Mustafa M. Atilla

Be Adam…

Mustafa M. Atilla

Kıymetli okurlarım;

Zaman o kadar hızlı geçiyor ki,yine bir seçim dayandı kapımıza,.. Başladı hazırlıklar, hesaplar, kitaplar, kıpırdamalar.

Ülke seçimle yatıyor seçimle kalkıyor, hep aynı terane başkanlıklar, meclis üyelikleri falan filan, birde içinde feşmekanı var,o da komisyonlar.

Değişen bir şey yok, çoğunluğu mizacımız gereği devşirmeye dayalı hesaplar.

İşi bilen bilmeyen, bu işle ilgili eğitim alan almayan, mesleği doktorluk, avukatlık, öğretmenlik, eczacı olan, yaşadıkları şehri iyi tanımayan, sosyal belediyecilikten anlamayan meslek sahipleri oyu kimden, kimin çevresinden toplarız hesabıyla,işi bilen yerine; kılıç kuşanan, muhtekir insanların aday veya aday adayı olma dilekçelerinin kabulüne  başlanan yerel seçim startının, partilerce açıklanmasıyla köşe kapmaca oyunu da başlamış oldu.

Değişen birşey yok. Biri gidiyor, diğeri geliyor, gelmeyenler küsüyor. Gelenler tüylendikçe tüyleniyor, yüklendikçe yükleniyor.

Kim onlar?; aynı yapı,aynı karekter, aynı şahsiyet, ağını kurmuş bekleyen aynı örümceklerin düşüncesinde ki zihinsel fakirler.

Bugünkü yazım, biraz ağır olabilir farkındayım. Nedeni yetti artık demem..

Birçok aile tanıyorum adeta aralarında partileri bölüşmüşler…

Her biri, bir partinin kulvarın da koşuyor, hangisi kazanırsa kazansın  o aile kazanıyor, kaybetme şansları yok…işte o örümceklerden kastım bunlar, ağları hiç boş kalmıyor, düştümü yutuyorlar.

Hak hukuk kul hakkı, yetim hakkı demeden…

Tamam! yiyin diyorum, doyuncaya kadar, patlayıncaya kadar, tıksırıncaya kadar, o kendi bileceğiniz şey, ancak size hatırlatırım ki yolun sonu geri dönüşü olmayan çıkmaz sokak. Belki birkaç dönem size parasal romantizmi yaşatabilir, sonrası örnekleriyle uzaklarda bir zamanda hüzün ve ruhsal çöküntülü pişmanlık.
Ya benim gözüm görmüyor!, yahut bana denk gelmiyor!, ülkesi için, milleti için elini sıcak sudan soğuk suya sokan, çok çok az siyaset bağımlısı insanlardan…gelen gitmiyor, gitmek istemiyor, giden gelmek için bir mücadeleyle başka mecra da köşe kapmaya çalışıyor.

Artık takılmıyorum bunlara, şu an için takıntım, partilerin bir çoğunun kazanma ümidiyle ilk sıralara koydukları insanların, yerel belediyecilik bilgisi ve eğitiminden uzak,kendi ilgi alanının dışında bilmediği, anlamadığı, becerisi şüpheli mesleğin icrasını planlayan insanların sırf isimlerinin önüne konulan Dr, Av, Prof gibi etiketler ile öne çıkmayı planlayan parti yöneticilerin sadece kazanma hırslarının; gerisi önemli değil düşünceleridir takıntım.

Buradan diyorum ki; 

Be adam, doktorsan doktorluğunu yap, avukatsan avukatlığını yap, öğretmensen öğretmenliğini yap,müteahhitsen müteahhitliğini yap vs vs..belediyecilik evcilik oyunumu,bilgi ister,mühendislik ister, planlamacılık ister,senin neyine be kardeşim.

Git eğitimini aldığın,uzmanlaştığın dalda zirve yap, tanın, ödüller al ömrünü insanların sağlığına ada, davalarını çöz, eğitimlerine katkı sağla. Yoksa o işte, rant çok, para çok istif çok diye kokular mı aldın.
Nedir bu işin hikmeti söyleyinde bizde bilelim.

Ne Kadar güzel değil mi? meclis üyelikleri de, sempatik insanlar olsa gerek ki tüm meclisler de olduğu gibi burada da aynı... bir iki kişi hariç çoğunluğu sessiz, sakin, kaldır elini, indir elini, okumadan at imzayı koş bankaya, soru sorma, sorgulama çünkü sen özelsin, sen uysalsın, cansın, sen önüne bak, görmedin, duymadın, bilmiyorsun değil mi.

Biliyorsun işler bugünlerde böyle yürüyor.

Ey havranlı koca Seyit onbaşı; sen bunları duysaydın,görseydin yaşasaydın,kucaklarmıydın 276 kiloluk top mermisini söyle bana…

Ayağında çarık, miden de sadece çiğ fasulye, diri bulgur taşır mıydın? Taşırdın elbet, damarlarındaki kan çünkü pak ve tertemizdi.

Son bir kararla, Neden bir türlü ilerleyip kalkınamıyoruz diyorum, işte bunun için,hiçkimse işini, bende dahil doğru düzgün yapmıyor. Hakkı gözetmiyor, varsa yoksa gelecek oylar, kapılacak köşeler, açılacak hesaplar, kartlar paralar.

Üzgünüm!

Üzgün olmak yetmiyor be kardeşim!.

Ülkemin kurda kuşa yem olması planlanırken elden bir şeylerin gelmemesinden vurgun yiyorum ki yazıp çiziyorum. Aynı Filistin'deki insanlık dramından yediğim vurgun gibi.

Yazarın Diğer Yazıları