Dr. M. Latif Bakış

Hayat zor mu zorlaştırılıyor mu?

Dr. M. Latif Bakış

Hayat zor mu gerçekten? Hayatta olmak için gereken şeylerin neler olduğuna bakıp, bunları elde etme imkânını yani hayat şartlarının sağlanması durumunu tespit ederek bunu anlayabiliriz. 

Evvela hayat için lazım olan temel şartlar bellidir ve bunlar verilidir: Hava, su, güneş, toprak, bitki, hayvanat, tenasül, uyku, inanma, gıdalanma ve en pratiğinden barınma olanakları...

Bunlar hayatta olmak için yeterli ve tükenemez şeyler iken, hayat neden bizim için bir çile serüvenine dönüşüyor? Sonradan icat ettiğimiz ve olmazsa olmaz olarak her şeyin başına getirip oturttuğumuz yapay şartlar olabilir mi nedeni? Servet, şöhret, iktidar olma hırsı, mağdur etme ve sahiplenme tutkusu, aile, eğitimler, teorik arayışlar, ötelere uzanan merakları doyurma çabaları, beğenilme isteğiyle başkasına göre kendini konumlandırma, yurt (vatan) düşüncesi, bayrak (sembol) tutkusu, din (ritüel) belirlenimi vb. daha pek çok hususiyetler söz konusu yapay şartlardan olarak zikredilebilir mi?

Mesela adanmışlık düşüncesiyle ötekine göre kendi hayatını kısıtlamak (din, aile, eğitim, devlet, vb.) ne kadar doğal ve gerekli bir durumdur? Özünde bir anlam ve inanç bulunan insanın ritüeller farklılığıyla ayrışmaları ve bu uğurda düşmanlıklar beslemeleri ne kadar makuldür? Ya da zaten her biri kendi bireysel tercihleriyle baş başa kalacak olan ve kendisi için yapılan her türlü fedakarlığı zaten unutacak olanlara kendi önceliklerini erteletmek ne kadar gerekli ve doğal bir durumdur? Bizden önce de var olan ve bizden sonra da var olmaya devam edecek olan kara parçasında aidiyet veya sahiplik iddia ederek ötekileştirmek ve savaşmak ne kadar akıllıcadır? Aslında herkesin sığabileceği kara parçası üzerinde yapay sınırlar çizip yaşam alanını yani hayatı daraltmak şart mı? Kynik Diogenes'in, aslında yaşamıyla ortaya koymaya çalıştığı mesajın, tam olarak bu mezkür yapaylık ve asıllık (gerçeklik) ayrımını yapmak olduğunu fark edebiliriz. Ama yalın gerçekliklere baskın çıkan yapaylıkların öncü olduğu ve domine ettiği bu hayatta, hayatın yeniden aslî rotasına yönlendirilmesi imkânı var mıdır? Nasıl veya neden?

Mesela, doğal yaşam kanunu örnek alınarak daha kaliteli ve mutlu veya huzurlu (yani kaygısız) yaşama imkânı nedir? Evlenme ve yuva (aile) sorumluluğu yüklenme olmadan da neslin devamı ve tenasül ihtiyacının giderilmesi sağlanamaz mı? Ötekinin omuzlanması (aile) neden ön şart olarak var? Tabiatta verili olanı ihtiyaç oranında tüketerek ve yerine göre üreterek yaşamak varken sahiplenmek ve ötekiyle bir tür kapma yarışı içinde olmak neden gerekli olsun? Bir daha gelinmeyecek olan bu küreyi bir bütün olarak deneyimlemek için gezip görmek ve farklılıkları yaşayarak hayatın kalitesini arttırmak yerine, zaten sabit olan gayri menkule kök salıp hürriyeti kısıtlayarak tükenmek hangi aklın gereğidir? Yaşamak için korku üzerine yapay şartlar inşa edip yok etmek nasıl bir ufuksuzluktur, nasıl bir akıl tutulmasıdır bu?

Hayat, varlık evreninin çeşitliliği ve renkliliği ile kaim olduğu halde, ideolojik saplantılarla fikir çeşitliliğinin tehdit edilmesi; tek gözlü pencerenin çok gözlü perspektifleri kör etmeyi meşrulaştırması kimin kanununa göredir? Oysa ortak ve genel kaideler dışında, herkesin kendine göre doğrusunun, kendince anlam ve değer küresinin olması niçin kabulleri zorlayan bir hususiyet olsun?

 

Yazarın Diğer Yazıları