Seçimler

Şahbettin Uluat yazdı...

Katılım oranı yüksek bir siyasal seçim süreci yaşadık, yaşıyoruz.

 “Neye layıksanız onunla yönetilirsiniz!” hadisindeki mesaj anlamını bulurken, biz de layık olduklarımızı bulduk, bulacağız. 

Sandık başına gitmeden önce uzun bir süre konumuz seçimler oldu.  Eşimizle dostumuzla kendi aramızda konuştuk, yazılı, görsel medyayı ve sosyal medyayı izledik, siyasi partilerin propaganda konuşmalarını dinledik, aklımıza, yüreğimize danıştık ve seçimlerimizi yaptık. Kimimiz kendi kararımızı kendimiz verdik, kimimiz yakınlarımızdan fikir aldık, kimimiz de bulunduğumuz çevredekilerin, şu ya da bu anlamda haklı, ilgili, bilgili bildiklerimizin işaretlerini takip ettik.

Bizden önce de milletvekili adayları için aynı tarz görüşmeleri partilerin yetkili organları yaptı. Partilerin bir kısmı vekil adayı seçme yetkisini parti karar organlarına, bir kısmı genel başkanlarına verdiler.  Önümüzdeki dönem için milletin vekili sıfatı taşıyacak bu adaylar belirlenirken kimi partilerde ve seçim bölgelerinde oyun gerçek sahibi millete yeterince danışılmadı. O süreçlerde liyakat takdiri karar vericiler tarafından yapıldı.

Aşın malzemesini onlar hazırladılar. Ne varsa aşımızda, o geldi kaşıklarımıza.

Bizim görüp tanıdığımız karşımızda farklı görüşlere ve politikalara sahip iki güçlü ittifak grubuydu.  Yani sıkı bir yol ayrımındaydık. Ülkeyi yönetmeye talip iki farklı eğilimin her biri hem ülkeyi hem biz yurttaşları farklı kaderlerle yüzleştirecekti.

Her seçimde olduğu gibi bu defa da söz artık seçmenlerdeydi. Birer birer dikkate alındıklarında çok fazla önem taşımayan küçük bireysel, siyasi tercihlerimiz milyonlarca öteki tercihlerle bir araya gelerek ciddi sonuçlar doğuracak; iki tarafın savunduğu birbirinden oldukça farklı politikalardan birine kapıyı kapatıp, ötekine açacaktı. Bu oylamayla bir sonraki seçime kadar geçecek süre için gidilecek yolun, uygulanacak politikaların ana hatları da ortaya çıkacaktı. 

Milletvekillerimizin seçimi tamamlandı, Cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura kaldı. Süreç devam ediyor. 28 Mayıs’ta seçmenler olarak yeniden sandıklara gidecek, onu da tamamlayacağız.

*

Bugün için her ne kadar seçim dediğimizde hemen hepimizin aklına siyasal seçimler geliyor olsa da seçim pek çok alanda yaşamımızın bir gerçeği. Büyüyüp anlayacak yaşa geldikten sonra bir şeyleri başka bir şeylere tercih etmek durumunda olduğumuz günden bu güne her durumda ve hepimiz, olanaklar ölçüsünde kendi seçimlerimizi yaparız.

İnsan olarak bireysel ve toplumsal yaşamlarımızı büyük ölçüde etkileyen ve kontrolümüz dışında işleyen o hangi ailenin ferdi olarak doğacağımız, nerede ve nasıl öleceğimiz gibi ilahi yasaları değiştiremeyiz ama bireysel ve toplumsal seçimlerimizle hâlihazırdaki konumumuzu, geleceğimizi, ilişkilerimizi ve daha pek çok şeyi değiştirebiliriz.

Zaten şu anda sahip ya da yaşamakta olduğumuz pek çok şey bizim tercihlerimizin sonucu değil midir?

Eğitim yaşamımız, iş yaşamımız, aile ve arkadaşlık ilişkilerimiz, ekonomik durumumuz ve diğer pek çok şey biraz da bizim seçimlerimizle bugünkü hallerine gelmedi mi?

*

Seçimlerimiz beyinlerimiz ve kalplerimiz tarafından şekilleniyor.

Beyinlerimiz ve kalplerimiz bizleri öteki insanlardan farklı değerlendirmeler yapmaya yönlendiriyor.

Her birimizin aklında ve yüreğinde farklı birikimler, onların arkasında da farklı yaşanmışlıklar, tanıklıklar,  bilgiler, beklentiler, hayaller var.

Her bir yaşam kendi tercihleriyle şekillenip, akıp duruyor varlık dünyasında.

Çarşıda, pazarda, evlerde, işyerlerinde, seçim sandığı başlarında.

 

Bakmadan Geçme