Mustafa M. Atilla

Ceyhun'la Bayram Namazı…

Mustafa M. Atilla

Sevgili gençler yazıyı okumayı yarıda bırakmayın, çünkü bu yazı Ceyhun ve sizler gibi genç, vücudunun yüzde ikisini çok iyi çalıştıran gençler için kaleme aldım. Sizler bir değersiniz, değerinizi bizler gibi boşa harcamadan,sürekli değer katacak herşeyi spot seviyede algılayabileceğinizi çok iyi biliyorum… O nedenle yazıyı sonuna kadar okuyun, neden bu kadar ısrar ediyoru, ileri bir zamana saklayın.

Hiç bir zaman evlerinde yabancılık çekmediğim iki teyzemi bayram ziyareti için İstanbul Pendik’e gittik. Arafe akşamı,..Hani deriz ya Allah insanı güzel,onurlu insanlarla,komşularla karşılaştırsın,işte o güzel dediğimiz apartman sakinlerinden Merzifonlu bir aile,HAZNEDAR ailesi;Cavit Ayşe ve üç çocukları.Güzel kelimesi açıklıyor zaten onları.

O gece bir araya gelmiştik,sohpet koyulaştıkça koyulaşmış demini almıştı.Geçmiş,eski günler, anılar falan şu bu derken TV de bayram namazı ile ilgili söyleşi proğramı beni ailenin küçük oğluna soru sormaya itti. Bir anda,..durduk yerde, ismi Ceyhun olan ailenin küçük oğluna sorumu yönelttim veyahutta o soruyu sormaya sebep kılındım.Sorum şuydu? Ceyhun sen hiç cuma namazına veya bayram namazına gittin mi? yanıt şu oldu gitmedim. Öyle deyince yarın ki kutsal bayramın namazına gelir misin benimle dedim,biraz düşündükten sonra neden olmasın, ayrıca annesinin onayını alarak cevabını verdi.

Sözleştik, tam zamanında kalkıp gelmişti sözünün eri genç, birlikte baba oğul, dayı yiğen gibi konuşarak, birazda ona namaz ve bayram hakkında bilgi vererek camiye girdik. İçeriye girdikten sonra daha önceden tanıdığım hocaya yakın bir yere oturduk. Çünkü bu eğitimli, yetenekli, diksiyonu ve dini bilgisi stoklu sevecen bir hocaydı, yakın bir yere oturtmuştum Ceyhun’u, çünkü hocanın beden dilini de görsün istedim. Bu mekana ilgiyi hoca ve camideki vaazlar belirlediğini biliyordum. Ara ara takipteydim, ilgisinin şaşkınlığını da görebiliyordum yüzünden. Çünkü bu güne kadar ayak basmamıştı ALLAHIN EVİNE. İslam’dan, Kur’an’dan da uzak yaşamış bizim Ceyhun efendi.

Aşağı yukarı bir saat vaazını dinledik, biraz tedirgindi. Namazın nasıl kılınacağını kenarından köşesinden anlattım, sakinleşmişti, bu arada konuşma, uslup, ses tonu,bilgi hepsi bir arada öyle etkileyici idi ki bitmesin diye hem kendi adıma hemde Ceyhun adına dua ediyordum.

Birkaç konudan sonra (kayısı diyarı) Kayseri de ki bir mucizevi olayı  yaşayarak anlatıyordu.Etkilenmiştik.. Namazı tamamladık ve çıktık.

Ceyhun’a soru sormuyor ilk düşüncelerini bana ne zaman söyleyecek diye bekleyerek eve doğru yürürken sessizliğin ardından birden ne kadar güzel bir bayram sabahı yaşadım, bütün camiler hep böylemi dedi, ona baktığımda gözlerindeki parıltı dediğini tasdikliyordu. Sonra ben ona bir soru yönelttim, bayram namazına ben olmadan da gider misin, belki ağzından kendinin de duymadığı ilk kez İnşallah kelimesi çıkmıştı. Tohum tutmuştu İnşallah tohumu çürütmemiştir. Belki vakit namazlarına kendini atmıştır.

İstanbul başka yere benzemez, ruhani yoğunluğu olan İstanbul’a; gerçek hocaları dinlemeye gidilir,tarihi,geçmişte yaşananları, yerinde görmeye gidilir, o müthiş mimarili yapıtları,camileri görmeye gidilir,zaman kalırsa gezmeye,alışverişe gidilir…

Sevgili gençler; bugün en çok zaman geçirdiğiniz sosyal medya da ve yüzlerce cami de,külliyelerde,kendi oluşturdukları ibadethanelerinde güya Allah adına, peygamberimiz adına,..

Dakikada bir sakalını oğuşturan sarıklı şeyh, evliya,hz,ipli,nuskacı, üfürükçüyü görürsünüz. Şimdi var, yarın da var daha sonrada olacaklardır.

Gerçek din üstatlarının, hocalarının yerine bunları takipte olanlar,günah işlemiş, iftira atmış,kul hakkı yemiş,rüşvet vermiş,yetimin malını teslim etmemiş, zina yapmış,komşusuna akrabasına hainlik yapmış, insan öldürmüş,varisler  arasında fitne çıkarmış bu yolla haksız kazanç elde edmiş,dini çıkarlarına göre eğmiş bükmüş insanlar; bu kapılardan medet beklemektedirler.

Bu kapılar, şah damarınızdan daha yakınım diyen Allah'ımızı bırakıp kapı arayanların azabını kat kat artıracak,şifa arayayım derken gazaba çekileceklerdir.O nedenle sizler hiç bir yanlışın arkasına düşmeden,...

ALLAHIN varlığına inanacak, Peygamberin gönderildiğine inanacak, Kur’an’ın MEALİNİ Allah korkusu olan gerçek din bilginlerinin kitaplarından  öğrenecek,.. Arkasında kılacağınız hocayı iyi teşhis edip öyle Allah’u Ekber diyeceksiniz. siyaseti camiye sokan hocanın camisini de sorun çıkarmadan onu Allah’a havale ederek terk edeceksiniz ve Allah ıslah etsin diyeceksiniz.

Dine, Camiye, Kur'an'a küsmeden.

Ben şahsen öyle yapıyor,muhatap bile almıyorum.

Kitap okuduğunuzu biliyorum, Kuran’ı eline almamış gençler için söylüyorum, tek bir defa da olsa mealini başlayıp bitirin.Kainatı yaratan Allah ne istiyor bizden diye öğrenin.

Hiçbir odaktan etkilenmeden,kuranın ilmini öğrenmeye bakın.Bunu yaparken bakacaksınız ki büyük bir huzur duyacak,yaşamınızın her anını mutlulukla dolduracaksınız.Yuvanız korunacak,saadetiniz istediğiniz kıvama gelmiş olacak.

Yöneldiğiniz, teslimiyet içine girdiğiniz zaman kaza ve belanın önü kesilecek, meleklerin korumasına gireceksiniz.

Yaşadığım tecrübelerden istifade ederseniz düşebileceğiniz çukuru atlayarak geçersiniz sevgili gençler.

Bunu da söylemeden geçemem. Hac yolculuğun da bize eşlik eden bir genç hocamız vardı,o yolda iyi ve sorunsuz hac yapmamız ve Allah’ın rızası için var gücüyle manevi alanda hizmet eden,aldığı maaşı da hak eden kıymetli bir din adamıydı. Görevi de olsa bizlerden de sevap aldığını düşündüğüm aydın,akıllı, genç hocamız. Yasin Avcı. Yeri gelmişken… Derim ki, Allah senden razı olsun birde selam olsun.

 

Yazarın Diğer Yazıları