İsmet Altay ve Düşük Kemerliler

Ümit Kayaçelebi yazdı...

Kadim dost İsmet Altay anlatıyor;

‘Şöyle 60-70 sene öncesine gittiğimiz zaman ülkemizde profesyonel futbol takımı olarak baktığınızda en çok İstanbul takımları daha sonra İzmir takımları geliyordu.

Anadolu takımı olarak 60 lı yıllara kadar yalnız Adana’da Füze Selaminin (Selami Kazancı) oynadığı Adana Demirspor vardı. Daha sonra 60 lı yılların başında Bursaspor, Eskişehirspor derken ilerleyen yıllarda Türkiye 1.ligi Anadolu takımlarının daha çok katılmasıyla daha bir renklendi.

İşte o yıllarda Anadolu da amatör ligler de oynayan oldukça fazla takım vardı. Futbola ben de Van’da o zaman Van halkının tabiriyle   diye avlandırılan Göl spor da başladım. Daha sonra Göl sporun ismi değiştirilerek İki nisan Spor kulübü oldu.

O yıllarda Van Amatör liginde Vanın en eski Futbol kulübü olan Van Gençlik, Şen Gençler, Yol Spor, Jandarma Gücü, Erek Spor ve bizim İki Nisan Spor  takımımız vardı.

Futbola başladığımda 1962 yılıydı ve ben 16 yaşında topla buluşmuştum.

O yıllarda top koşturduğumuz amatör lig de çok iyi topçular vardı benim en çok hayran olduğum Cemil Kaplanoğlu idi onun yanı sıra bir süre Fener bahçe de top koşturan Niyazi Gülseven (Nigo) , Nihat Saydan, Lastikçi İrfan, Hasan Karadağ, Yaşar Fevzi ve Remzi Budak kardeşler ve daha niceleri ama her zaman Van’da ismi en çok anılan futbolcularda hep bu isimler olmuştur.

Biz top oynarken doğru düzgün malzememiz yoktu. Yokluklar içinde top koşturuyorduk. Hal böyle iken bir sezonda Van Gençlikle şampiyonluk yarışında iken Van Gençlik maçına çıktığımızda Van Gençlik Spor Lisans ibraz edemeyince biz o sezonda o maçta oynamadan şampiyon olmuştuk. İyi hatırlamıyorum ama ondan sonra da İki veya üç defa şampiyon olmuştuk.

Burada bir şeyi de belirtmeden geçemeyeceğim top koşturduğum zaman içinde en iyi frikik, korner atan futbolcular vardı ve onlardan birisi de bendim. Bunu da bu gün gururla söylemek istiyorum.

Van Halkının düşük kemerliler ve beyaz şimşekleri o yıl şampiyon olmuştu. İleri yıllarda Erciş Gençlik ile de maçlarımız oldu. Gıne dediğimiz Sadrettin abi gerçekten harika bir futbolcuydu Vanlı sporseverlerde sırf onu seyretmek için onun oynadığı maçları seyretmeye gelirdi.

Van halkı Lastikçi İrfanı, Kaleci Yıldırımı, Zeki abiyi ne kadar seviyorsa rahmetli Gıneyi de o kadar seviyordu.

Bana kalecileri sorarsanız bana göre en iyi kaleci Fevzi Budak derim.Ona da Boksör Fevzi lakabını takmıştık. 60 model dediğimiz Şen gençlerin kalecisi İlhan benim için Fevzi Budaktan sonra gelen en iyi ikinci kaleci olsa da Kaleci Yıldırımı da yabana atmamak lazım.

Dünyada bizim top koşturduğumuz yıllarda sahaya hep klasik anlamda yerleşirdik ve taktik teknik fazla öne çıkmazdı. Malumunuz bizim o tarihi eski dede baba sahası toprak bir zemindi yazın ustura gibi bilenir düşersen her tarafını zımparalardı. Kış olunca kar da bazen düşseniz  her tarafınız yara bere içinde kalırdı.

Bazense yağmur yağanda bataklık gibi olur top alana top koşturana helal olsun. İşte bu sahada teknik taktik pek öne çıkmazdı önüne top atıldı mı koşacaksın top gelince de almak için koşacaksın. Açıkçası tamamen fiziğe bağlı oyun oynanırdı. Kim daha diri ise ayağının üzerine duruyorsa o kazanan oluyordu.

