Romantizmi reddeden kar!
Şahin Akçap
Kar yağarken iki fotoğrafı düşünmek gerek.
Birinci fotoğrafta lapa lapa yağan ve her yeri bir gelinlik gibi sarar. Ağaçlar ı beyaza giyindirmiş, dağların tepelerin doruklarına kadar her yerle beyaz bir dünya yaratmıştır.
Kardan adam yapan, kartopu oynayan, kızak kayan çocuklar… Çıtır çıtır yanan bir sobanın üzerinde kaynayan çaydanlık ve deme bırakılmış demlik. Ya da bir şömine önünde günün en çok okunan kitaplarından biri keyifle okunurken arada bir dışarıda yağan kara bir bakış atmak. Kar yağarken yürümek ve geride biraz sonra izi kapanacak ayak izleri bırakmak.
Şimdi anlatmaya çalışacağım fotoğraf ise yukarıda anlattığım siyah beyazın içindeki renklerden çok daha farklıdır.
Haberciler:
“Deprem sonrası Van’da kurulan konteynırlardan depremzedelerin çıkmaması halinde polis zoru kullanacaklarını.” Yazdı.
Yine haberlerde:
“Van Edremit yerleşkesindeki TOKİ konutlarına çıkan yolun dik rampa olması yağan kar sonrası buzlanma olması halinde olası ölümcül trafik kazalarına neden olacağı.” Uyarısı yapıldı.
Karın Doğu Anadolu’nun serhat kenti Van’ı kuşattığı bir sırada habercilerin fotoğraf makinelerinin kadrajında beliren görüntüler bu!
Düşünüyorum da depremin üzerinden onca zaman geçmesine rağmen hala barınma için konteynırlarda kalmak isteyen hemşerilerimin derdi ne? Neden direniyorlar? Dünyanın dört bir yanından ve devlet tarafından yağdırılan onca yardıma rağmen hala büyükşehir olan Van’da alt yapı sorunları yaşanıyorsa bunun nedeni ne?
Yani…
İkinci fotoğraftaki kar Türkiye’nin romantizmini sonuna kadar reddediyor…
