Yalınız dolandırıcılar mı suçlu?

Siyasi dolandırıcıları, umut tacirlerini, yalancıları, istismarcıları, duygu sömürücülerini saymıyoruz.

27 yaşında kurduğu "sığır" çiftliği ile binlerce kişiden 511 milyon lira çarparak yurtdışına kaçan Çiftlik Bank yöneticisi Mehmet Aydın'ın dolandırıcılık başarısı konuşulmaya devam ediyor.  Uyanıklığı karşısında "helal olsun" diyenlerde var, "oh olsun" diyenlerde.

 

Çiftlik Bank soygunu ilk dolandırıcılık değil, ülkemiz dolandırıcılar cenneti neredeyse.

 

 Dolandırıcıların ilginç hikâyeleri var.

 

Türk tarihinin isim yapmış ilk dolandırıcısı Eyüplü Halit'tir.

 

Halit suç tarihine damgasını İstanbul'un işgal altındaki son günlerinde kendi karakolunu kurması "vukuatı" ile vurmuş. İstanbul işgalinin sonlarında, Türk ordusunun şehre girmesine üç-beş gün kala Eyüplü Halit, arkadaşı Arap Abdullah ile Rumların yoğun olarak yaşadığı bir semtte, metruk bir bina ayarlayıp "karakol" kuruyor. Kentteki otorite boşluğu nedeniyle kimse bunu garipsememiş. Kendisini "komiser", arkadaşını da "bekçi" tanıtıp, mahallenin zenginlerine musallat olmuş. Karakola çağırdıkları kurbanlarına, "iyi polis", "kötü polis" rolü oynayıp, onları korkutarak soymuşlar.

 

Rumca ve Fransızca konuşabilen Eyüplü Halit, 1935'te yine hapisken bir mektupla Mussolini'yi de dolandırmış. Hapishanede kasa hırsızı bir İtalyanla tanışmış. Onu kafaya alıp Mussolini'ye bir mektup yazmış: "Sayın Mussolini ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir Türk'üm. Antalya'nın sizin hakkınız olduğunu savunduğum için hapis yatıyorum. Yardımınıza muhtacım..." Mektup postalandıktan bir ay sonra İtalyan Başkonsolosu ziyaretine gelmiş ve yüklüce bir parayı Eyüplü Halit'e teslim etmiş.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme