Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

Van ile Vanlı ve Vanni:

Eğitimci Yazar Bahri Yıldızbaş

— Van halkının seçimlerdeki, kurumlardaki ve yıllardır kayyum uygulamasından dolayı belediyecilik hizmetlerindeki başarısızlıklar ve yolsuzluklara serzenişlerine şahit olduğumdan; yazmak, içimi boşaltmak ve bazılarına ders niteliğinde gönderme yapmak istedim.

— Van Şehri, gerçekten doğunun yıldızı olduğu gibi, uygarlıkların ve medeniyetlerin başkenti, İpekyolu’nun Anadolu’ya ve güneye açılan güven kapısıydı. Peki o cennet Van’a, ne oldu?

— Benimle tanıştığında, işe kantincilikle başlamasını sağladım. Hep saygılı göründü ve ben zamanla Ankara’ya yerleştim. Bir gün telefonla arayarak okuluma geldiler, hoş beş ve güzel sohbetlerden sonra, “Müdür bey, biz Van’da Kantinciler Odasını kurmak istiyoruz. Van Esnaf Odası ve Ankara Kantinciler Odası başkanlarının onayı gerek, bize yardımcı olur musun?” dediklerinde, sözlerini iki etmeden onların yanında hemen Van’dan dostum ve Ankara’da velim olan Van oda başkanı rahmetli M. Ali Can’ı aradım ve konuyu ilettiğimde “Müdürüm senin emrin olur, Ankara oda başkanı İLE konuyu çözsünler, benden okey.” deyince, aynı zamanda kızı öğrencim olan çok nezaketli Ankara Kantinciler Odası Başkanı Bayram Şahin’i arayarak ona da konuyu anlattığımda, akşam yemeğinde buluştuk ve Bayram Şahin’in “Müdür bey, sen istedikten sonra olmayacak diye bir şey yoktur.” diyerek onay vermesi sonucu, bizim kantinci hemşerimizin yolunu açtık. Zamanla Van’da odayı açtılar, oda başkanlığı yolu ile esnaf odasında Bahri Yıldızbaş kimliğinin referansı ve alt yapısı güvencesiyle ve de ardından M.Ali Can’ın vefatı üzerine, o sözde saygılı adam ”Van Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı” olmuş oldu. Bu arada beni görevden aldılar, ardından hastalandım derken, muhterem hemşerimin de işi bitince, selamı ve sabahı kesmiş oldu. Şimdilerde ilçe belediye başkan adayı oldu ve neredeyse oy alamadı. Nankör ve vefasızlık örneğini sergileyerek kurbağa misali zıplayan ve kendisi de Kürt olup, Kürtlüğünü inkar eden o şahıs, şimdi bir çok aday gibi hak ve hukuk tanımazlar listesine girip, kayyum olmayı bekliyorlar. Çünkü onu ve onları Ankara’dan aday gösterenlere, ikinci defa çok borçlular.

— Van’da ve Ankara’da hiç yanımdan ve okulumdan ayrılmayan çok eski iki arkadaşım, yorgun ve terler içinde odama girdiklerinde “hayırdır” dedim. “T…..’ın dairesi kapanıyor, kaç aydır TCK 11. Bölgeye aldırmaya çalışıyoruz Van vekilleri söz vermelerine rağmen, DPT’ye ulaşamadık ve yarın son gün. dediklerinde;

“Aylardır bu kadar gidip gelmenize, masraf etmenize ne gerek vardı. Bahsettiğiniz başkanın çocukları bizim öğrencimiz ve adamla çok samimiyiz. Arayabilirim.” dediğimde, “ha ha ha” ile bıyık altı ve dudak bükerek “şaka mı ya, üç aydır randevu alamıyoruz” dediler. Telefonla aradım ve hoş beşten sonra,

— “Benim iki dostum yanımda, bir kurum değişikliği konuları var, sizinle görüşmek istiyorlar, randevu verebilir misiniz?”

— “Müdür bey şimdi toplantıdan çıktım, Sayıştay’ın oradayım ve okula yakınım, ben okula geleyim.” deyince, bıyıkları olmayan iki arkadaş, “hımmmm” diyerek heyecanla beklemeye başladılar. Birazdan makam aracı okulun kapısına yanaştı ve Başkan bey odama geldi. Çay muhabbetinde, konuyu kendisine anlattığımda, TC ve telefon numaraları İLE kurumların ismini yazarak odamdaki toplantı masasına gidip bürokratıyla konuştuktan sonra gelip oturdu ve sohbete devam ederken, arkadaşın telefonuna “Dilekçeniz incelenmiş olup, nakliniz Van X dairesinden, Van TCK 11. Bölge Müdürlüğüne yapılmıştır.” cümlesini okuyunca, neredeyse göklere uçacaklardı. Başkan beyi yolcu ettikten sonra dönüp bana “beş tane vekilin üç aydır randevu alamadığı adam odana geldi ve benim işimi yaptı. Senin elin yerine ayağın öpülür.” deyince;

“Teşekkür veya Allah razı olsun yeter.” dedim. Onlarda o gidiştir gittiler, görevlerden alındım, hastalıklar yaşadım, defalarca Van’a gidip geldim, bir daha da ne aradılar ne de sordular.

