Faik Kumru

Lümpen

Faik Kumru

Fikir, düşünce nedir ve ne demektir, onun dahi ne manaya geldiğini bilmeyen bir insandan, varlığının farkına varmasını kesinlikle bekleyemezsiniz.

Bu gruba dahil kişi; cahil, görgüsüz, kindar ve ahmak kurnazdır. Kendini cingöz olarak görse ve nitelese de çok kolay bir şekilde manipüle edilerek kandırılabilir. Hakikati bilmediği ve merak etmediği için, gerçek ve doğru bilgiye ağız dolusu küfreder. Bu düşük seviyesi ve acınası hali onu tatmin eder.

Küçük beynine en ufak bir bilgi kırıntısı dahi giremez. Beyni fakir olduğu gibi gönlü de o derece yoksuldur. Rüzgar gülü misali, her esen yele göre yön değiştirir.

Sizi, aşağılık hislerine uygun bulmadığı vakit yaptığı yegane şey, hain yaftası vurarak ötekileştirmektir.

Lisanı temiz olmayan bu minvaldeki, suretteki insan, içindeki pislikleri bilerek, isteyerek ve haz duyarak dışarıya istifra eder, kusar.

İnternet çöplüğünden topladığı fantezi bilgi kırıntıları sayesinde, bilgi sahibi ve alim! olduğunu zanneder.

İki satır tek yazı okumaz, yüz satır bilgisizlik, görgüsüzlük ve terbiyesizlik kokan cümleleri kopyalayarak kendine has bir kenef, hela kurar.

Muhtelif yazarların kaleme aldığı köşe yazısı, deneme veya makalelerini asla ve asla okumaz, okusa bile anlayacak idrak seviyesi yoktur.

İçindeki kini kusacak ve rahatlayacak zemini ve karanlık mekanı, hamileri hesabına, gece gündüz durmaksızın çalışarak bina eder.

Bu kişilerin profiline baktığınız vakit; milletin kutsal saydığı simgeleri, sembolleri kullanır, lakin bu kutsal değerlere karşı bir gram olsun bilgileri, saygıları ve sevgileri yoktur.

Kutsi değerleri temsil edecek ne müktesebatları, birikimleri ne de hayatlarına yansıtacakları güzel davranışları mevcuttur.

Dillerine doladıkları hamaset (Vatan, Millet, Sakarya; Ezan, Kur’an, Bayrak vesaire) edebiyatını, palavralarını ve yalanlarını her yere boca ederler.

Tarihi hadiseleri ve şahsiyetleri kullanarak, kendi yalanlarına istinat, dayanak noktası inşa ederler. Tarihi de tarihi şahsiyetleri de değersiz bir hale getirerek insanlarda tiksinti durumu hasıl ederler.

Dilleri ve dahi elleri her daim eğridir, içleri kin kuyusudur ve fesattır, herkesi parçalara ayırarak kimlik siyaseti yapmayı ve insan recmetmeyi, taşlamayı çok mu çok severler.

Akademik manada bir diploma veya okuduğunu anlamayı gerektirecek bir malumatın sahibi değildir. İnsani anlamda da bir vicdan kültürleri yoktur.

Her gelene ve geçene çelme takmak, düşürmek, küfretmek ve sonra da üzerine çullanmak en sevdikleri bir davranış biçimidir.

Bildiğini sandığı her yalan bilgiyi, fantezi kokan bir yerlerden gerçek bilgi sanarak aşırmıştır, çalmıştır.

Tek ve en büyük sermayeleri yalan, iftira, küfür, aşağılama, işleme, fişleme, ötekileştirme, şeytanlaştırma ve toplumsal lince tabi tutmaktır.

Sağ veya sol cenabın dilsiz şeytanları ve dilli şeytanları namına tetikçilik yapmak, her zaman bu lümpen, ayak takımına bir vazife olarak verilmiştir. Bunlar maşası oldukları adres adına bazen zağar fino, bazen de cazgır azgın bir çomar rolünü benimser ve gece gündüz her yere havlar dururlar.

Geleceğe yönelik, güzellik ve insanlık namına bir projeleri, öngörüleri ve iki satır dahi olsun güzel bir sözleri bulunmamaktadır.

Kendileri dışındaki her millet, her insan ve her düşünce kötüdür. Bir tek bu ve bunlar gibi yaratıklar iyidir. Koskoca alemi ve koca dünyayı, sadece ve sadece kendilerinin etrafında döndüğünü zannederler zavallılar.

Kim olursa olsun, her insanı Allah’ın kulu olarak görmezler. Din ve diyanet, bu ve bunun gibi hilkat garibesi mahlukların tekelindedir. Bunun yanında, bu ve bu misal yaratıklar, güya seçkin ve görevli insanlardır.

Milletin geleceğini berbat etmek üzere programlanmış bu güruh, iflah olmaz bir şekilde eğri yollarına devam ederler.

Milletin başına ekşir, varına da yoğuna da çöker, talan eder ve bunu da kendilerine verilmiş bir hak olarak görürler. Ganimet üleşmedeki ustalıkları tartışılmazdır. Dünya hırsızlık tarihi kaleme alınsa, bütün sayfalarını doldurabilecek çapta usta ve arsızdırlar.

Ayak takımı, hoyrat, kaba, nobran ve kırıcıdır; vicdan kültürü, vicdan ibresi yoktur ve insaf adına bir adım dahi atmazlar, atamazlar.

Hassaten, özellikle utanma ve arlanma huyları mevcut değildir. Yüzleri hiç mi hiç kızarmaz. Bütün bedeni kaşarlıdır. Kötü bir sözü asla ve asla üstlerine almazlar.

Her lafa çirkin bir karşılık bulurlar, bilgisizlikleri ve deniz seviyesinin altındaki eksi konumları ile herkese karşı carlamayı bir maharet bilirler. Lut Gölü, bunların yanında Everest Dağı/Tepe’sidir.

Yapmaktan daha çok yıkmaya programlanmış ve bunu kutsal bir hedef haline getirmişlerdir.

Milletin, dolayısıyle insanların arasına fitne tohumu atarak ayrıştırmayı çok mu çok severler. Ve perde arkasına gizlenerek, herkese ve her yere çingi taşı fırlatırlar, oradan da hadiseleri seyre dalarlar.

Şatafatı, gösterişi, caka satmayı, argo konuşmayı ve necis ağızlarıyla milletin orasına burasına koymayı çok severler.

Ağızları olabildiğince iğrençtir, küfürbazdır, necaset kokar. Küfür karakterlerinin adeta bir gereği gibidir. İnsanlara küfretmeden yaşayamazlar.

Son tahlilde, sûretâ/görünüşte insan, lâkin sîretâ/ahlak insan özelliği taşımayan bu ve bunun gibi mahluklara, hem tarih mahkemesi hem de bir bütün olarak insanlık vicdanı, asıl hükmünü ve nihai kararını çoktan vermiştir. İmzalı ve mühürlü olan bu hüküm zarfı, zamanı geldiğinde adreslerine postalanacak ve kendilerine ulaştırılacaktır.

 

Yazarın Diğer Yazıları