“ 7 HAZİRAN’DA TÜRKİYE VAN’I KONUŞACAK“

MHP Van Milletvekili adayı Gültekin Çavuşoğlu çok iddialı: MHP zafer hırsızlığı yapmadan, barajdan medet ummadan, kendi oyuyla çıkacak sandıktan

 MHP Van Milletvekili  Adyaı Gültekin Çavuşoluı   iddalı konuştu. Çavuşoğlu "7 Haziran gecesi 2 şey konuşacak Türkiye. Biri seçim sonuçları, biri Van destanı. MHP, iki arada kalan Van için alternatiftir"dedi.

Seçim kampanyasını; “Mavzer omuzlarımıza yük. Biz fikirlerimizle dövüşeceğiz fikirlerimiz, Van’ımız vatanımız kadar büyük” diyerek başlatan MHP Van Milletvekili adayı Gültekin Çavuşoğlu çok iddialı: Bu insanların mayasına güveniyorum. Bizi namert köprüsüne muhtaç etmeyecekler; MHP zafer hırsızlığı yapmadan, barajdan medet ummadan, kendi oylarıyla çıkacak sandıktan!.Çavuşoğlu gazeteci Selcan Taşı'ya  konuştu.

Selcan Taşçı'nın kaleminden Van izlenimleri: 

Adı Mehmet Çelebi; 80 yaşlarında. CHP kökenli. Erciş’in tabiri caizse  “bir bilen”i.  Milletvekili aday listelerinin ilan edildiği gün, yoğun olarak bürokrat ve siyasetçilerin  “takıldığı”  kulüpten içeri girmiş ve aynen şöyle demiş:

- Kağıtları yeniden karın beyler; Gültekin Çavuşoğlu geliyor.

Van sokaklarında bu hikâye dolaşıyor kulaktan kulağa bu ara.

“Hoş geldin, sefa geldin”den sonra ilk iş bir yoklama çekiyor vatandaş;

- Açık mı konuşalım?

- O kadar yol geldik; gerçek neyse onu anlatın!

- Bizimki Gültekin’dir... Buranın çocuğudur. Reyimiz vallahi onundur, billahi onundur...

- Gültekin Abi memleketlimiz, tanıdığımız kişi. Oyumuz kendisinedir.

- Köylü de seviyor, yerli de seviyor. Taşınacak bir insan. Hayatını verdi.

Küçük çocuklar bozkurtlarla yolunu kesiyorlar... Kadınlar “biz de tanışmak istiyoruz” diye haber gönderip toplantılarına davet ediyorlar. Böyle, Van’da estirdiği rüzgâr...

MHP’nin “kalesi”ydi

Çavuşoğlu ile birlikte önce Van, sonra Erciş’teki seçim bürosunu ziyaret ettik MHP’nin; öyle çok insanla tanıştırdı ki, kimi onun gibi 68’li, kimi 80 öncesinin neferi, kimi gazi, kimi eski ocak başkanı, cezaevi görmüşü de var, o günlerde daha anne karnına bile düşmemiş genci de; herkes kenetlenmiş. Dahası inanmış;

- 7 Haziran gecesi iki şey konuşacak Türkiye; biri genel seçim sonuçları, biri Van destanı!

 “Siz şimdiden uçak biletinizi alın Selcan Hanım, o gün yer kalmaz”  diye takılıyorlar; öyle iddialılar.

Erciş doğumlu Gültekin Çavuşoğlu. Yıldız Teknik Üniversitesi’ni bitirdikten sonra Erciş’e dönüp, ilçenin ilk mühendislik bürosunu açmış. Teşkilatçılığı dışında mesleğinden dolayı da; Van, Hakkâri, Bitlis, Muş’a çakılan çoğu çivide emeği var.

 1975’ten 1980’e, 12 Eylül gecesine kadar MHP Erciş İlçe Başkanlığını yapmış.

1977 seçimlerinde Gün Sazak’ın arzusuyla Belediye Başkan adayı olmuş; kendisi kıl payı kaybetmiş ama 5 üye sokmayı başarmışlar Belediye Meclisi’ne.

12 Eylül’den sonra Muhafazakâr Parti, Milliyetçi Çalışma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin hem Doğu Anadolu’daki hem Ege, Muğla’daki teşkilatlanmasından sorumlu olarak görev yapmış.

Evi atış poligonu gibi

Evinde, iş yerinde, arabasında defalarca saldırıya uğramış, o günlerden kalma mermiyle dolaşıyor vücudunda. “Evimi atış poligonu olarak kullanıyorlardı, duvarlarını yıksanız bir torba keleş mermisi çıkar” diyerek özetliyor nasıl bir arı kovanında mücadele ettiklerini.

Alparslan Türkeş’in “emriyle” aday olduğu 1987 seçimlerinde, yüzde 250 artmış Van’da MHP’nin oyu! “Türkiye’nin yüz akı olduk” diyor. MHP,  bir yerleşim yerinde ulaştığı en yüksek oyu da Erciş’te yine onun adaylığı döneminde almış. Aynı dönem MYK üyeliğine seçilmiş; Türkeş’in ölümüne kadar kesintisiz 10 yıl sürmüş bu görevi.

Kırılma ’Diyarbakır’da

Anılarını paylaşmaya kalksam arkası yarın kuşağına döner; öyle zengin Çavuşoğlu’nun hatıratı. Ama 1975’teki hazin Diyarbakır mitinginin yeri hepsinden ayrı:

- CHP’den AKP’ye transfer olan Mesut Değer’in babası Hasan Değer’in “Ülkücüler gelecek, sizi asacak, kesecek” diye kalabalığı nasıl tahrik ettiğini gözlerimle gördüm. Her şey önümde oldu; üç hilallerle süslü surlarıyla İstanbul’daki fetih şölenlerini aratmayan Diyarbakır’ın, nasıl kana bulandığını, o kırılmayı yaşadım.

O  “provokasyon”  ve ödedikleri bedeller, siyasi hayatının sonraki döneminde yaptığı bir çok tercihte belirleyici olmuş Çavuşoğlu’nun. “Allah korusun bir daha aynısını yaşar mıyız” kaygısıyla tedbirli davranmış hep.

Gönül seferberliği

 “Bu yüzden mi, kampanyanızda barış ve kardeşlik vurgusunun bu kadar önde oluşu”  diye soruyorum;

- Bu konjonktürel bir tavır değil. 30 yıl önceki miting fotoğraflarımıza bakın; “Yolumuz sevgi, kardeşlik, barış yolu” yazıyor pankartlarımızda. 30 yıldır aynı şeyi söylüyoruz; gönül seferberliğini esas alıyoruz. Kavgaya girmiyoruz. Olmazsa olmazlarımız; bir, şehit kanlarıyla sulanmış vatan topraklarının bölünmezliği, iki, Edirne’den Kars’a 75 milyonun kardeşliği ve üç, Türkiye Cumhuriyeti  devletinin ilelebet yaşatılma ülküsü... “Rengini şehitlerimin kanından alan ay yıldızlı bayrağım benim şerefim, namusum, onurum” diyen herkesi baş tacı ediyoruz. İnsanlara siyasi partilere bakış açımız budur. Hangi siyasi görüş olursa olsun, hangi mezhep, hangi etnik grup, hangi aşiret olursa olsun herkesi kardeş kabul ediyorum. Bütün siyasi partileri de demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak görüyorum.

“Önce huzur” diyor Çavuşoğlu, vaadi bu:

- Hiçbir siyasi kazanım halkın mutluluğundan önemli olamaz. Huzur olmayan yerde yatırım, yatırım olmayan yerde kalkınma, kalkınma olmayan yerde işsizliği çözmemiz mümkün değil. Huzur, huzur, huzur... Sonrasında her türlü fedakârlığı yapacağız. Biz, hizmette mecbur değil mahkûm hissediyoruz kendimizi. Bütün ömrümüzü adadığımız bir dava var. En ücradaki, mezradaki insana  da sevdirebilmeliyiz kendimizi. Ben biliyorum ki beni sevdikten sonra, benim değerlerime de saygı duyar o insan.

“Sivas’ın ötesi” tasfiyesi

Deprem acısını yaşamış, her türlü ihmale uğramış Van’da, dağ gibi yığılan meselelerin altında çırpınan halkın, siyaset dayatmadığı müddetçe “bölünmeyi” aklının ucundan bile geçirmediğini vurgulayan Çavuşoğlu’na göre asıl bölücülük “Sivas’ın ötesi” diye ayırmak vatan toprağını:

- Bunu diyenleri kınıyorum. Ortada ayıp varsa bu açıklamayı yapanlarındır. Bizim burada her zaman karşılığımız var. Ama bu ülkede birileri Sivas’tan öteye geçemez hale geldiyse, buraya on binlerce korumayla gelebiliyorsa da bunun utancı Türkiye’yi yönetenlere aittir. MHP hiçbir zaman böyle bir sorun yaşamadı doğuda. “Sivas’ın ötesi” ifadesi, Özal döneminde uygulamaya sokulan Amerikan projesine aittir. Vaktiyle, Denizli’de bir il kongresinde, MHP’ye danışman olmuş eski bir Bakan “Sivas’ın ötesi bitti, hiç olmazsa Ege’ye sahip çıkalım” dediğinde Başbuğumuz “Bu, Amerikan görüşü. Bu alçağı kim soktu aramıza” diyerek partiden tasfiye etmişti söyleyeni. MHP’nin zihin haritasında hiçbir zaman Sivas’ın ötesi-berisi diye bir hat olmadı! Bizim için her yer Türkiye. Bundan taviz vermeyiz.

Örs ile çekiç arasında

Çavuşoğlu’na bakılırsa MHP iki arada ezilen Vanlı için yeniden alternatif haline geldi:

- Mütedeyyin vatandaşlar da dahil halkın üzerinde korkunç baskı ve zulüm var. Örs ile çekiç zaman zaman yer değiştiriyor ama durmadan vatandaşın kafasına iniyor. A partisine küsüp B’ye, B’ye küsüp A’ya oy veren vatandaşa “mecbur ve mahkûm değilsiniz” dedik, bir alternatif sunduk. Sadece yerlilerin değil, Kürt vatandaşların da oyuna talibiz, bu yapıya destek verenlerin de oyuna talibiz. Onlar da zulme uğruyor, onlar da göçmek zorunda kalıyor. Ahuzar etmişler. Onlara “onurunuz onurumuzdur” diyoruz. “Mavzer omuzlarımıza yük, biz fikirlerimizle dövüşeceğiz. Fikirlerimiz Van’ımız, vatanımız kadar büyük” diyoruz. Allah’a şükürler olsun durum çok, çok iyi. Allah nazardan korusun diyorum.

Çavuşoğlu’nun, Van’da  “her kesimin”  gönlündeki yerini pekiştiren son çıkışı   “baraj”  polemiği eksenli:

Bu kadar politize olmuş olmalarına rağmen ben bu insanların mayasına güveniyorum. Bizi Ankara’ya, baraj hesabına, namert köprüsüne muhtaç etmeden yollayacaklarına inanıyorum. Zafer hırsızı durumuna düşmek istemem; MHP’nin oylarıyla, kendi hakkımızla çıkacağız sandıktan.

 

En büyük gururu: Alparslan Türkeş İlköğretim Okulu

İktidarın “gidemezler” dedikleri yere temel bile atmış Gültekin Çavuşoğlu. 1995 seçimlerinde aday olduğunda verdiği sözün gereği olarak yaptırdığı okulun adı için bir hayli mücadele etmesi gerekmiş. Dönemin mülki amirleri önce “Hassas bölge, kendi babanızın, dedenizin adını koyun” diye itiraz etmişler ama o “Bugün bu isme tahammül etmeyenler bilin ki yarın Türk bayrağına da etmezler... Ya Alparslan Türkeş adıyla yaşar, ya da yıkarım” deyince, razı olmuşlar bu isme.  Hayatının en büyük gururunu okulun açıldığı gün, Van Valisi, okulun ilk öğrencilerine “Bu onurlu isme layık olun”, ilk öğretmenlerine de “Onun gibi öğrenciler yetiştirin” diye hitap ettiğinde yaşamış.

Depremde, Erciş’te zarar görmeyen ender kamu kurumlarından biri olmuş Alparslan Türkeş İlköğretim Okulu. “Güvenli” diye devlet “kriz merkezi” olarak da kullanmış burayı. “Yaptıklarımızın, bıraktığımız izin depremle bile yıkılmayacak kadar sağlam olduğunu görmek de ayrı bir mutluluk verdi” diyor Çavuşoğlu...

Bakmadan Geçme