Avucumuzdan kaçırdığımız göçmenler
Mustafa M. Atilla
Bu yazıyı okurken sinemada olmadığınızı diyebilirim. Sakın tiyatrodan bir sahne olduğunu da zannetmeyin. Çünkü bu sahne, ülkenin içinde yaşanan drama günlerinden yurdumuz için üzücü bir skeç sadece. İNANMASI GÜÇ BİR SENARYO GİBİ. yani..
Yaşlı nüfusu olan ülkelerin ağzını açıp beklediği, Son on yıl diyebilirim Türkiye’den Avrupa’ya ve batıya kaliteli, eğitimli, en az iki dil bilen, statü sahibi bir göçmen sınıfından insanlarımız akın akın gittiler, gidiyorlar. Şunun için, bunun için gittiler söyleminde bulunmak zorundaysam; Bana göre ortak bir noktaları, ortak bir hayalleri oluşmuş.
Ortak noktaları; bu ülkede kurdukları hayallerinden vazgeçmiş olmaları en büyük neden.
Akıllı, kaliteli, eğitimli göçmen diyorum, çünkü dünyaya bir defa geldik ve bir defa yaşayacak
hayatımız var, öyleyse çorbaya dönmüş bu ülkede bir gün cehenneme benzer bir sabaha uyanmak istemiyoruz dediklerini her yerde her gençle konuştuğumda duyuyorum.
Bunların içinde; Doğum günü pastası kesememiş insanlar, küskünler, karşılıklı yalan üzerine kurulu ideolojiler peşinden koşmaktan yorulan insanlar, yalakalıktan, dalkavukluktan, kayrımcılıktan bıkkınlık gelen insanlar, emeğinin karşılığını almak isteyenler, gelecek hayallerini gerçekleştirmenin bu ülkede başarılamayacağına inananlar gitti, gidiyor, gitmeye çalışıyor. Fırsat kollayıp, bulduğu zaman, zemine ve zamana bakmadan gitmeye çalışacak yüzbinlerce insan da; öyle görünüyor ki bu gidişle Türkiye’den çekilip gideceğe benziyor.
Ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerini düşünenlerin çoğu, dürüstlük, doğruluk, özgürlük, hak hukuk ve ekonomik sebeplerden giderken, bir kısım göçmende, ülkemizin içinde bulunduğu cehalet ve cehaletle işbirliği yapan yönetim anlayışından kaynaklı bir batağa doğru yol alındığını düşünenlerin olduğunu anlıyorum.
Okurlar arasında ki bazı okurlar için söylüyorum, sakın ola ki milliyetçilik taslayıp da nankörler veya buna benzer laflarla laf cambazlığı yapmayın, önce düşünün.. neden, niçin başta gençler olmak üzere kapağı Avrupa’ya atmak istiyor, yaşamının geri kalanını orada sürdürmek isteyen binlerce insanımız bu son on yılda nasıl oluştu.
Sizin hayaliniz yoksa, sönükse, kalmamışsa ne denebilirler ki, veya hükümetin size sunduğu ayrımcılıktan besleniyorsanız normal zaten karşı çıkmanız. Bu güzel memleket durduk yere terk edilmiyor. Zeki insanlar, herşeyi düşünür, zihninde tasarlar, ileriyi, bu konuda da geleceğinin provasını onlarca kez yapmış, artılarını eksilerini puzzle taşları gibi yerli yerine oturtmuş ki kararlarını öyle vermişlerdir, diye düşünüyorum.
Bu konuda umursamazlık hükümet tarafından yapılıyor, nereye gidiyorsunuz, niçin gidiyorsunuz, bu ülkede eğitim gördünüz, bu günlere geldiniz, yapmayın etmeyin, asıl bu saatten sonra sizlerin bu ülkeye faydası olacak gibi herhangi bir düşünce bildirimi yok. Yurt dışına çıkışla ilgili insanımıza bir yaptırım da yok. Çıkamazsınız, işte çözelim, değişelim diye herhangi bir olumlu düşünce içine de girmiyor, adeta aman aman gidin de bizde kurtulalım gibi bir izlenim yaratıyorlar.
Yüz otuz bine yakın vasıflı yurttaşımızı avucumuzun içinden kaçırdık, üretim yerine ithalat anlayışına dayalı bir sisteme çöp toplayıcılarını entegre etmeye çalıştık. Her insanı üniversiteli yapacağız diye de işgücünü kırdık, daha sonra onlar olmasa işleri kim yapacak diye ortalıkta konuşur hale geldik.
Eğer ülkede kalmayı çekici faktörlerle beslemediğimiz sürece, vatandaşımız gitmeye devam edecek, batı ülkeleri yaşlanan nüfusları gereği canlarına minnet kapılarını kaliteli göçmene açık tutacaklardır. bir süre daha böyle devam edecek gibi görünen göçmen kabulü ülkemizden, bilhassa gençlerin göçe sıcak bakmalarını sağlayacaktır.
Fakat onlar kaliteli göçmen aldıkları için kazanacak, biz ise adam olmaları elli yıl sürecek insanları ülkeye doldurmanın vahametini yaşayacağız. En önemlisi de ülkeyi çorba haline getirmenin sonucu olan ırk vahametini yaşayarak görmemizi sağlayacaktır.
Kendi kendine yetebilen ülkemiz, sanki onlara muhtaç gibi gösterilip, insanların huzursuzluğunu bastırmanın yolunu bu şekilde bulmuş, ülke sanki yaşlı nüfusa sahip gibi tıka basa doldurdukça doldurmanın peşindeler. Diğer yandan iş veremediği için evde oturan, üniversite gençliğine de gitme dur diyebilmek kolay değil ki, bu konuda sessizliğe bürünmüşler.
Bu ülkenin akıllı ve zeki insanlarını, yaptığınız ekonomik ve sosyolojik yanlışlarla, hatalarla nasıl gitmeye zorladıysanız, çözümünü de siz bulun. GİTMESİNLER.
Gitmelerini istemiyor, kalmaları teknoloji, işgücü ve üretim boşluğunu dolduracağından, ülke geleceği açısından azımsanmayacak kadar önemli.
Aksini iddia eden insan veya insanlar var ise şüphelerim beni haklı çıkaracaktır.
Saygılar.