Şahbettin Uluat

Van ve Şamran Kanalı

Şahbettin Uluat

Van artık bir anakent; gittikçe büyüyor, büyüdükçe değişiyor; çoğu yerde bahçeleri, bostanları, tarlaları beton yapılara kaptırıyor.

Eski doğal günlerinin kerpiç evlerini, kerpiç evlerindeki sıcakkanlı insanlarını, soba kurulan, sobalarının üzerinde çaydanlıklar cızırdayan uzun soğuk kışlarını başka evlere, başka insanlara, başka ısınma araçlarına, başkalaşmış kışlara bırakıp dönüşüyor.  

Çocukluğumuzda gitmek için can attığımız ve Edremit'e, Mollakasım'a nispeten daha yakın olan o tamamen doğal mesire yerlerinden İskele Köy sahili bahçeleri de, Fidanlık da bugün yok. Son yirmi yıl içinde Van'dan ayrılıp güzel ülkemizin başka kentlerine göç etmiş olan güzel hemşerilerimiz gibi yok.

Onlar yok ama o günlerin ve hatta üç bin yıl öncesinin Şamran Kanalı bugün de var; biraz yorgun, biraz durgun ve biraz kirli de olsa akmaya devam ediyor. Güneşini apartman bloklarına kaptırmış, eski coşkusunu yitirmiş olsa da zamana direniyor.

Biz çocuktuk o da deli doluydu. Ne zaman yolumuz düşse hep gümbür gümbür akarken bulurduk onu. 

Köprü başlarında büyülenip durur, akışını seyreder, sesini dinlerdik. Kimi gün bir süre o coşkulu akışını izleyerek toprak yoldan yürürdük. Bir yanımızda kanal, öteki yanımızda çalılarla ya da möhre duvarlarla çevrili bahçeler ve kimi bahçelerin içinde evler görürdük.  

Belki Şamran Kanalı'nın ne kadar önemli olduğunu bilmezdik. Yüz yıllar önce bizim dilini dinini bilmediğimiz insanlar tarafından inşa edildiğini bilmezdik. Yüz yıllarca bölgeye can verdiğini bilmezdik. Şamranaltı Mahallesi başta olmak üzere pek çok yerdeki meyve sebze bahçelerini, tarlalarını suladığını; birilerine kazanç, başka birilerine doğal ürün olarak geri döndüğünü bilmezdik ama o bölgedeki kendi derin yatağında durup dinlenmeden aktığını bilirdik.

***

Geçen sonbaharda bir gün yine yolum oralara düştü. Eski Emniyet Müdürlüğü'nün arka tarafındaki yoldan geçip o vaktiyle çocuk ruhumuzu yüksek hızıyla kanatlandırmış olan Şamran Kanalı'nı izleyerek yürüdüm ve düşündüm.

Çocukluğumun coşkun, deli dolu ele geçirdiğini sürükleyip götüren Şamran suyu gitmiş yerine daha sessiz akan bir su gelmişti. Şimdi artık kıyıları, köprü dipleri poşetlerle, plastik ve karton ambalaj atıklarıyla, güz yapraklarıyla, kırık ağaç dallarıyla fazlasıyla kirliydi.

Değişmiş, dönüşmüş, yorulmuş, sakinleşmişti. Durgun düşük seviyeli bir akıntısı vardı.

Yorulmuştu ama direnmişti.

Üç bin yıldır akıyordu. Neler görmüş, neler geçirmişti. Yine de az ya da çok akmaya, çevreye can katmaya devam ediyordu.

Değişip, dönüşüp kalabalıklaşan ama her şeye rağmen Van kalabilen memleketimiz gibiydi.

Van az mı çekmişti.

Geçtiğimiz yüzyılın başında fitne odakları öz ahalisini birbirine düşürmemiş miydi? Kendi öz insanları tarafından yakılıp yıkılmamış mıydı?

Depremler yaşamamış mıydı? Düşmanca zorlamalarla, yüz yıl önceki gibi yabancı kaynaklı fitne fesatlarla sıkıntılı günler geçirmemiş miydi?

Bir zamanlar ciddi bir gelir kaynağı olan turizmi baltalanmamış mıydı? Yatırımları zora sokan süreçler yaşamamış mıydı? Bir kısım sermaye sahipleri işyerlerini kapatıp şehir dışına çıkmamış mıydı? Bütün bunlar kalabalıklaşan kentte işsizlik sorununun ağırlaşmasına neden olmamış mıydı?

Şehir, göçle giden yerli insanlarından sonra mahzunlaşıp garipleştikten sonra yeni gelen ve değerini bilen insanlarla yeniden zenginleşmemiş miydı?

Bugün artık her şey çok farklı.

Devletimizin 2011 depremi sonrası yaptırdığı binlerce konutla genişleyip yayılan; çevre il ve ilçelerden gelen ve çoğu o konutlara yerleşen insanlarıyla kalabalıklaşan Van, ülkemizin en gözde büyükşehirlerinden biri. Bütün dünyayı etkileyen ve şu an dikkatimizi dağıtmış bulunan Kovid-19'un etkilerini bertaraf ettikten sonra Van Yüzüncü Yıl Üniversitemizin Teknokent desteği ile gelişmeye açık sanayi kuruluşlarıyla, sağlık kuruluşlarıyla, üniversitesiyle, komşumuz İran'ın yanı sıra bütün dünya ülkelerine ve yerli misafirlere açık turizm potansiyeli ile ciddi atılımlar yapma yolunda bir merkez.

Ve doğal olarak mevcut olanakları dikkate alındığında, üç bin yıllık can damarı olan Şamran Kanalı'nı küçük dokunuşlarla canlandırıp yenileyebilecek bir merkez.

Yazarın Diğer Yazıları