Yunus Türkoğlu

İlkokul Yıllarımız (Hüsrevpaşa İ.O)

Yunus Türkoğlu

1967 yılı eylül ayı ve yine Mercimek Mahallesindeyiz. Bu yıl bizim yaş gurubumuz ilkokula başlayacak. Mahallemizde yeni bir İlkokulun yapımı devam ediyor. Okulların açılışına yetişir burada okula başlarsınız demişlerdi, fakat yetişmedi. Bizleri, en yakın olan Hüsrevpaşa İlkokulu'nda eğitim öğretime başlattılar. Siyah önlük, beyaz yakalık, kolalı manşet, odun sobaları ve kara tahtaların olduğu çok güzel günlerdi. O yıllarda bu Okulda okuyanlar hatırlayacaklardır, müdürümüz sert duruşuyla Kazım Hocaydı. Yarım dönem içinde bizim sınıf öğretmenimiz Ayten Güner'di. Hürmetle ellerinden öpüyorum. Bu Okul Van'ın en eski okullarından biridir. Batıdan doğuya doğru uzanan ince bir koridor ve sağlı sollu sınıflar. Taş ve beton karışımı yapısıyla unutulmaz bir eğitim yuvasıydı. Okulumuzun karşısındaki kanaldan Kehris suyu akıyor. Doğu tarafında okulumuza göre biraz yamaçta olan harika yapısıyla, çok güzel bahçesi ve çamlarıyla "Vali Konağı" var.

 

Vali Konağı ile ilgili biraz hasbıhal etmeden geçmek istemiyorum. Zira burası Van için, Vanlı için önemli mekânlardan biriydi; Çarşıya gidip gelirken konağı göz ucuyla da olsa izlemeden geçemezdim! Yazın limon çamlarıyla ve yeşillikler içindeki görüntüsü, kışın karlar altındaki görüntüsü beni hep mutlu etmiştir. Yamaçta olunca yan tarafındaki yolda bizim için kışın kızak kayma rampalarımızdan biriydi. Hafta sonları kızaklarımız ellerimizde sabah arkadaşlarla mahallede toplanır karar verirdik. Sabah dediğime bakmayın "Kuşluk vakti" tabiri daha uygun olur. Tabi hava biraz daha puslu karlı ve soğuk olunca daha yakın olan "Vali Tepesi"ni tercih ederdik. Hava ılık ve açık ise; Haraba ile Erek Mahallesi sınırında bulunan "Memi Tepesi"ni doğru kızaklarımızın dümenlerini çevirirdik.

Okulumuzda bahar aylarında resim derslerinde bazı Öğretmenler öğrencilerini okulun bahçesine çıkartır konağın resmini çizdirirmiş. Kim bilir? Belki de Konağı gören sınıflarda penceredeki görüntüsüyle de kış resmi çizdiren öğretmenler de olmuş olabilir!

İlkokula başlayınca ilk öğretilenlerden biride görevdeki valinin ismini öğretmek olurdu. Hemen bize de ezberlettiler, bu dönemde Valimiz Sayın Tekin ALP idi. Vali Beyin Siyah makam arabası kapıya gelir, görevli polis veya bekçi kapıyı açar Kışla Caddesinin olduğu taraftaki kapıdan girer ve sabah mesaiye giderken yan taraftaki yani rampanın olduğu taraftaki kapıdan çıkardı.

 

Hep söyledim bir kez daha söyleyeceğim; Burası çok güzel müze veya kültür evi olabilirdi. Hadi buradan vazgeçtik olan oldu artık! Hiç olmazsa "Tekel Binasını" buna uygun bir mekân haline getirelim lütfen. Tarihi binalar yıkılınca hafızalar silinmiş oluyor. Güzel ilimizin hem tarihine hem de hafızasına kıymayınız! İstirham ediyorum…

Okula başlayalı bir iki hafta gibi bir zaman olmuştu. Cemal Tanış ile aynı sınıftayız ve ne olduysa bir gün derste ağız dalaşı yaptık."Teneffüste görüşürüz" diye biri birimize çocuksu ve saf bir takım tehditler savurduk. O zamanlar Okula odun gelirdi, sonrasında baltacılar gelir odunları kırar, odunlar taşınır ve yerde epeyce bir talaşı kalırdı. Ben öyle kavgacı bir tip değildim demek ki Cemal beni fena kızdırmış! Kendi kendime ben uzun boyluyum, buda tıknaz! Bir yumruk da iş tamam ama öyle olmadı! Teneffüsteyiz ve karşı karşıya geldik, ben, bir baktım ki havadayım, birde ne göreyim sırt üstü talaşların üstündeyim. Cemal kaldırdı beni vurdu yere, zeminde odun talaşlarından dolayı, düşmek için çok idealdi! Afallanmam geçince arkadaşlarımın bana güldüklerini gördüm. Şimdi bende her hatırlayışımda çok gülüyorum. O günden beridir Cemal ile kardeşliğimiz ve dostluğumuz devam ediyor.

 

Anladım ki "Her kuşun eti yenmez".

 

Okulumuzun batı tarafında sokağın altında Hacı Davut Cami ve Şemsi Ezberci'lerin evi vardı. Kuzey tarafında ise harika yapısıyla tarihi Merhum Şeref Onay'ların evi mevcuttu. Kehris suyunun çıktığı yer Okulumuza yüz metre kadar uzaktaydı. Suyun çıktığı yerin karşısında Merhum Remzi Perihan'ların evi vardı. Pırıl pırıl ve çok lezzetli olan bu su Okulumuzun önünden akıp giderken, bizlerde teneffüslerde avuç avuç içerdik.

Birinci dönem sonu karnelerimizi alırken Müdürümüz; İkinci dönemde eğitim-öğretimimize Tunca Uras İlkokulu'nda devam edeceğimizi söylemişti. Hüsrevpaşa İlkokulu ile olan kısa ama unutulmaz anılar bırakan bir yarıyıl burada sona ermiş oluyordu. Haftaya nasip olursa yeni okulumuz ve ikinci dönem okul anılarımızla devam ederiz.

 

Hoşça kalınız.

Yazarın Diğer Yazıları