Van Gölü İncileri

Van Gölü İncileri


RÜBAİLER-3

BEKİR OĞUZBAŞARAN

Van Gölü İncileri

- Akademisyen şâir Melih Erzen'e

Van Denizi " derler Göl'e, eski çağlardan beri

İnsan, Seydâ, doğa ile; dillerde başka yeri

Erek, Edremit ve Kale; Emrah, pişik, peyniri,

İnci kefali... Şiirde: " Van Gölü İncileri "...

*

Neydik, Ne Olduk

Aynı kaptan yedik, ekmeği böldük

Hepimiz cevheri beraber bulduk

Araya seneler, seneler girdi

Başka dünyâların insanı olduk...

*

Ağaçlar

Hafif, serin bir meltem, dallarda ürperişler...

Yapraklar birbirine hangi sırrı vermişler?

Ağaç denip geçilen, varoluş mûcizesi,

Gece gündüz demeden, zikir çeken dervişler...

*

Şairler

Pîrimiz Yesevî'den mübârek el almışız

Bilge Dedem Korkut'tan alkışlı dil almışız

Karac'oğlan sazıyla diyâr diyâr dolaşmış

Yûnus adlı bülbülden solmayan gül almışız...

YİTİK ÇIĞLIK

ARİFE ÖZDEN

Süzülür karanlığın koynunda yitik çığlık

bir hüzün ışık tutar yalnızlığıma

soluk soluğa çırpınır düşlerimde

süt beyazı küheylan

türkülerle süslenir şebiyelda

kabuk tutmaz yaralarımın merhemi

gözlerin düşer aklıma

demini almamış şiirler dökülür dudaklarımdan

burnumda menekşe ıtırları

müphem hatıralar yankılanır dimağımda

adın düşerken yüreğimin memnu satırlarına

savrulur rüzgarın ıslığında yitik çığlık

terazimi şaşırtır kalemime çöken ağırlık

Kavurur günü, geceyi sisli çöl vahameti

sarar benliğimi suskunluğun nedameti

buruşturup köşeye attığım binlerce kelam içinde

yüreğim sıkışıp kalır yokluğunun cenderesinde

İbrahimî nefesle güle dönse de Nemrud'un harı

filizlenmez gözyaşımla suladığım umut tohumları

süzülür karanlığın koynunda yitik çığlık

nihayete ermez bin yıllık yalnızlık

Ah ömür takvimimin

en güzel günlerine düşen yangın

korlarla çevrili vadilerde bunca yıl nasıl dayandın

kurumuş gül yapraklarına esir edip hayallerini

tek mevsime nasıl sığındın

mütemadiyen akıp giderken kalbimin mürekkebi

sırlanır isminin geçtiği dizelerde yitik çığlık

ölüm uykusuna bürünür dünyevî kalabalık.

GELDİ AKLIMA

ALPER ALPEREN

Yine akşam oldu gurbet ellerde

Ta bizim oralar geldi aklıma

Tutuldum ayrılık denilen derde

Kapanmaz yaralar geldi aklıma

Sılaya vardım ki, dağılmış obam

Kalkıp göç eylemiş, köylüm, akrabam

Hani nerde anam, nerede babam

O bahtı karalar geldi aklıma

Viran olmuş evler, damsız, saçaksız

Bacalar tütmüyor, küller ocaksız

Koyun otarılan uçsuz bucaksız

Otlaklar, meralar geldi aklıma

Kurumuş topraklar, bozulmuş bağlar

Dağılmış yaylalar, buz tutmuş dağlar

Birkaç pir-i fani oturmuş ağlar

Yüreği pareler geldi aklıma

Pas tutmuş seneler, bozulmuş aylar

Hani nerde atlar, kısraklar, taylar

Kurumuş nehirler, akmıyor çaylar

Çimdiğim dereler geldi aklıma

Maziyi anarım yanan bağrımla

Durmadan sızlayan, kanan ağrımla

Çocukken sevdiğim, ilk gözağrımla

Gezdiğim sıralar geldi aklıma

Ozan Alperen’im dağa giderken

Maniler söylerdik çayır biçerken

Düğünde, seyranda ata binerken

Attığım naralar geldi aklıma

GÜNEŞİN YÜZÜ

ŞERİFE YEŞİL

Güneş değince yüzüne

tutulurdum gözlerine

vakti gelince ayrılığın

kapılırdım sözlerine

Zaman aksa geriye

fayda eder mi sensizliğe

sakladığım tüm sözler

çaremi bilinmezi görmeye

Tesadüflerin bıraktığı acı

etki eder mi kalbine

benim sana kaybedişlerimin

sonu olur mu günün birinde.

BAHAR

EREN KORKUT

Öyle güzel şeysin ki

sen gelince güneş parlıyor

çiçekler açıyor

kelebekler uçuşuyor

Karanlık kışı aydınlatan

içimi parlatan

derdimi unutturan

gül yüzün

Canlıları neşelendirip, besleyen

sevindirip, tekrar hayat veren

bir günlük ömründe rengarenk olan

kelebekler gibi

solmasın senin renklerin...

ZÜHRE YILDIZIM

TUTKU SAVUR

Ey yâr, öp beni kalbimden

zifiri karanlık dünyamda kabz olmuşken

nurundan bir nebze gark eyle ruhuma

dirilsin bedenim, kan gelsin yüzüme

Güzelliğin aydınlansın denizimin kıyısında

gülüşün uslanmaz bir çığlık gibi orada

vuruyor dalga sesleri sahillere

yosun tutmuş taşları basıyor bağrına

Sessiz, sözsüz, dilsiz, kalemsiz

karaladıkça seni bembeyaz sayfalara

yazdıkça yazasım geliyor adını mısralara

dans ediyor kalemim cümleler arasında

Baktığım her yerde düşüyorsun göz bebeğime

belirli belirsiz aklıma gelişlerini sevdiğim

yürürken adımlarımız değsin cennetin eşiğine

ayet ayet hatmedeyim seni yüreğimde.

KADIN

RUKİYE POLAT

Ben küçük bir çocuğum

oyun oynama çağındaydım

kadın oldum, anne oldum, gelin oldum

bir çocuk olamadım

arkadaşlarım olacaktı ama kocam oldu

okula gidecektim, koca evine geldim

Kalemim, defterim, kitaplarım olacaktı

çocuğum oldu, geceleri ağlayan, süt isteyen…

oysaki kendim çocuktum daha

kendime bakamazken kucağımda

ağlayan bir bebekle ben

acı dolu hayata merhaba dedim

yerim koca evi değil okuldu sıralarıydı

Kadın nedir biliyor musunuz

kadın önce çocuktur, kadın önce çiçektir

kadın önce Allah’ın emanetidir

kadın gelin değildir, kadın kum torbası değildir

kadın şişelere rakı masalara meze değildir

kadın canın sıkıldığında keyfine şiddet uygulayıp

gözünün üstünde kaşın var deyip

yemeğin tuzu olmadı kıvamı tutmadı diye

ev temiz değil kahvaltı hazır değil diye

şiddetinize maruz kalan köle değil

kadın duvardan duvara vurduğunuz

ne toptur ne çividir ne de itip kalktığınız eşya

Kadın yaşı 13-15 olsa da gelin olacak yaşta

sırf büyüdü serpildi diye hayatını karartacağınız

çocuk yaşta gelin olup şiddete maruz kalan

daha annesinin süt kuzusuyken

kucağında çocukla hayata merhaba diyen değildir

Kadın bahçedeki güldür, solmaktan  korkan

kadın sevgidir umudun tohumudur.

