HAYAT AMACIMIZA GÖRE DEĞİŞMEK


Yaşam boyu bir çok duygu sarar benliğimizi. Sevinmek, üzülmek, kızmak, heyecanlanmak, öfkelenmek gibi. Bazı duyguları uzun süre, bazılarını ise anlık yaşarız. Hayatımızda hangi duygunun hakim olduğu, bizim daha çok hangi duyguda kaldığımız ise  nasıl biri olmayı seçtiğimizle ilgilidir.
Siz nasıl olmayı seçiyorsunuz?
 Bu sorunun cevabı, yaşama bakış açınızı ve yaşam kalitenizi de belirler. 40 yaşında bir bayan danışanımın yaşadıklarını, sizinle paylaşmak istiyorum. "Ben 6 ay öncesine kadar ne bir şeyler seçtiğimin farkındaydım ne de düşündüğüm ile yaşadıklarımın arasında sıkı bir ilişki olduğunun. Dünyayı düşündüğüm gibi algıladığımı bilmiyordum. Dünya ve hayat vardı ben de yaşıyordum işte. Tek bildiğim çok hassas biri olduğumdan (sürekli bunu duyardım çevremden), çok kızdığım (bana her seferinde niye bu kadar çok sinirleniyorsun derlerdi) ve çok üzüldüğüm anlar olurdu. Tabi enerjim düşük olduğundan, çabuk yorulur ve başım sık sık ağrırdı.
Şimdi ise yaşım akıp giderken yorulmak nedir pek bilmem, nadiren kızarım veya üzülürüm o da hemen geçer. Peki ne oldu? Ne değişti? Ben aynı benim. Dünya aynı. Hayat aynı.
     Değişen bakış açımdı o kadar. Değişim bende oldu, ilginçtir ki o zaman dünya da hayat da değişti. Hatta çevremin bana karşı davranışları değişmekle kalmadı çevremdekilerin değişimine bile vesile oldum.
 Ben yaşamımın çoğunu haklı olmak adına kavgalarla geçirdim. Şu an mutlu olmanın haklı olmaktan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Haklılığımı ispatlamak adına kalp kırmadığımda, işleri yokuşa sürmediğimde,  ilişkilerimde yorulmadığımı fark ettim. Böyle olunca garip ama ' haklısın' sözünü daha çok duyuyorum.
Herkesin kendi bakış açısı olduğunu ve herkesin farklı pencerelerden bakıp olayları değerlendirdiğini, benim düşüncelerimin de sadece bir bakış açısı olduğunu fark ettikten sonra hayatım değişti. Şimdi biri bana beni üzecek, kızdıracak ya da şevkimi kıracak bir şey söylediğinde içimden 'bu senin bakış açın' diyorum. Dışarıdan gelen olumsuzluklara karşı kendimi böyle koruyorum. İçerden yani kendimden gelen olumsuz düşünce ve duygulara takılıp kalmamak için ise 'bu da benim farklı bakış açım' diyorum. Ve yoluma devam ediyorum.
Çocuğum beni şimdi dinliyor. Bunun nasıl olduğuna hala inanamasam da beni gerçekten dinliyor. Çünkü ben onu dinlemeyi öğrendim. Daha önce sadece dinliyormuş gibi yaptığımı fark ettim. Şimdi onunla konuşurken gözlerinin içine bakıyorum. Başka bir şeyle ilgilenmeden, tüm varlığımla o an orda onunla oluyorum. Sadece o ve ben varız o an da. O kadar değişti ki ilişkimiz. Çocuğum beni dinlemiyor diye şikayet ederken, aslında ben onu dinlemiyormuşum. Ne tuhaf değil mi?
    Yaşadıklarıma takılıp kalmamak, onların birer öğretmen misali bana öğrettiklerini düşünmeye başlayınca, karşımdakinin bana ayna olduğunu kavradım. Kızdığım birinde asıl kızgınlığımın kendime olduğunu, onun bu kızgınlığımı bana ayna olarak yansıttığını öğrendim.
Ve yaşamımın bir amacı olduğunu anladım. Yaratılmamın diğer insanlar gibi var olmamın bir gayesi olduğunu idrak etmeye başladıktan sonra hem ben hem hayatım anlam kazandı."
Sizin de hayat amacınızı bulmanızı dilerim.

Bakmadan Geçme