Veysel Selen

Bu devlet, bildiğimiz o eski devlet değil

Veysel Selen

21 Şubat 2016 tarihli Vansesi Gazetesinde  gazetenin yöneticisi İkram Kali'nin "Devlet Van'ın Farkına Artık Varmalı" başlıklı yazısı yaşadığı kenti seven, bir kişinin feryadı, çığlığıydı adeta.

Van, kan kaybediyor

Bağışıklık sistemi çöküyor,

Van umuttur, tükenirse sorun çok olur

Van'a Vanlıya yazık oluyor belirlemeleriyle çığlığını devletin, hükümetin duymasını istiyor.

Duymaz sevgili İkram Kali, duymaz, çünkü bu devlet 24 Ocak 1980'den beridir bizim bildiğimiz o eski devlet değildir.

Bizim bildiğimiz devlette; eğitim, sağlık, adalet, hatta savunma  ve daha bir çok hizmet parasızdı. Devlet tarafından karşılanırdı.

Nüfus cüzdanını parayla almazdık. Okulların hizmetlisi devletin işçisiydi, yakıtını devlet verirdi.

24 Ocak 1980'den sonra, İMF ve Dünya Bankası programı çerçevesinde, küresel piyasanın elemanı olduk. Devlet artık üretimden, hizmetten, sosyal politikalardan elini eteğini çekecekti. Yol gösterici ve düzenleyici olacaktı. Verilen her hizmetin, satılan her ürünün bir bedeli olacaktı. Verginin %85'ini de doğumdan başlayarak her yurttaşdan alacaktı. Her boyayı çok iyi boyadığı için, şimdi sıra, fıstıki yeşildeydi.

Yüz binlerce işçinin, memurun çalıştığı, vergilerimizle yapılan KİT (Kamu İktisadi Teşebbüsü) ler, KİK (Kamu İktisadi Kurumu)

deyim yerindeyse üç otuz paraya güya özelleştirildi, alan yandaşlar bir anda zenginleşti. Bir çok özelleşen kurum varlığını da sonlandırdı, arsası, makineleri, depolarındaki mamül mallar, yeni sahiplerine yaradı.

Devletin elindeki arsalar, binalar, depolar, tarım alanları, çiftlikler, barajlar, elektrik iletim hatları, elektrik dağıtımı,akla ne gelirse, yatırımdaki eksikleri de devlet tamamlayarak sattı.

Satın alanlar devleti arkalarına alarak, yeni kanunlar çıkarıp adeta milletin kanını emmeğe başladılar. Ememediklerini mahkeme kapılarında, icra dairelerinde süründürdüler. Çok öteye gidenleri, çeşitli tiplerdeki (24 tip) ceza evlerine gönderdiler.

Bu kurumlarda çalışanlar, çalışanların aileleri, çocukları devletin umurunda bile olmadı. İşsizler ordusuna yeni işsizler katıldı.

Yetmedi, özel kişilerin elinde olan özellikle medya kuruluşları, TMSF aracılığıyla siyasi kaygılarla ya da ödenmesi mümkün borçlara karşılık, önce özelleştirildi, ardından gene devlet bankasından temin edilen, uzun vadeli kredilerle yandaşlara devredildi. Gene devlet ihalelerinin verilmesi karşılığında oluşturulan, dolar havuzları aracılığıyla yandaş gazeteler, dergiler, televizyonlar yaratıldı. Eski çalışanlar işinden oldu, devletin umurunda bile olmadı.

Şimdi bu devlet, bu hükümet senin çığlığına yanıt verecek. Çok iyimsersin. Milli Eğitim Bakanı Van'lıyken bile senin kentinin eğitim sorunu çözülmemiş. Kentteki öğretmenlerin %90 nı stajyermiş, 4000 öğretmen açığı varmış, TEOG'da 75. sıradaymış Van'ı kim takar ki. Göçle gelenler de katılacak bu yokluk kervanına.

4+4+4 eğitim sistemi içinde, kız çocukları ikinci 4 ten sonra okula gelmiyormuş. E zaten amaç onların evde oturması evlenip çoluk çocuğa karışması değil miydi?

Büyük Şehir yaptılar Van'ı, böylece ne kırsalınız, ne köyünüz kaldı, herkes şimdi kentli. Kocaman bir KÖY KENT. Üretim yok, üreterek gelişme yok, yetmezmiş gibi son 30 yılda kent, nüfusundan fazla göç almış. Hem de niteliksiz göç. Kendi yarı burjuva sayılacak nitelikli evlatlarını da başka kentlere göç vermiş, bir Van.

Yüksekova ve Hakkari'deki güvenlik kaygısıyla, şimdi yeni bir göç dalgası daha geliyor. Her gün 100-150 kamyon ev eşyası, 10-15 üyeli aileler. Hiç bir sosyal önlem, plan, proje yok. Öyle elini kolunu sallayarak....  Yani sallapati, Gelenlere de yazık.

Çok büyük sayıda olan  Van'ın işsizler ordusuna, yeni işsizler eklenecek. Yeterli güvenlik olmadığı için yatırım, dolayısıyla istihdam yok. Devlet, bari Doğu'da anlayışını değiştirip bazı istihdam yaratsa, tesisler kursa  diye öneriliyor, ancak hiç mi hiç niyeti yok.

 Yüksek politikalar nedeniyle komşularla aramız yok. İran ile sınır ticareti hala hayal, devlet belediyelere gönderdiği paralarını düşünürken, 1 kuruş yatırım yapmaz. Hayvancılıkta Van, Türkiye'nin birincisi ama ben bildim bileli  yani, 40 yıldır birinci ve hayvan sayısı aşağı yukarı aynı.

Hollanda Van'ın 2 misli büyüklükte bir ülke, ancak yıllık tarımsal ürün ihracaatı 90 milyar dolar. Tarım Bakanlığı, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Yerel yönetimler, odalar ortaklaşa bir pilot proje ile, örneğin hayvan sayısı 2-3 misli artırılsa, entegre et ve süt tesisleriyle bir güç olamaz mı? Bir çok küçük aile, geçim kapısı bulamaz mı? Et ithalatı için milyonlarca dolar ayıran ve ülkesinde insanlara pahalı et yedirmekle maruf Türkiye, bunu neden düşünmez.... Ama devletin üretimde ne işi var değil mi?

Devlet de biliyor kimsenin bölgede gidecek yeri yok, küçücük dikleşmede gücünün önünde duracak da yok,  o halde senin yazında belirttiğin gibi "saldım çayıra, mevlam kayıra"

Yazarın Diğer Yazıları