Şahbettin Uluat

Kılavuzu karga olanın...

Şahbettin Uluat

Bu yazının tür özelliklerini koruyan gerçek kargalarla uzaktan yakından ilgisi yoktur.

Yazı, kendi gerçek türünün özelliklerini kaybetmiş kimi çakma kargalar hakkındadır.

Üzerinde yaşadığımız dünyada yok yok...

Ne ararsanız var.

İyilik var, kötülük var. Gece var, gündüz var. Siyah var beyaz var. Hak hukuk var, haksızlık, zulüm var. Var oğlu var.

Konu insan olduğunda farklı kültürler var, inançlar var, duygu ve düşünceler var, fikirler var. Onların etkisiyle şekillenen duruş ve davranışlar, görevler, durumdan vazife çıkarmalar var.

Eh, bütün bunların olduğu yerde elbette kılavuzu sağlam, güvenilir olanların yanında kılavuzu  karga olanlar da var.

İşin acı ve kötü yanı, bu karga kılavuzların ardına düşenlerin, yani göz göre, göre yanlışta olanların, yanlışta oldukları için kendilerine ve başkalarına zarar verenlerin büyük bir bölümü, fikrinin de, zikrinin de onlara bağlı olarak ortaya çıkan çoğu incitici tutum ve davranışların da doğru olduğuna inanıyor olmaları. Onlar geçmişte inandılar, bugün inanıyorlar, yarın da inanmaya devam edecekler.

Büyük resme bakıp konuştuğumuzda aşağılarda çeşitli farklı süreçlerde ve konumlarda bulunan kişilerin adları önemini kaybeder. Karganın kimliği de, onu kılavuz edenin ya da edenlerin kimliği de önemsiz hale gelir.

Önemli olan yaşadığımız dünyada, ülkede, kentte, köyde gerçekten ciddi yanlışlar yapanlarla o yanlışları yapanların ardına düşenlerin olduğudur. Yanlış yapanları destekleyenlerin, alkışlayanların, onların peşinden giderken hata üstüne hata yapanların olduğudur.

Onlar bir cübbe ve tespihin arkasına saklanarak insanların temiz inançlarını kötüye kullanan; yaşadıkları ülkeyi emperyalistlerin cirit alanı yapmak için yıllar boyunca hain bir örgütlenme sağlayan; ülkenin geleceği aydınlık gençlerini, saklı çamurlu dünyasına çekip dünyalarını karartan ve on binlerce insanın canına mal olacağını bile bile darbeye kapı aralayan satılmış, sahte din adamları da olabilir.

Onlar niyetleri tamamen farklı olduğu halde çeşitli insan gruplarını, sözde haklarını aramak / almak; grup mensuplarına çıkar sağlamak ya da duruma göre kendilerini zor bir durumdan kurtarmak iddialarından biriyle, ya da birkaçıyla ve kimi zaman içi boş, dışı parlak sloganlarla arkasına takmış kimseler de olabilir.

Onlar, şu ya da bu meslekte yetkili,bir jüride, komisyonda başkan iken, yani etki ve söz sahibi iken sorumsuz davranıp bile bile yanlış yapan kimseler de olabilir; o sorumsuz kişiye yağcılık olsun diye veya kendisine karşı koyma cesareti gösteremediği için, ya da sözümona  meslek dayanışması diyerek haksız kararın altına imza atanlar da. 

Onlar herhangi bir sözü söylerken, bir işi, eylemi gerçekleştirirken kendisini açıkça kandıranların talimatlarını yerine getiren saf insanlar da olabilir.

Onlar bir işyerinin yetkilileri ya da çalışanları da olabilirler, bir apartmanın paydaşları da, bir ailenin üyeleri de.

Onlar bir mahallenin dedikodusunu sorgulamadan, ayrıntılarına bakmadan kulaktan kulağa taşıyanlar da olabilir, dedikodularla dolduruşa gelip başka birilerine zarar verici işler yapanlar da.

Aklı başında, uyanık ve dürüst insanlar kendi çevrelerindeki kargadan kılavuzları da, o kılavuzları izleyenleri de çoğu kez görür, bilirler. Hatta bazen televizyon ekranlarına düşen ya da yazılı basına yansıyan yerel, ulusal ve uluslararası kargalarla izleyicilerini de teşhis ederler. Söz gelimi, dünyayı çekip çevirme derdinde olan gizli-açık güçlerin, demokratik seçimle seçilmiş bir devlet başkanını nasıl alaşağı edip içeri aldıklarını, yerine suratında meymenet olmayan bir diktatörü nasıl oturtup sırtını sıvazladıklarını; sonra da kediler gibi marifetlerinin üstünü örtmeye çalıştıklarını görürler.

Zorba yöneticilere karşı dik duran birinin sözde devlet yönetenlerin en yakınlarındakiler tarafından başka bir ülkede ve resmi konsoloslukta, türlü hesaplarla nasıl vahşice ortadan kaldırıldığını da anlarlar. O kargaları teşhiste hata yapmazlar.

Birinin kılavuz konumuna gelebilmesi için en azından takipçileri gözünde bir farkları olur her zaman. O kılavuzların kimisi nüfuzuna, gücüne, zorbalığına; kimisi de görünür ya da görünmez durumdaki yetkisine dayar sırtını. Kiminin etkisi dünya ölçeğindedir, kimininki ülke ölçeğinde, kimininki de belli bir çevrede, belli bir kuruluşta ya da ailede.

Sonuçta oyun bittiğinde kargaları kılavuz edenlerin burunları bir süre havada kalsa da gidecekleri yer bellidir.

Akıl, vicdan ve karakter sahipleri, kendilerine küçük ya da büyük çıkarlar sağlansa da; duruma göre tehditler savrulsa da bu kargalara kulak asmazlar. Onlar her türlü riski göze alırlar, haksız çıkarları ellerinin tersiyle iterler ve kargaların ardına düşmezler.

Gagaları yemsiz kalabilir ama kirlenmez.

Bunun verdiği huzurla yaşarlar.

Yazarın Diğer Yazıları