Azmi İlvan

Anılarda ki faytonlar...

Azmi İlvan

Faytona kısacası at arabası diyebiliriz. Ancak daha detaylı bir tanım vermek gerekirse körüklü, dört tekerleği olan bir atlı binek arabasıydı.

Fayton Tarihçesi ve Gelişimi

Osmanlılar zamanında arabalara genellikle kupa adı verilirdi. Son zamanlarda talika, kinto, kâtip odası, lando denilen çeşitli tipte arabalar yapıldı. Bütün bunlarla sadece insan taşınırdı. Otomobilden sonra fayton yavaş yavaş bırakıldı. Büyük şehirlerde tamamen ortadan kalktı. Anadolu kasabalarında ise sayısı azaldı. Son yıllarda tekrar canlanan fayton kültürü birçok şehirde çoğaldı. Bu yüzdende Manisa Akhisar'da fayton fabrikası kuruldu. Bu fabrika dünyanın bütün ülkelerine fayton gönderiyor.

Lando ile kupaların oturma yerleri tamamen kapalıdır. Tek veya çift atla çekilen faytonların körükleri yarı yarıya ve öne doğru kapanacak şekildedir. Sürücü için ön kısımda yüksek bir yer vardır. İstanbul adalarında motorlu taşıt kullanma yasağı olduğu için faytonlar bu adaların özelliğini teşkil eder.

Fayton günümüzde pek tercih edilen bir ulaşım aracı değildir. Faytonu sadece eski dokuyu yaşatmaya çalışan nadir yerlerde bulabilirsiniz. Bu yerlere örnek verecek olursan İstanbul'da Adalar diyebiliriz. Osmanlı zamanında çok yaygın olan Fayton günümüzde yerini motorlu taşıtlara bırakmış durumda

Bu ön bilgileri verdikten sonra gelelim çocukluğum da Van'daki Payton (Fayton) tanımına.

Van ve Fayton (Payton)

1980 yılına kadar Van'da Payton (payton diyorum hep öyle dedim) vardı hatırladığım kadarıyla. Paytonlar ilk zamanlar da her ailede araba olmadığından genellikle Paytonlar taksi görevi yapardı. Kışın taksi olsa bile yoğun kar yağışından Taksiler pek işe çıkamaz, Paytonlar tercih edilirdi. Kışın yük taşımacılığı yapan Kızaklı at arabaları vardı. Paytondan farkı kızaklı ve üstü açıktı.

Dün sohbet esnasında sevgili dostum Haluk Bekiroğlu Paytoncu Süleyman'ın atlarından bahsetti ki bu yazıyı da o sebepten yazıyorum. Anılarımı tazeleyen bu muhabbet ile çocukluğum gözlerimin önüne geldi.

Cumhuriyet Caddesi Vali konağına yakın oturduğumuzdan ana cadde özelliğiyle evimizin önünden çok gidip gelirlerdi. Tabii zaman ilerledikçe ve Taksi duraklarının artması nedeniyle Paytonlara pek ihtiyaçta kalmadığından, Paytonların sayısı da git gide azaldı.

Halbu ki Resmi bayramlar ve Van'ın kurtuluş günlerin de resmi geçitlere bile katıldıklarını hatırlıyorum.

Arabaları ve atlar süslenir, Paytoncular en gıcır giysilerini giyer ve geçit sırasını beklerken evimizin önünde sıralanırlardı. Daha sonra bu arabaların yerini şehirlerarası otobüsler aldı geçit törenleri sırasında.

Paytonlar, bize ki bu kıskançlık mı desem yaramazlık mı desem nedenini hatırlamıyorum. "Arkaya Yağlı Kırbaç'' diye Paytoncuya ihbar edilirdi. Paytonun arkasında iki tekerlek arasındaki demire oturup bedava yolculuk yapanlar için söylerdik. Paytoncuda paytonun arkasına kırbacı savurur arkaya oturanların inmesini sağlardı. Bazen denk getirip canımızı yanardı. Daha sonra vay sen misin "Arkaya yağlı Kırbaç" diyen diye çok kavga etmişliğimiz var arkadaşlarımızla.

Paytonlar cazibesini yitirip sayıları azalınca, Hayat Üniversitesi dediğimiz Müzeyyen Abla Eğitim kurumuna servis olarak görev yaptılar bir dönem. Kâh Öğrenci taşıdılar Kâh eğitim kurumu personelini.

Ve Yıllar içinde de yok olup gitti Paytonlarımız. Paytoncu Sülonun Atları en güzel atlardı, Öyle özenle bakardı ki atları seyretmek haz verirdi.

Heyy Gidi Günler Heyyyy.

Aze...

Yazarın Diğer Yazıları