Mustafa M. Atilla

Gözü doymayan, aç gözlüler

Mustafa M. Atilla

Bu konuyu irdelerken önce çuvaldızı kendime

batırmak iyi olur diye düşündüm.Acaba ben böyle miyim?..Çapraz sorgu benim özelliklerim

den biridir.Tersi düze,eksiyi artıya,önü arkaya,

sıcağı soğuğa bulaştırdıktan sonra,aklım bana

neyi yazacağımı,neyi konuşacağımı,neye karar

vereceğimin son noktasının nihai kararın da yardımcı olur.Kararım kesin:Gözümü asla para

hırsına kaptırmadım, sadece namerde muhtaç

olurum diye harcama bölümünü gelir gider dengesinde tutmaya özen gösterdim.

Günümüz dünyasında başarı ve zenginlik, çoğu insan için hayattaki en büyük hedeflerden

biri hâline geldi. Elbette, maddi refah herkesin hakkıdır ve daha iyi bir yaşam sürmek için

çalışmak doğaldır. Ancak bazı insanlar diyemiyorum çoğu insanlar için para hırsı, sadece bir

motivasyon kaynağı olmaktan çıkıp, hayatlarının tek amacı hâline dönüşüyor. İşte tehlike de

tam bu noktada başlıyor.

Para kazanma arzusu, eğer ahlaki ve insani değerlerden bağımsız bir hâl alırsa, kişinin

karakterini ve toplumsal bağlarını zedeler hatta yok eder.Gözünü para hırsı bürüyen insan,

zamanla vicdanını devre dışı bırakır ve çıkarları doğrultusunda hareket etmeye başlar.

Kazanç sağlamak için her yolu mübah görür, bu kişiler, haksız kazanç elde etmekten,

başkalarının haklarını çiğnemekten ve hatta sevdiklerini dahi hiçe saymaktan çekinmezler.

Bu tür insanların en büyük yanılgılarından biri de, maddiyatın mutluluk ve huzur getirdiğine

inanmalarıdır. Oysa birçok araştırma, para ve mutluluk arasındaki ilişkinin belli bir seviyeden

sonra azaldığını gösteriyor. İnsan, temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve kendini güvende

hissedecek kadar paraya sahip olduğunda, ekstra kazançlar onun mutluluğunu artırmıyor,

tam aksine, aşırı hırs ve doyumsuzluk, insanı sürekli bir tatminsizlik içinde bırakıyor.

Bugün çevrem beni öncelikle ilgilendirdiği için oradan misal veriyorum,o nedenle;ortalama on

aileden sekizi maddi çekiciliğin hırsına yenik düşmüş,miras paylaşımının adaletinden,hakkın

ve vebalin tartısından uzaklaş mışlardır.

Gözünü para hırsı bürüyenler, zamanla yalnızlaşır. Önce iş arkadaşlarını, sonra dostlarını ve

en sonunda ailesini kaybederler. Çünkü onların gözünde her şeyin bir değeri vardır, ama

hiçbir şeyin gerçek anlamda bir kıymeti yoktur. Aile bağları, dostluklar ve insani ilişkiler, çıkar

ilişkisine dönüştüğünde, duygu

samimiyeti ortadan kalkar.O nedenle Eğer kişi yanlızlaşıyor,.sevilmiyor,..aranmıyor,..hal hatır

sorulmuyorsa,dönüp kendisini sorgulaması

gerekir.Tabiki çıkar ilişkisi içinde yapmacık dokunuşlar yapan insanlar hariç,onlar meslek

edinmişlerdir artık.

Bunun en büyük örneğini geniş aile içınde gördüğümüz gibi iş dünyasında görebiliriz. Kimi iş

insanları,kimi sonradan görmeler daha fazla kazanmak uğruna çalışanlarının haklarını gasp

eder, onların emeğini sömürür ve adaletsiz düzenler kurarlar. Kimi yatırımcılar, siyaset

sığıntıları, kısa vadeli kazançlar uğruna doğayı tahrip eder,gelecek nesilleri yok sayar

düşünmezler. Kimi politikacılar ve yöneticiler, sadece kendi çıkarlarını gözeterek, halkın

ihtiyaçlarını göz ardı ederler. İşte bu noktada, para hırsı bireysel bir sorundan çıkıp toplumsal

bir probleme dönüştüğünü söylemek mümkündür.

Bugün,her mecra,,tepeden tırnağa kadar bize bu konuyu anlatıyor zaten,gören göze karanlık

perde olmazı sözünü bu gibi durumlar için atalarımız hep kullanmışlar.

Peki, bu kısır döngüden nasıl çıkılabilir? Öncelikle, paranın bir araç olduğu ve hiçbir zaman

nihai amaç olmaması gerektiği gerçeğini kavramak gerekir. İnsan, hayatındaki en büyük

değerleri para ile ölçmemeli; mutluluğun, sevginin, dostluğun ve vicdanın paha biçilemez

olduğunu anlamalıdır. Kazancın helal ve adil yollarla elde edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

İçinde yaşadığımız toplumda, para kazanmanın yanı sıra insanlık onurunu koruyarak hareket

etmek de büyük bir erdemdir. Gerçek zenginlik, sadece banka hesaplarında değil, insanın

kalbinde ve vicdanında saklıdır. Unutulmamalıdır ki, para hırsı geçici bir tatmin sağlarken,

insanlık ve iyilik,doğruluk ile birlikte kalıcı bir miras bırakır.Para hırsı insanın sonunu da

hazırladığını bilmemiz için sadece düşünmemiz yeterlidir.

Bugün den önceki günlerde futbolcu,sanatçı

siyasetçi insanların, nasıl da! hırslarına yenik düştükleri, toplum önünde küçüldüklerine şahit

olduk.Değermiydi? değmezdi,dediğinizi duyar

gibiyim,..çünkü aynı düşüncede birleşti bizimle

beraber ahalinin bir kısmı.Atalarımızdan da kalmamıştı bütün bu hasletler,yoksa üzüm

üzüme baka baka mı? karardı bilemiyorum.

Konuyu özetleyin derseniz güzel bir

anlatımla; Hayat çok kısa..

Keşke insanlar kelebeğin ömründen bir ders

çıkarsa..

Mal,mülk,para,pul hırsı yerine..

Sevdiklerine,dostlarına,sımsıkı sarılsa derim.

Sorsanız! söyleyeceklerimden biri de gözünü para hırsı bürümüş insanlara asla sevgiden

saygıdan,dostluktan,arkadaşlıktan,akrabalıktan

bahsetmeyelim kıymetli dostlarım.

Yazarın Diğer Yazıları