Emine Aktaş

Bakış açımız

Emine Aktaş

Hayata bakışımızın geleceğimizi şekillendireceğini bilerek hiç düşündük mü neye, nasıl baktığımızı? Baktığımızda neyi, nasıl görmemiz gerektiğini biliyor muyuz? Olması gerektiği gibi bakıyor muyuz yarına? Yâda sadece görüyor ama anlam mı veremiyoruz?

Güzel bakıp güzel görmeliyiz hayatı. Anlam katarak yaşamalıyız hayatı bir daha gelmeyeceğimizi, gelemeyeceğimizi bilerek.

Bir şeylere bakmakla yetinmemeliyiz. Sadece bir çift gözün gördüğüyle bakışımızı beslememeliyiz. Bakınca bir çocuğa ondaki annenin merhametini, babanın koruyuculuğunu, geleceğin temellerini, yarının umudunu, bugünün sevincini, sokakta oynayışının heyecanını, onun kirlenmek bilmeyen yüreğini ve beş dakikada bir değişen o gökkuşağını anımsatan ruhunu görmeliyiz en somut haliyle.

Salonun en güzel köşesine süs olarak daha bir uyum sağlasın diye astığımız doğa manzaralı sanat eserine bakınca; yeşillik, ağaç, uçan kuş, mavi gökyüzünü tek görmemeliyiz. O esere baktığımızda o eserdeki gece uykusuzluğunu, gündüze yetiştirememe telaşını, yeşillikteki kokuyu, gökyüzünü anlatan mavideki sossuzluğu, umudu, yarını, uçan kuştaki özgürlüğü, ağaçtaki dalların çokluğuna rağmen dimdik ayakta duruşunu, her dalındaki meyvenin bir yardım eli olduğunu ve bitince o eserdeki tevazunun yanında sabrı görmeliyiz emeği hesaba katarak.

Başlayınca bir romanı okumaya, o romanın sırf sonu gelsin diye okumamalıyız. Yazılması için yılların geçtiğini, günlerce yaşanmışlıkların olduğunu, defalarca kalemi ele alınca aniden bırakıldığını, yazmaya başlayınca yazanın yazdıklarında kendini soyutlamak istediğinde ama 23. sayfanın ortalarında izler taşıdığını görmeliyiz. Okuyunca kitabı 90. sayfada kendimizden izler bulmalıyız ve bilmeliyiz insanların ortak yönlerinin olabileceğini. Sırf tavsiye üzerine okumaya karar verdiğimiz kitabın loş ışıkta günlerce yazılmaya başlanılan roman için oturulan masaya bırakılan sıcacık kahvenin unutulduğunu görmeliyiz. O roman yazılınca romandaki kahramanın biz olduğunu hmeliyiz. Romandaki sevgililerin arkadaşlarımız olduğunu, kahvenin kapısında çayını yudumlayan Hasan amcanın komşumuzun olduğunu, romandaki köy öğretmeninin, doktorun htiklerini yaşamalıyız. Kitabı okumaya başlayınca dolu dolu bakmalıyız kitaba bize bir şeyler katacağını, bakış açını zenginleştirdiğini bilerek.

Kitabın kapak resminde aslında tüm kitabın özetinin resmedildiğini bilmeliyiz, bilmeliyiz ki resmedilen özet bu kadar güzelken romanın kendisinin ne kadar güzel olabileceğini hmeliyiz.

Hayata daha güzel yarınlar bırakmak için yarının çocuğuna, sırf görmek için bakışlarımızın güzelliğini bırakmalıyız. Baktığımız şeyde acının, hüznün yanında umudu besleyen neşeyi, mutluluğu görmeliyiz. Hayattan zevk almak için yarına daha güzel anlam katacak bugün bırakabilmek içim tüm yönleriyle, güzellikleriyle bakmalıyız yaşama.

Yazarın Diğer Yazıları