Prof. Dr. Nurten Laleci Sarıca

ULUSAL EGEMENLİĞİMİZİN 100. YILI

Prof. Dr. Nurten Laleci Sarıca

Salgını unutturan bir bayram coşkusu yaşıyoruz milletçe, ülke çapında. Hatta tüm dünyada dersem abartmış sayılmam. Bir çocuk şarkısı var bilirsiniz, belki hepimizin ilkokulda öğrendiğimiz ve hafızalarımızdan hiç silinmeyen:

“Sanki her tarafta var bir düğün, çünkü en şerefli en mutlu gün,

Bugün 23 Nisan hep neşeyle coşuyor insan.”

Bugünlerde her taraf gerçekten bayram yeri gibi. Çocuklarımız eğitimlerine evlerinde, ailelerinin gözetiminde ama yine öğretmenlerinin rehberliğinde devam ederken; onlara özel bu önemli bayram okullardan, evlere, sokaklara taştı. Gerçekten her tarafta düğün var gibi. Oturduğumuz sitedeki evler, tüm mahalle, bayraklarla, balonlarla çeşitli süslerle süslendi bu büyük gün için. Çünkü bu sıradan bir gün değil bu yıl Gazi Meclisimizin kuruluşunun ve Atamız tarafından bu önemli olayın çocuklara armağan olarak bırakılışının100. yılını yaşıyoruz. Çocuklar evlerinden şiirler okuyarak, şarkılar söyleyerek kutluyorlar 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram’larını. Biz büyükler de en az onlar kadar coşkulu, en az onlar kadar neşeliyiz.

Çocuk Bayramı deyip geçmeyelim, Atatürk’ün kendi ifadesiyle “23 Nisan Türkiye Milli Tarihi’nin başlangıcı ve dönüm noktasıdır”. 23 Nisan 1920 büyük mücadeleler sonucunda Türk Milleti’nin yeniden doğruluşunun ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk adımını olmuştur. Büyük fedakarlıklarla yapılan Milli Mücadelenin sonucunda vatanın her köşesinden gelen millet vekillerinin de toplanmasıyla bugün Gazi Meclis diye ifade ettiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmıştır. Atatürk’ün Meclis açılışındaki şu sözleri hepimizin kulağına küpe olmadır : “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.”

Çocuklarımızın salgın nedeniyle evlerinde olmalarını biz ebeveynler fırsata çevirmeliyiz. Milli mücadelemizin kahramanlarını onlara anlatmalıyız. Nasıl büyük fedakarlıklarla bu mücadelenin kazanıldığını fark etmelerini sağlamalıyız. Hatırlarmısınız seksenli yıllarda, bizler çocukken, yaşanılan ekonomik sıkıntı zamanlarında ülkenin genelinde elektrik kesintileri uygulanırdı. O saatlerde evlerimizde büyüklerimiz bizlere geçmiş anılarını anlatırlardı. Eski yöresel hikayeleri onların ağzından dinlerdik. Şimdi de bu salgın zamanını evde çocuklarımızla geçirirken 23 Nisan gibi önemli günlerin tarihsel arka planında neler olduğunu onlarla paylaşmalıyız. Bu günün çocuklara armağan edilmesinin sadece oynamak, eğlenmek için olmadığını, aynı zamanda tüm çocuklara büyük bir emanet bırakıldığının, büyük bir sorumluluk yüklendiğinin de bilincinde olmaları gerektiğini onlara anlatmalıyız. Unutmayalım ki bugün evlerimizde huzur içinde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorsak yüz yıl önce dökülen kanlar sayesindedir. Bu bağlamda merhum Abdurrahim Karakoç’un satırlarıyla yazımı noktalamak istiyorum:

“Yılan yürümesîne nazîre yapma çocuk

Olacaksan kendîn ol, aslından kopma çocuk

Kesînlîkle doğru ol, doğru yollarda yürü

Aklın varsa çığır aç, çığırdan sapma çocuk.”

Yazarın Diğer Yazıları