— Müdürü olduğum okulun başarılarından dolayı, öğrenci kayıtlarının çok zor olduğu okuluma, yaklaşık 200 civarında Vanlıların çocuklarını aldım ve Türkiye dereceleri ile en kaliteli üniversitelerde okudular. Depremde, bu sayı 400 öğrenciyi geçti. Vanlı hemşerilerimin ziyaretlerinden dolayı, odamda oturacak yer bulamazdım ve çokta mutlu olurdum.

— Veli portföyümün geniş olmasından dolayı, Vandan doktor, hastane, resmî işler, misafirhane ve eğitim için gelenler ile Ankara ve Türkiye’deki her derece okullara kayıtlar, nakiller, öğretmen ve memur nakillerinde hiç kimseyi geri çevirmeden işlerini kolaylaştırırdım.

— 2017 yılında emekliye ayrılıp özel okul açtığımda, okulun kalitesinin düştüğünü fark edenlerin 600-700 çocuğu okuldan ayrılarak mahallelerindeki veya özel okullara gitmeye başladı. Vanlılar ise, 100 civarında çocuklarını özel okullara götürdüler. Yabancı dediklerimiz benim koleje 83 öğrenci gönderirken, 100 tane Vanlının o “başarılı ve bulunmaz müdür” dedikleri benim okuluma; Vanlı iş insanları Murat Türkoğlu (2), Zafer Yurtsever (2), Servet Yenitürk (1) ve Hakim Kadir Aksüt (1) çocuk olmak üzere, 6 öğrenci gönderildi. Hani o meşhur reklamcı ve mangalda kül bırakmayan, öğrenci kayıt ve onlarca işlerini bana yaptıran okeyci Van vakfı müdavimleri var ya, ‘hayırlı olsuna’ bile gelmediler. Anlamadığım, Servet Yenitürk gibi yürekli bir adam, o vakfa niye Başkan.

— Ahd-ı vefasız, ehliyetsiz sefalı ve itibarsız cahil kafalara itibar edip seçtiklerinizden dolayı, cefa çekenler siz olup, kalbi kırılanları ve küstürdüklerinizi hiçe sayarak, rant İçin çarpık, oksijensiz ve beton kent yaratılmasına izin vererek, Cennet Vanımızı, Guatemala’nın hapishane duvarlı beton memleketine döndürdünüz.

Kayyuma ve hazır yaşamaya örnek: Dilencinin biri, bin bir dua, ağlama, ağıt, “Allah, kuran ve kitap” diye dakikalarca dil döküp, adamın birinden sadakasını alabilmiş. Onu izleyen Vanlı dilenci “Abi mana da?” deyince, sadaka veren adam Vanlı  dilenciye bir tokat atmış, “Vermiyisen vermiyisen, be niye vurisan.” deyince, “Diğer dilenci bir sürü emek verdi, dil döktü ve parayı kaptı, sen hiç emek vermeden “mana da” dedin, çok zoruma gitti demiş.

— Sonuç alarak: ‘Niye mi, mahalli idareler seçiminde %’de 20 oy’ alabildiğinizin özetini okudunuz ve okuduk. Bu kafa, bu kıskançlık, bu kadar dedikodu, çalışkan hemşerilerimize bu kadar iftira ve bu kadar çekememezlikten dolayı: O oylar %’de 10’a bile düşecek ve ömrünüzü;  “kayyum olacağız” diye, yine haksızlık, hukuksuzluk, vefasızlık, nankörlük, dedikodu ve iftira üzerine kuracak, taziyelerde, kahvelerde ve mecburiyet caddesinde ‘Heç Vanni galmadi, biz Vanlılar çok zevalliyiğ, Van sahipsizdir.” diyerek, kıymetini bilmediğiniz yüzlerce cevval Vanlıyı ve sizlere yaptıkları iyilikleri unutarak, yine bir memleketin kaderini dedikodu, çekememezlik, ırkçılık ve oy gaspı üzerine inşa etmeye çalışacaksınız.

Yorumlar 1
Ali kaya 07 Nisan 2024 09:44

Müthiş bir yazı. İnşallah kendinde okumuşsundur. ????????????????

Yazarın Diğer Yazıları