafer kazanacaklarını sanmakla büyük bir yanılgı yaşadılar.

 

6-  Taşnak Partisi Osmanlının sunduğu altı vilayette özerklik önerisini doğru kullanamadı:

Değerli konuklar, Ermenilerin tarihsel aymazlığına bir de şunu eklemek gerekir: Osmanlının, zor koşullarda hazırlayıp sunduğu bir anlaşma metnini ellerinin tersiyle itmesi konusu var ki en derin yanılsamalardan biri de budur.

Antranik Paşa'nın anılarında yer verdiği ve Mavi Kitapta da (diplomat James Bryce ve tarihçi Arnold Toynbee) anlatıldığı gibi İttihat Terakki hükümeti 1914 yılının yaz aylarında bir reform paketi hazırladı. Bu reform paketine göre Ermenilere 6 vilayette özerklik verilecekti. Osmanlı devleti bu önerisini hem Van'da, hem Erzurum'da Taşnak Partisinin yetkililerine resmi bir heyetle sundu. Heyetin başında İttihat ve Terakki Partisinin önemli şahsiyetlerinden biri olan Bahattin Şakir bulunuyordu.

 

Bu reform paketiyle Ermenilerin rüyalarında bile göremeyecekleri haklar altın bir tepsi içinde kendilerine sunulmuştu. Ancak Ermeni örgütleri buna itibar etmediler. Edemezlerdi çünkü daha önce Ruslarla yapılan anlaşmada kendilerine Trabzon'dan Adana'ya kadar geniş bir alanda büyük bir devlet sözü verilmişti. O nedenle bu reform paketi böylesi büyük bir vaadin karşısında cılız kalıyordu. Ruslar Türklerden gelebilecek bir reform önerisini boşa çıkarmak için büyük bir yem kullanmıştı. Ne yazık ki Ermeniler bu tuzağı göremediler ve bir daha ellerine geçmeyecek bu tarihi fırsatı kaçırmış oldular.

 

Görüldüğü gibi yeteneksiz bir kadro, emperyalizmin planlarına alet olup Ermeni halkını kazanamayacağı bir savaşa zorladı. Oysa Ermeni halkı bu savaşı istemiyordu. Görüldüğü gibi bir halkı kurtarma adına yola çıkanlar aynı zamanda o halkı felakete sürükleyebiliyor. Taşnak Partisi bunun tarihteki en çarpıcı örneğidir. Bu konuya soldan bakan siyasal anlayışlar, sadece Osmanlıyı suçlama kolaycılığına kaçmamalı, emperyalizme sınırsız kredi açan Taşnak Partisi ve benzeri örgütleri de sorgulamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları