Şahbettin Uluat

İRAN FİLMİ ' BİR AYRILIK'

Şahbettin Uluat

Dün Kovid-19'un gölgesinde evde otururken Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü öğrencisi oğlumla birlikte bir İran filmi izledik.

İlk gösterimi 2011 yılında yapılmış olan Bir Ayrılık adlı filmi ben yaklaşık bir yıl önce biraz kafam dağınıkken  seyretmiş, kimi inceliklerini, ayrıntılarını  kaçırmış; bu yüzden çok da beğenmemiştim.

Bu defa bütün dikkatimizle ve zaman zaman filmi durdurup yorumlayarak izledik. Sonunda  ikimiz de onun pek çok açıdan fazlasıyla başarılı olduğunu fark ettik. Filme Altın Ayı başta olmak üzere verilmiş olan pek çok ödülün her birinin de fazlasıyla hak edilmiş olduğunu anladık.

Yönetmenliğini Asgar Ferhadi'nin yapmış olduğu film, ayrılma aşamasında 10 yaşında Terme adında bir kız evlat sahibi orta sınıftan Nadir ve Simin çifti ile onların yaşamlarına zorunlu olarak giren yoksul bir başka aile arasında yaşanan anlaşmazlıkları anlatırken arka planda da İran'daki yaşam tarzı ile mahkemelerin işleyiş biçimini izleyicinin dikkatine sunuyor.

Kızına dürüstlüğü ve haksızlıklar karşısında dik durmayı öğretmeye çalışan baba Nadir çeşitli zorluklarla yüzleşirken tüm çabalarına rağmen kendisi de hata yapmaktan kurtulamıyor.

Onun bu hatası dikkatli ve zeki biri olan kızı tarafından ciddi anlamda yüzüne vurulup sorgulanıyor.

Ailenin yaşamına alzheimer hastası büyükbabaya bakmak için zorunlu olarak giren dindar ve yoksul bir kadın olan Raziye işinin gereğini yerine getirirken bazı sorunlarla karşılaşıyor.

Polise ve mahkemeye akseden olaylar Raziye'nin eşi Hodjat'ın da devreye girmesiyle daha karmaşık bir hale geliyor.

Filmin akışı cezalar, anlaşmazlıklar, anlaşma çabaları ile sürerken ekran yeni yüzlerle, yeni durumlarla hareketleniyor ve izleyicinin bütün dikkatini topluyor. Oyuncular işlerini en iyi bir şekilde yaparken filmin çekimleri de ustaca gerçekleştiriliyor.

Filmin akışı içinde İran kadınının hep dile getirildiği gibi diğer kültürlerle, diğer Müslüman toplumlarla karşılaştırıldığında daha çok inisiyatif alabildiğini, duruma göre bildiği doğrulardan geri adım atmadığını net olarak görüyoruz.Öte yandan aile söz konusu olduğunda hangi sınıftan olursa olsun erkeğin de doğal sınırlarını koruduğunu; taşkınlık yapmadığını da fark ediyoruz.

Filmdeki kocaların eşlerine karşı ölçülü olmaları akıllarımıza ister istemez “o da kültürel bir olgunluğa sahip olduğu için mi, yoksa ülkedeki katı yasalar frenlediği için mi bulunması gereken sınırlar içinde durup taşkınlık yapmıyor?” sorusunu getiriyor.

Hasta olan büyükbabaya karşı herkesin sorumluluk duygusu ile hareket ediyor olması da İran toplumunda aile bağlarının güçlü olduğu, yaşlı kimselere aile içinde gerekli özenin gösterildiği, yaşlıların genel anlamda aileler tarafından korunup kollandığı yönünde bir mesaj içeriyor.

Yoksul ve dindar olan kadının çalışma koşullarını belirlerken de, hak ettiği alacağını isterken de ezilip bükülmediğini; eşinden çok büyük tepki göreceğini bilse bile dini anlamda sorumluluk altında kalacağını düşündüğü zaman kendisinden istenen şeyi yapmadığını; kocasının zorlamasına,  doğacak vebali kendi üzerine aldığını söylemesine rağmen kutsal kitaba el basmadığını da yine filmin akışı içinde görüyoruz.

Alissa Simon Filmle ilgili olarak Variety'deki bir eleştirisinde şunları yazmışır;

“Gergin, karmaşık bir anlatıma sahip, biçimsel olarak yoğun ve ahlaki açıdan zorlayıcı... Bu provokatif  hik^aye laik ve zaman zaman da üstten bakan orta sınıf bir aileyle fakir ve yoksul olan diğerinin çatışması üzerinden onur, adalet, sınıf, cinsiyet konularına da değinerek günümüz İran toplumunu başarıyla anlatmaktadır.”

Radikal'de yazan Uğur Vardan da film için “her yanıyla çok güçlü” yorumunu yapmıştır.

İMDBpuanı 8.3 olan filmin Rotten Tomatoes'de önerilme oranı 99.

Başlıca oyuncuları Leyla Hatemi, Peyman Muadi, Şahab Hüseyni, Sareh Bayat ve Sarina Farhadi.

Wikipedia kayıtlarına göre bütçesi tahminen 500.000 dolar olan film dünya çapında 22 milyon dolar hasılat yapmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları