İkram Kali

Yaşlılar sitem ediyor

İkram Kali

Korona sürecinde Vefa Sosyal Dostluk Grubu aracılığıyla 65 yaş üstü vatandaşlarımıza çeşitli hizmetler veriliyor. Kimi yaşlıların tarlaları bile sürülüyor. Bazılarının da siparişleri evlerine teslim ediliyor. Bunlar güzel uygulamalar ama yeterli değil.

Kısıtlama zamanlarında gazeteci arkadaşlarımızla cadde ve sokaklara çıkarak gözlem yapmaya çalışıyoruz. Pazar günü boş caddelere çıkarak bir kez daha öyle yaptık.

Sessizlik ve kimsesizliğe bürünen caddelerde yalnız 65 yaş üstü değerlerimiz vardı. Tanıdıklarımızla selamlaşarak  sohbet ettik. Merhabalaşma sonrası "yaşlıların sorunlarını neden yazmıyorsunuz" diyerek dert yanan büyüklerimiz oldu.

Anlatın yazalım dedik.

Başka şehirlerin belediyelerini, uygulamalarını örnek göstererek doğal olarak kıyaslama yaptılar. 65 yaş üstü vatandaşlarına yapılan güzel hizmetleri izleyince gıpta ettiklerini anlattılar bir çırpıda.

Diyorlar ki; "Kısıtlama nedeniyle evelerimizde diğer bir ifadeyle modern hapishanelerde kaldık. Nefesimiz daralıyor. Ruh sağlımızla birlikte beden sağlığımızda olumsuz etkileniyor. Çocuklarımızı, torunlarımızı, arkadaşlarımızı göremiyoruz. Gözümüz kapıda kaldı. Farklı şehirlerdeki belediyelerin yaşlılarına yönelik hizmetlerini televizyonlardan izliyor, internetten takip ediyoruz. Van'da bugüne kadar kapımızı çalarak 'nasılsınız' diyen, bir kolonya, küçük bir paket armağan veya herhangi bir jestte bulunarak yaşlılarımızı mutlu edeyim diye düşünen kimse çıkmadı maalesef! Belediyelerin bu duyarsızlığı bizleri üzüyor. Van'da bu incelik neden düşünülmüyor? Yazın sesimizi duyurun"

Bir yaşlımızda  marketlerin, berberlerin, bankaların kapalı olduğu saatlerde nefes almayı hapishanede volta atmaya benzetti.

Sitem eden yaşlılarımız haklılar.

Önemsenmek, değerli kılınmak istiyorlar. Olaya maddi değil manevi olarak bakıyorlar.

İhtiyacı olsun olmasın kıymetli büyüklerimizi mutlu etmek  gerekir.  Sosyal belediyecilik yalnızca muhtaç ve ihtiyacı olanlara  değil, her kesime ulaşabilmektir.

Yoğun kadroları, geniş imkânları olan belediyelerde farkındalık yaratacak bu tür hizmetlere kafa yorarak proje üreten kimse neden çıkmaz? Neden Ankara, Eskişehir, Gaziantep, Samsun gibi olamıyoruz.

Oysa ilçe nüfus müdürlükleri ve muhtarlıklarda 65 yaş üstü vatandaşlarımızın listeleri var. Belediyeler  isterlerse ihtiyacı olana ihtiyacına yardım yapar, olmayanların kapısını küçük bir armağanla çalabilirler.

Klasik belediyecilik yeterli değil.

Evlerine kapanan tüm yaşlılarımızın kapısını çalarak mutlu edin. Mutlu edin ki sizde mutlu belediye olmanın keyfini yaşayın.

 

 

Ben de devletim

Tehdit,  haksızların, cahil ve sözde cesurların başvurduğu yasa dışı suç olan kaba bir  davranıştır.

Toplumumuzda tehdit hep olmuştur.

Kimileri sözlü, kimileri mesajla, kimileri de silahla tehdit suçu işlemektedir.

Ceza yargılamasında en sık karşılaşılan suçlardan biri tehdit suçudur. Tehdit, Türk Ceza Kanunu'nun 106. maddesinde yer alır. Bir kişinin, kendisinin veya yakınının hayatına, beden ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirilmesi yönünde tehdit edilmesi halinde meydana gelen suç şekli olarak düzenlenmiştir.

Bir dostumuz tanık olduğu tehdit olayını anlatı.

Görevlinin  tehdit  edene verdiği karışlığa  'helal olsun' dedim.

Vatandaşın biri imara aykırı bina yapınca belediyeden iskân izini alamıyor.  Hem suçlu hem güçlü olan kaçak yapı sahibi bir hiddetle belediyeye gidiyor. Görevliye ben filanca aşiretim diyerek tehditte bulunuyor. Karşısındaki görevli de gayet sakin bir ifadeyle "Ben de devletim" diye cevap veriyor. 

Sonuç ne oluyor diyeceksiniz?

Kaçak inşaat yapan şahıs, tehdit edip edeceğine bin pişman oluyor.

 

 

Ürperdik

Korona günlerinde sokağa çıkma yasakları diğer ifadeyle kısıtlama zamanlarında şehirler farklı görünüme bürünüyor. Kalabalıklar karıncalar gibi yuvalarına çekiliyor.

Sessiz, sakin.

İnsanın değeri boş caddelerde, sokaklarda daha iyi fark ediliyor.

 Birkaç hafta önceydi.

Gazeteci arkadaşlarımızla fotoğraf çekip eve dönüş yolunda normal zamanlarda hareketli olan sokaktan geçerken baya etkilendik. Caddeler, sokaklar önümüzde ölü bir yılan gibi yatıyordu upuzun.

Kapalı iş yerleri, kapalı bankalar ve hiçbir canlının sokakta olmayışı bize büyük bir yalnızlık duygusu verirken adeta ürpertmişti insan yanımızı.  Biran köşe bucakta sabahlayanlar, evsizler acaba şimdi neredeler diye düşünmekten kendimi alamadım.

İnsanın olmadığı yerde hiçbir zenginliğin değeri yok.

 

 

 

Sağlık Çıkmaz

Kentimizde koronavirüs salgını tüm çabalara, uyarılara rağmen yayılmaya devam ediyor. Cahillik ve kurallara uyulmaması nedeniyle virüs bir mahallede bitiyor diğerinde başlıyor.

Başkale Örmetaş, İpekyolu Ortanca ve Cevdetpaşa mahallelerinde yasak olmasına rağmen düzenlenen taziyelerde onlarca insanda virüsün çıkınca  karantina  uygulanmıştı.

Önceki gün Edremit Eminpaşa Mahallesinde Gülçek ailesinden bir kişinin kalp krizi sonucu vefat etmesi ve taziye kurulmamasına rağmen yakın akrabalarının cenaze evinde bir araya gelerek sosyal mesafe kurallarına aykırı davranması sonucu 12 kişide koronavirüs tespit edildi.

12 kişide koronavirüs çıkan filyasyon, (virüsün kaynağını tespit etmek amacıyla virüsün temas halinde olduğu kişilerin taranması yöntemi) ekiplerinin 232 kişiye test yaptığı sokağın adı Sağlık Çıkmaz. Şaka gibi.

En son vakanın bu sokakta  çıkması uyarı oldu sanki.

Uyarıda…

"Siz böyle davranmaya devam ederseniz Van'dan sağlık çıkmaz" mesajı var.

Peki, ne yapalım?

Risk almaya, temasta bulunmaya, sosyal mesafeyi korumamaya, kalabalık ortamlar yaratmaya ve özgürlükleri kısıtlanan 14 büyükşehir arasında kalarak eziyet cekmeye devam edelim.

Yazarın Diğer Yazıları