Hikmet Aksoy

Mutlaka 'günlük' tutunuz...

Hikmet Aksoy

Doktorlarımı dinlerim. Önerilerini de mutlaka yerinde ve zamanında uygularım.

Tıp üzerine gazetelerde yayımlanan yazılardan hastalıklarımla ilgili olanları mutlaka okurum.

Televizyonlardaki kimi tıp önerilerini de dinlerim.

Bu yazıyı yazarken TV'de alzheimer  hastalığı ile ilgili bir söyleşi var.

Bilim adamı, öneriler arasında fiziksel sağlığa dikkat etmek gerektiğine dikkat çekerek

spor, dans, folklor, beslenme konularına dikkat çekiyor.

"Hareketi öneriyoruz.  Fiziksel hastalıklarınızı tedavi ettirin. Sağlıklı beslenin, spor yapın" falan filan...

Bugüne değin hiçbir uzman doktorumuzdan alzheimer hastalığının tedavisi değil, bu hastalığa yakalanmamak için hiç sözü edilmeyen bir önlemden söz edeceğim.

Buraya dikkat!..

Yani, alzheimer olmamak için önerimi, deneyimimi açıklıyorum.

Batı insanının yaşam tarzını bilirsiniz.

Programlıdırlar... Yaşamları sağlıklı işleyen bir saate benzer...

Onların yaşamlarını  günlük programları belirler.

Aylık ve yıllık yapacakları işler için bir program yaparlar çok önceden.

Bir başka dikkat ettikleri konu da "günlük" tutarlar.

Nedir günlük? Bir günün öyküsü deyip geçeyim.

***

1957 yılından bugüne "günlük" tutarım/yazarım. Günlüğüme yazdıklarımın gizlisi/kapalısı/saklısı yok. Ne yaşamışsam yazarım.

Ne yaşamışsam, ne öğrenmişsem onu yazarım.

"- Ne yararı var ki?" diye sorarsanız, söyleyeyim.

Bir kere geçmişle bağım kopmuyor.

***

Bir örnekleme:

Bir bahçeniz varsayalım. Bu bahçeyi ayrık otlardan temizleyip, ürün alacak şekilde tuttuğunuzda -toprağın/iklimin özelliğine göre- istediğiniz sebzeyi/meyveyi alabilirsiniz.

Peki, bu bahçenizi kendi haline bırakır, tımar etmez, kazmaz/bellemez, ekmez/biçmezseniz ne olur?

İşte -tıp uzmanı değilim ama- beyin de böyle bir özelliğe sahip. Hep yükleme yaparsanız belli bir noktada CD gibi dolar, başka birşey kabul etmez.

Bunu yaşamımızda çok görüyoruz.

***

İnsanın unutkanlığında  geçmişle olan bağlarının kopuşunun büyük payı olduğunu düşünüyorum. Geçmişini unutan insanın beyni uzun yıllar bakım görmemiş, unutulmuş, hurdaya ayrılmış bir motordan ne farkı var ki?

Oysa, o motor periyodik bakımı yapılsa -ilk yeniliği gibi değil ama- az-çok çalışır yine...

Buradan siz değerli okurlarıma öneriyorum; lütfen "günlük" tutunuz.

Günlük tutunuz ki; zaman-zaman bunlar üzerinden maziye yapacağınız okumalarla geziye çıkınız.

İyi ya da kötü anılarınızdan yeni-yeni dersler çıkarınız kendinize.

Bitmedi...

En önemlisi flulaşan kimi anılarınızı yeniden okuyarak tazelemeler yaparak yaşama yeniden bağlanınız.

Bu şu anlama gelir. Yukarıda sözünü ettiğimiz motor gibi beyninizi uzun süre unutur, anılar çöplüğüne dönüştürürseniz; işte o zaman ruhsal sağlığınızdaki dengeler de bozulur.

Önünüze dünü unutmuş, yarın ile bağ kuramayan bir insan çıkar.

Başta da söyledim, tıp uzmanı değilim, ama inanıyorum ki 80 küsür yaşımda geçmişle bağımı koparmamışsam ve belleğim -şükürler olsun- yerinde ise bunu tuttuğum "günlükler"e borçluyum.

Özellikle dinlenme saatlerimde "günlükler"im üzerinden maziye doğru yolculuğa çıkarım. Belleğimi tazelerim, temizlerim, aydınlatırım, yeniden doğmuş, o anları yaşar gibi olurum.

***

Tıp dünyası Alzheimer  için "çağın hastalığı" diyorlar, inanmıyorum.

İnsan sağlıklı yaşamalı, ama belleğini diri/canlı tutmak için mutlaka "günlük" tutmalı/yazmalı...

Sağlığımızın kontrolünü teslim ettiğimiz sevgili doktorlarımızdan hangi konuda hastası olursa olsun; onlara "günlük" tutmalarını hatırlatmalarını rica ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları