Şahbettin Uluat

Bu dünyadan güzel bir insan geçti

Şahbettin Uluat

Prof. Dr. İsmail Meral’in  ardından

Prof. Dr. İsmail Meral boylu poslu, yakışıklı, terbiyeli, inançlı, doğru insan karşısında saygı ve sevgi dolu güzel bir insandı. 

Henüz komşuluk kültürünün kaybolmadığı zamanlarda aynı sokakta yakın komşuyduk, tanışıklığımız oradan geliyordu.

Babası İbrahim Amca dışarıdan geldiğim o mahallede desteğini en çok hissettiğim en güvendiğim, her anlamda dobra dobra bir adamdı. Yeri geldi mi sözünü esirgemezdi.

Annesi Nazmiye Abla her anne gibi sevgi ve şefkat yüklü bir hanımefendiydi. Karadeniz kökenliydi ve konuşmasından az çok belli olurdu.

İkisini de rahmet ve minnetle anıyorum.

*

1990’da Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni birincilikle bitiren ve 1991 yılında YÖK tarafından verilen eğitim bursunu kazanarak doktora yapmak üzere Amerika’nın Iowa Eyalet Üniversitesi’ne gönderilen İsmail Meral doktora eğitimini de dereceyle bitirip yurda dönmüştü.

1996 yılında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. 1998 yılında doçent, 2004 yılında da profesör olarak Fizyoloji dersleri verdi.

Meslek yaşamının son yıllarında da İstanbul Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalında görev yaptı.

*

İsmail Hoca yardımcı doçent olarak Veteriner Fakültesi’ne göreve başladığı yıllarda ben de akademik personel olarak başka bir birimde çalışıyor, aynı zamanda yüksek lisans yapıyordum.

 Tezimi toparlarken sık sık odasına uğruyor, samimi desteğinden yararlanıyordum.

Hemen her gidişimde onu yoğun şekilde çalışır halde buluyordum. Bir taraftan lisans, yüksek lisans dersleri verirken bir taraftan da farklı meslektaşlarıyla ortak çalışmalar yürütüyor, akademik makaleler hazırlıyordu. Duruma göre farklı anabilim dallarından gelen arkadaşlarının ricalarını kırmayıp çalışmalarına yabancı dil ve bilim anlamında yardımcı olduğunu da yakından bilenlerdenim.

Bunların dışında ayrıca üniversitenin çıkardığı akademik bir derginin editörlüğünü de yürütüyordu.

Sonraları alanında dersler vermek üzere Tıp Fakültesi’ne atandı.

Bu atama yeni geldiği fakültede gizli – açık kadrolaşmış olan malûm çevreden birileri tarafından hoş karşılanmamıştı. Onlar fakülteyi kendi malları gibi görüyor, kendisine soğuk davranıyorlardı. Dosdoğru bir insan olan İsmail Hoca, dindar olduklarını söyleyen ama selamını almayan bu insanların tavırlarını anlayamıyor, daralıyor, sıkıntısını biz yakınlarıyla paylaşıyordu. O fakültedeki kimi okumuş cahiller de kendisini Veteriner Fakültesi’nden gelmiş olduğu için hor görüyorlardı.

Neyse ki, herkes öyle değildi. Bilimsel yeterliliğinin yanında her zaman geniş yüreğiyle, güler yüzüyle ve hatta sazıyla, sözüyle Hasan Hoca da o fakültedeydi.

Sıkılınca kendisini onun odasına atıyordu.

*

Tıp Fakültesi günlerinde yaşadığı ilginç başka bir deneyim de onu germiş, üzmüştü.

Öğrencilerinden birinin babası komite tarafından yapılan bir sınavdaki sorusunu geri çekmesini talep etmişti.

Birden fazla hocanın sorularının olduğu o sınavda geri çekilecek bir soru genel olarak not durumunu değiştirecek, böylece sınıfta kalmış durumdaki oğlu da başarılı hale gelecek, sınıfını geçecekti.

Bu ahlaksız bir teklifti ve reddetmişti.

Karşısında duran ve subay olduğunu söyleyen o baba sonuç alamayacağını anlayınca gerçek yüzünü gösteren bir söz söylemişti.

“Gün olur, deveran döner, sıra bize de gelir hoca!”

“Elinizden geleni ardınıza koymayın” yanıtıyla adamı uğurlarken hem kızmış hem üzülmüştü.

O bilimsel faaliyetlerin tavizsiz yürütülmesinden yanaydı.

Kimi meslektaşlarının bu anlamda hatalar yaptığının da farkındaydı.

*

Yaz aylarında fırsat buldukça birlikte İskele’de denize girerdik. Hafta sonları şehir merkezine çıkar, çarşı pazar dolaşırdık. Van kahvehanelerinde oturup çay içmeyi çok severdi.

Ortak meraklarımızdan biri de bilgisayarlardı.

Bilgisayarcıları dolaşır, bellek, ekran kartı, televizyon kartı ve hatta anakart alır kendi cihazlarımızı güncellerdik.

İlk aldığım bilgisayarın kasasında dört slotta dört küçük bellek vardı ve ben bunu dört megabayt bellekli bir bilgisayar olarak satın almıştım.

İsmail Hocamız bize gelmiş aletin ağır çalışmasından şüphelenip kasanın içindeki belleklerden birini çıkarmış incelemiş; aletin dört megabayt bellekli değil, dört adet 256 kilobaytlık yani bir megabayt bellekli olduğunu ortaya çıkarmıştı.

*

Kendisinin Van’ımız için önemli bir değer olduğunu bilen yakın çevresinin teşviki ve zorlamasıyla bir defa da milletvekili aday adayı olmuştu.

Ancak sonuç hep olduğu gibiydi, ona sıra gelmemişti.

*

Memleketimizden ayrılarak İstanbul'daki Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi’ne geçmesi üniversitemiz için bir kayıp olmuşu. Van iyi bir bilim adamını, ben de samimi bir dostumu kaybetmiştik.

*.

Kendisiyle en son 11 Eylül günü telefonla görüşmüştüm. O konuşmamızda bana sabahları fakülteye gittiğini öğlenden sonraları eve geldiğini, Hastalığıyla ilgili kemoterapi tedavisi gördüğünü söylemişti.

Bir internet sayfasında bitkisel tedavi ile hastalığı geçirdiğini söyleyen profesörden bahsettiğimde bana “öncelikle bilimin imkânlarını kullanmaktan yanayım, orada yol biterse fitoterapiyi düşünebilirim. Ben de vaktiyle çörek otu üzerine çalışmıştım, bitkiler yararlı olabilir” demişti.

Hastalığı için kendisine dua etmemizi istemişti. Her duamızda aklımızda olduğunu söylemiştim.

İsmail Meral inançlıydı. Kur’an meal ve tefsirleri ile ilgili çalışmaları olduğundan da bahsederdi. Gerçek anlamda dindardı.

O hep içindeki saf çocukla yaşadı bu dünyada. Dünyanın dalaverelerini anlamakta her zaman güçlük çekti.

Vefatıyla pek çok insanın sarsıldığından eminim. 

Hepimizin başı sağ olsun.

Mekânı cennet olsun.

 

Yorumlar 3
MUHİTTİN GÜRBÜZ 24 Eylül 2023 22:49

Allah Gani Gani Rahmet Eylesin Mekanı Cennet olsun İnşallah.

Osman Özcan 24 Eylül 2023 20:01

Sınavların en büyüğünü, en zor olanını ( Mülk suresi, ayet 2) büyük bir başarıyla geçmiş.. Rabbimiz kendilerine rahmetiyle muamele buyursun inşaallah!

Hüsnü İnci 23 Eylül 2023 22:32

Allah rahmet eylesin.

Yazarın Diğer Yazıları