Mustafa M. Atilla

Kendine yüklediğin frekans, sana şans getirebilir

Mustafa M. Atilla

Bugün;.. köşeme taşıdığım konu, insanlar arasında ki frekans.

Her insanın yaydığı frekansı, hem kendisinde hemde çevresinde  oluşturduğu ortak özelliklerden bir bölümünü okurlarımla, beş on dakikalık okuma süresi içinde birlikte aynı frekansın, aynı enerjinin paydasında buluşturmak istedim.

Sonsuz kudretle yaratılan evrenin tamamına yakını farklı farklı frekansların, titreşimlerin, enerjisiyle işlediği;.. icatların, buluşların, zihinsel hareket ve davranışların bu dalgalarla oluştuğunu biliyoruz.

Bilim insanlarını evrenin sırlarını bulmaya yönelten de aralıksız, çeşit çeşit sürdürdükleri bilimsel çalışmaların odağın da hep frekanslar olmuştur.

Zaman zaman bende olduğu gibi, sizlerde de olmuyor mu?, biri  aklımıza geldiğin de veya onu konuştuğumuz da bir anda yanımızda belirmez mi?, önümüzden geçip gitmez mi?, aklıma gelen başıma geldi söylemez miyiz. Düşündüğümüz kişi o anda telefonun ekranında belirmez mi,.. sonrası, az evvel aklımdan geçti demez miyiz. Gün içinde aklınızdan geçen sevdiğiniz yemek akşam eve gittiğinizde eşinizin maharetli elleriyle yapılıp önünüze konmamış mıdır.

Kabaca!

Olacak fakat iti an sopayı yanından eksik etme(çomağı hazırla) veya iyi insan lafın üzerine gelirmiş, bunun gibi niceleri hayatın içinde zihnimizin taramalarına takılan düşünceler, bildirimler olmuyor mudur, işte bu bize insanda ki frekans azlığı veya çokluğunun göstergesini anlatır.

Tıpkı cep telefonunun yaydığı frekanslar gibi, bizlerin düşünceleri de uzay boşluğun da geniş çapta titreşim yayıyor ve bu düşünceler o alan içinde ki tanıdık insanların zihnine takılıyor, bizler bu enerjiyi kime, ne kadar, hangi amaçla, hangi bağla yoğunlaştırırsak o kadar hedefe kilitlenmiş oluruz. Böylelikle kendi titreşim ve frekansımıza göre iletiyi, ya göndeririz yahut karşıdan çekip alırız.

Bu gönderiler tek taraflı isteğe bağlı pek sonuç vermez, illa ki bu alış veriş; gönder kabul ediyorum, istiyorum veya bekliyorum birazda mahsur görülmeyen doğrultu da şekillenen düşünce ve niyetleri içinde barındırması gerek, Dualarımız öyle değil mi? İçimizden veya sesli, el açıp ses tellerinden çıkan frekansla nasıl gönderiyorsak, aynı yöntemle boşlukta bu frekanslarla bir çok döngüde sınırları zorlayabiliyoruz.

O zaman!

Kişinin frekansını oluşturan şey, kendi duygu, düşünce, his ve inançlarıdır diyebiliriz. Buna göre bunları uyuttuğumuz, bu değiştirmediğimiz zaman hayat stabil geçecektir, değiştirip volümü yükselttikçe farklı olay, farklı kişiler, farklı düşünceler, işler, antlaşmalar, ortamlar, icatlar, diyaloglar alanı içine girilmiş olunacağından kazanımlar da o denli yüksek ve enerji yüklü olacaktır.

Bu yazıyı yazarken; yüksek frekanslı, çekim gücü yüksek insanları düşündüm. Kimdirler, nasıl böyleler, ne yapar ,ne yer ne içer, zamanlarını nasıl geçirirler, öncelikli uğraşıları ne, kilitlendikleri hedefler, tıka basa bilgilerle doldurdukları beyin hücrelerini bir dışarı bir içeri yapıp yapmadıkları, hayat ve insanlara bakış açıları, düşünceleri; genlere mi bağlı, yoksa, sonradan oluşmuş mu diye merakımdan kaçmamıştır.

Gördüğüm kadarıyla; frekansı yüksek insanlar, pozitif insanlardır, pozitif düşünürler, hoşgörü, kin ve nefreti zihinlerine sokmada itina gösterirler, yardımda el tutan olmada önde giderler, hayatlarının her alanına giren insan ve canlılara yargısız ve koşulsuza sevgiyi ve saygıyı yüksek enerjiyle dağıtırlar, Evrenin her insana verdiği yaşam enerjisini en ideal şekilde toplar ve etrafa yansıtırlar, biraz daha eklemek gerekirse yaşam alanlarına hep artılar ekleyip düzenler ve gönderirler.

Onları dışarıdan takip ettiğimiz zaman…

Yüksek frekanslı insanların içlerine doğan herşey muhakkak gerçekleşir.

Aklından geçirdiği insanlar, ya gelir ya arar.

Frekansı yüksek olanların haberci rüyaları çok fazla olur.

Genelde her dedikler çıkar.

Hisleri oldukça kuvvetlidir.

İnsanlar arasında kurdukları bağ hem kaliteli, hemde derindir.

Empati yetenekleri gelişmiş olur.

Sosyal ilişkilerin de çok güçlü duygusal bağ vardır.

Herkes için bereketi ve bolluğu çağırırlar.

Hislerinden gelen kolay problem çözme kabiliyetleri vardır.

Bizler nasıl oluştururuz? sorusu aklımıza hemen gelecektir.

Benim reçetem bu! En önemlisi, enerjinizi düşüren insanlardan uzak durmak..

Tabiatın içinde ki zararsız canlılarla sıkı fıkı olmak, toprağa dokunmak.

Dengeli beslenmeyi, kulak arkası etmemek.

Kendi frekansınızı medya odası da, alışveriş yaptığınız AVM'lerdeki elektrik ve elektronik ortamlarda düşürerek zayıflatmamak.

Sizi mutlu eden uygun müziğin ritminde ara ara zaman geçirmek.

Hoş sohbet, şakacı, esprili insanlarla kısa kısa vakit geçirmek.

Somurtkan, öküzün altında buzağı arayan insanlardan uzaklaşmak. Özellikle, mal mülk, gösteriş sevdalısı insanları yanınıza sokmamak, gördüğün zaman, sesini duyduğun, bir araya geldiğin zaman mutlu olduğun insanlara sevgi ve saygıyla sarılmak.

Temiz ve güneşli havada;.. iç açıcı yeşil,...ağaçlı, kuşlu, ortamlarda yürüyüş yapmak, yapıcı olmak, insanları zayıf düşüncelerinden dolayı ezip geçmemek, kendinizi secdede olduğu gibi en aşağılara atmak, hasar vermek.

ÖZELLİKLEDE İYİ İNSAN OLMAK…

Yazarın Diğer Yazıları