O zamanlar en kıymetli mevkiler 1*5*9 numaralı  mevkiler ve o formayı giyen oyuncular en kıymetli futbolculardı. Ve herkese de o formayı kimse kolay kolay vermezdi. O formaları almak her baba yiğidinde hakkı değildi. Formayı bir alan bir daha da zor kaptırıyordu.  Füze Uçundan, Lastikçi İrfandan, Hoca Remziden, Nigodan formayı kapmak öyle kolay mı?

Sahaya dizilişimiz aynen şöyleydi;

1 numara Kaleci

2 numara sağbek

3 numara sol bek

4 numara sağ haf

5 numara Santrhaf (Kalebeyi)

6 numara sol haf

7 numara sağ açık

8 numara sağ iç

9 numara santrfor

10 numara sol iç

11 numara sol açık

Dünyada da Türkiye’de de diziliş aynen böyleydi.  Ancak zaman içerisinde bu mevkiler isimleri değişti. Şimdi olmuş libero stoper  vs.

Şunu söyleyeyim en büyük mücadele her zaman kaleci ile santrfor, kale beyi ile santrfor arasında geçerdi. Bu mevkiler adeta Çanakkale savaşları gibi oluyordu. Biri gol yememe, diğeri rakibini ne olursa olsun geçirmeme adım attırmamak isterken santraforda kale beyin geçerek gol atma derdindeydi. Bu mücadeleler uzun yıllar hep zevkle ve heyecanla izlendi Van da.

Yeri gelmişken söyleyeyim bana göre Niyazi Gülseven en iyi 9 numaraydı. Ancak daha sonra Kayseri Spor’a gittiğinde o zamanki takımın hocası ve milli takım hocası Sabri Kiraz Kayseri sporda onu defans olarak oynatmaya başladı. Kayseri spordan Fenerbahçe’ye gittiği zamanda o zamanki hoca Sarı Kanaryalarda sağ bek oynatmaya başladı. Nigo bir anda golcü iken müdaafa oyuncusu oldu. Bir dönemde o zamanın en hocalarından olan Didi ile beraberdi.

Van o yıllarda Anadolu takımlarına giden çok futbolcuda oldu Yavuz Ödemiş Van da gelmiş geçmiş en iyi kale beyi idi önce Diyarbakır spora daha sonra Urfa Spora gitti, Cemil Kaplan oğlu Diyarbakır spora, Refik Günsan (Ferik) Diyarbakır spora, Nuri Kayseri spora gitti aklımda kaldığı kadarı ile.

60 yıllarda Nihat,Çetin, Metin Saydan da Van’da oynadıkları futbolla keyif veren futbolculardı.

Unutamadığım maçlardan birini de bura da anlamak istiyorum;

. Erkek Sanat Enstitüsü*Van Atatürk Lisesi maçı, Atatürk Lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü maçları o yıllarda en büyük en önemli maçlardandı. Tıpkı Fener Bahçe G.saray ezeli rekabeti gibiydi. Çok iddialı olurdu bazen sinirler gerilince hadiseler bile vukua gelebiliyordu. İşte biz de o gün böyle bir maça çıkmıştık. En az berabere kalmamız gerekiyordu. Yenilsek şampiyonluk gidiyordu.

O maçta Necmi Gökdere ilk yarıda attığı golle önce Atatürk Lisesini 1-0 öne geçirmişti. Bu skorla biz şampiyon olamıyorduk. Ve bu maçta bize ya beraberlik veya galibiyet gerekiyordu. İkinci yarıda maçın son dakikalarında tam maç bitmek üzereyken ben orta sahada bir top kaptım ve Atatürk Lisesi Kalecisi olan Danışı görünce topu şandelledim ve o gol ile biz şampiyon olmuştuk. Oynadığımız Okul maçlarında 8 gol atıp sadece son maçta tek gol yemiştik. O maçı hiç unutamam.

Hakem olarak kimleri beğeniyorsunuz dediğiniz de şu ki ismi söylerim, Fevzi Budak ve İsmet Tan. O yıllarda Ankara’da bizi destekleyen olsaydı bu iki hakemimiz çok daha farklı yerlerde olabilirlerdi ama olmadı.

Geçmiş anlat anlat ne bitiyor ne de tükeniyor biz futbol hasbi halimize yine başka bir yazımızda devam edelim inşallah!

 

Bakmadan Geçme