ON BİR AYIN SULTANI

MEVLÜT EŞGÜNOĞLU

On bir aya sultandır, ramazan  ayı geldi

Geldi de muştusuyla verdi  bizlere ayar

Ayarımız kaçmıştı, gelince yüzler güldü

Güldü de dikkat dedi, verdi sözlere ayar

Zaman bir sel misali  niyet etmiş akmaya

Akmaya başlar yürek gider ateş yakmaya

Yakmaya bir aşk gerek doymuyoruz bakmaya

Bakmaya dikkat dedi, verdi gözlere ayar

Gün gelir ömür biter son verir nefesine

Nefesten hesap vardır zarar verme sesine

Sesine cilve verme uyma sakın nefsine

Nefsine dikkat dedi, verdi hazlara ayar

İşlediğim günahlar düşer bazen yâdıma.

Yâdıma da  gelince tuz katılır tadıma

Tadıma doyulmaz  ki doğru atsam adıma .

Adıma dikkat dedi, verdi izlere ayar 

Allah hidayet versin gafletteki yârsıza

Yârsize ne demeli adı çıkmış kârsıza

Kârsız ticaret sanır sözler saysan arsıza

Arsıza dikkat dedi verdi yüzlere ayar

Nefsin seni kandırır gitme sonu çıkmaz yol

Yolun doğrusu budur yalnız Allah'a ol kul

Kul olan oruç tutar fark etmez kızla oğul

Oğul bir dinle dedi verdi kızlara ayar

Ramazanda az yemek sağlık içinse değer

Değer bu tavsiyeye kulak verirsen eğer

Eğer çok kullanırsan zararlıdır tuz  şeker

Şekere dikkat dedi verdi tuzlara  ayar

İftar zamanlarında başkadır tadı aşın

Aşını  helal kazan akmasın gözden yaşın

Yaşın ergen olunca farz olur güzün  kışın

Kışın da tutun  dedi verdi yazlara ayar

Bu vatan bizim dedi atam toprağa taşa

Taşa sahip çıkarsak kimse kalkmaz savaşa

Savaşa hayır deyin dua edin  barışa

Barış  için çal dedi verdi sazlara  ayar

Eşgünoğlu kutlu ay, zikredip de tak kanat

Kanat takıp uçarsın bu ayda oku naat

Naat, münacatla bir başka olur hayat

Hayat yokuştur dedi, verdi dizlere ayar.

                    

BİR UMUT CEBİMDE

EZGİ NİLAY BEYİŞ

Yaşamaya devam ediyoruz

ve durmadan direniyoruz hayata

dikmiş namlularını, biz bakıyoruz

kalıplara sokulmuş zavallı insana

Tebessümler mi var yüzlerde

umutsuz sözcükler mi dillerde

paramparça hayatlar içinde

yarına kalmaya çabalıyoruz

Dönüp de baksak ardımıza

hep aynı çaba, boşa çıksa da

ne gerek var kalmaya yarına

ölmek için doğmadık mı neye bu çaba?

Bir yarın olsa sarsa bizi mutlak

kavrulan güneşin kızıllığına inat

tüm umutları bir de sen yak

geceyi aydınlatsın tahtadan at! 

Son nefesin acı duygular içinde

bir gecenin matemi yarınlar için de

bir meşale elimde, bir umut cebimde

çıkarız yarına aydınlıklar içinde!

HOŞ GELİR

MEHMET AKÇAY

Kurumuş tarlalar çıplak tepeler

Bakınca yinede göze hoş gelir

Kara bulut gökten yağmur sepeler

Değince toprağa düze hoş gelir

Yağan yağmur gönülleri şenletir

Çimeni gürletir kurdu dinletir

Çakan şimşekleri göğü inletir

Gölde yüzen ördek kaza hoş gelir

Boşuna bir işe verilmez emek

İyiye gerekir iyisin demek

İster meyve olsun isterse yemek

Yiyince damağa taze hoş gelir

Bu dünya fanıdır giden gelmiyor

Ecel nerde gelir kimse bilmiyor

Herkesin sevdiği aynı olmuyor

Bana kahve sana boza hoş gelir

Çağlari âşıklık sende bir töre

Yazarsın çizersin elbet bir süre

Herkesin dünyası kendine göre

Bazen size bazen bize hoş gelir.

Vansesi Özel Haber

Bakmadan Geçme