Nuran Demirhan

Van'da komşuluk ilişkileri

Nuran Demirhan

Komşu tabiri, birbirine yakın veya bitişik yerlerde yaşayanlar için kullanılır. Komşu olmanın doğurduğu bir takım hak ve kurallar vardır. Aynı mahallede, köyde, apartmanda oturmak komşuluk ilişkilerinin bütünüdür.

Eskiden komşuluk ilişkilerimizde resmiyet yoktu. İnsanlar birbirlerine daha yakın, samimi ve candan davranırlardı.

Sabah kahvaltılarında, evin anneleri, gelinleri, genç kızları erkenden kalkar, avlu, bahçe sulanır süpürülür, ev işleri bitince semaver yanardı. Samimi komşular hep birlikte kahvaltıya otururlardı.

Fatma eze murtuğa yaptı, Behice teyze gül reçeli getirdi, Naime teyzenin ayva reçeli dillere destan. Hele birde tuzlu balık varsa öğlene kadar yanan semaverde çaylar içilir sohbetlere doyum olmazdı.

 

Şimdi kahve saati resmiyet, müsaade alınmadan gidilen hal hatır sormalar. Kim evine ne almış mobilya değişmiş, perde yenilemiş soğuk muhabbetler. Sadece evin eşyalarına bakmak için gidilen ziyaretler. Sevginin yerini alan merak tutkusu...

Komşunun kızı nişanlandı, oğlu evlenecek bütün komşular kendi becerilerini dökmeye başladı bile, Ayşe abla çeyizlik patikleri, oyaları yapmaya başladı, Selma abla kanaviçeyi aldı örneği zor olsa da yaparım dedi.

Danteller yıkanıp ütülenip bohçalara koyulmaya başlandı.

Gelin gidecek kızın bir yandan çeyizleri hazırlanır bir yandan da davet edilirdi. Konu, komşu sırayla sabah kahvaltısı, öğlen yemeği çağırıp dururdu. Hatta sıra gelmeyen komşu küser darılırdı.

Komşu, komşunun külüne muhtaçtır derlerdi atalarımız, iyi günde, kötü günde, varlıkta, darlıkta her zaman, her yerde Komşunun taziyesi olunca, evinde yemek pişmezdi. Yine komşular sırayla sabah kahvaltısı, öğlen yemeği, akşam yemeği, çayı, şekeri götürür üç gün boyunca o evde hizmet ederek, acılarına ortak olunurdu.

Hasta olan komşunun evini, işini yemeğini yine komşusu yaparak yardımcı olurdu.

Eski komşuluklar tamamen doğaldı, yapmacıklık yoktu. Samimiyet, hoşgörü ve güven vardı. Komşu komşuya evinin anahtarını teslim eder dışarı çıkardı.

Komşu çocukları kardeşlik, sevgi, saygı içinde büyürlerdi. Doğallık vardı, bahçede, toprakta, derede suda oynayan çocuklardı.

Hasetlik bilmeyen çocuklar, çünkü aileden öyle görür, öylece devam ederlerdi. Misket, bilye, topaç, birdirbir, çizgi, evcilik oynayan çocuklardı.

Komşunun evinde pişen yemeği, komşusuyla paylaşan verdiği tabağın asla boş gönderilmediği zamanlardı eski komşuluklar.

Teknolojinin gelişip devreye girdiği zamanlar, çocukluklarını unutan çocuklar.

Bizim çocuklarımız onlar, gelin hep birlikte gelenek, göreneklerimizi sık, sık anlatıp değerlerimizi unutmayalım yitirmeyelim. Anlatalım yaşanan güzellikleri, yaşatalım onlara da sevgiyi, saygıyı hoş görüyü, çocuklarımızın elinden almayalım zamansız oyunlarını onlara sevginin, şefkatin önemini anlatalım.

Komşular ile ilişkilerimiz her zaman bizim toplumumuzda ayrı bir yer edinmiştir. Öyle komşuluklar kuruluyor ki akrabamız yerine konulabilecek derecede. Zaman geliyor onlarla ağlıyor, onlarla gülüyoruz bize akrabalarımızdan yakın oluyorlar. Yeri geliyor akrabalarımızdan yardım görmezken en yakındaki komşumuz koşuyor

.Boşuna demiyorlar "Komşu Komşunun Külüne Muhtaçtır" diye.  Sosyal hayatın gelişmesi, kültürlerin kaynaşması, sağlıklı bir toplum oluşması için komşuluklara önem verilmelidir. Komşularımızın zor günlerinde onlara yardım etmeli, her zaman karşılıklı ziyaretlerde bulunmak gereklidir. Bir gün dara düştüğümüzde kapısını çalabileceğimiz insanlar komşularımızdır.

Yazarın Diğer Yazıları