Kahreden yazgı!
Şahin Akçap
Yerin metrelerce altına maden çıkarmak için inen işçiler her vardiya başlangıcı öncesi evlerinden çıkarlarken aile bireyleriyle helalleşirler.
Çünkü meslekleri ölümle burun buruna gelme mesleğidir. Baretlerinde taşıdıkları ışık ise hayatla aralarındaki tek bağdır.
12 Nisan 2014 akşamı Manisa’nın Soma ilçesinde kömür madeni ocağının patlayan trafosu onlarca canın aramızdan kayıp gitmesine neden oldu.
Korkunç ihmal maden ocaklarıyla ilgili eleştirilere kulak tıkanmasından kaynaklanmıştı.
Ölümler nedense bize geçmişin hesabını yapmaya yöneltir. Habercilerin haber özetlerinden de anlıyoruz ki kömür ocakları için ana muhalefet partisinin:
“Kömür ve maden ocakları incelenmeli, ihmaller ortadan kaldırılmalı ve can kaybına yol açacak ilgisizliklerin önüne geçilmelidir.” İçeriğini taşıyan önerge, iktidar partisi tarafından reddedilmişti.
CHP’li Aykut Erdoğdu ülkemizdeki maden ocaklarıyla ilgili sıkıntıları bas bas bağırmış, çeşitli oturumlarda dile getirmiş, sarsıcı beyanlarda bulunmuş ama attığı haklı çığlıkları konuyla ilgili olan sorumlularca muhatap alınmamıştı.
Yani olay artık Tanrı yazgısından belirgin bir şekilde çıkarak kulun kula yazdığı kahreden yazgıya dönüşmüş.
İşte bu bir insanlık suçudur!
Maden işçiliği gibi can pazarının yaşandığı sektörde en küçük ihmalin veya iş güvenliğinin suiistimal edilmesinin adı da üzülerek söylemek isterim ki cinayettir!
Yani bu dakikada ortaya çıkıp ta:
“Kader!”
“Allah’ın yazgısı!”
“Görünmez kaza!” Söylemine sarılacakların Soma’da yaşamını kaybeden insanların çoluk çocuklarının yüzüne bakma hakları yoktur. Veballeri affedilmezdir!
Deniziler altından tüneller geçiren teknolojinin olduğu günümüzde hala maden ocaklarında ihmallerden ve buna bağlı sorumsuzluklardan ve ilgisizlikten insanlarımız hayatlarını kaybediyorsa eğer söz de yazı da bitmiş demektir.
Onca insanın ve geride bıraktıkları ailelerinin hesabını ihmalden sorumlu olanlar mutlak vermelidirler.
Acımız büyük!
Sabır ise ne yazık ki tek tesellimiz…
