Tarih ile Tekerrür...

Hepimizin bildiği bilimsel bir gerçeklik vardır: Tarih tekerrür eder.. Bu tarihin, insanın, coğrafyanın kaderidir. O yüzden geçmişini iyi analiz eden uygarlıklar, geleceklerini daha sağlam inşa ederler.

12 Eylül dediğim zaman muhtemelen çoğunuzun aklında 1980 geliyordur.. Sonuçlarının neler olduğunu, yasakların bize neler getirdiğini, nedenlerini kimlerin çözebildiğini anlatmayacağım.. Çünkü benim aklıma gelen 12 Eylül, 2010 yılına ait.. Cumhuriyet tarihimizin şu ana kadar yapılmış olan son referandum tarihine..

Referandumun maddelerine girmeyeceğim.. Ama çıkış ilkelerinden birini referandumu gündeme getirenlerin sözleriyle özetleyeyim: "Yürütmenin yolunu tıkayan, darbe hükümleri ile yapılandırılmış olan yargı sisteminin demokratikleştirilerek yasama ve yürütme organlarının önünün açılması.."

"Yasama ve yürütme organlarımız çok çalışmak isterken; yargı bizi frenliyor.. Bu darbe yasaları yüzünden bir türlü istediğimiz atılımları, demokratikleştirmeleri yapamıyoruz" diyorlardı..

"Gerekirse mezarlarındaki ölüler bile kalkıp, sandığa gidip Evet! oyu kullanmalıdır!" diyen biri bile vardı.. Sanırım adı da: Fetullah Gülen idi.. 1980 mağduru, Amerikada sürgün hayatı yaşayan, ayrı düştüğü memleketini daha demokratik görmek isteyen, o tarih itibari ile bazılarının en efendi hocası idi..

Bir kısım mağdur, sol görüşlü olduğunu idda eden kesim ise aslında direk "Evet!" demek isteseler de; referandumu sağcı bir iktidar savunduğu için kendilerince şerh koyuyorlardı: "Yetmez!" ama Evet.. Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Altan.. Yüce solcular, yüce sağcılarla demokrasi ortaklığında el sıkışıyorlardı.. Sonuç: %52.7 Evet %47.3 Hayır.. Ama asıl sonuç bu değildi..

Özel yetkili mahkemeler.. Süper savcılar.. Üstün hakimler.. Danıştaya, Sayıştaya, Anayasa Mahkemesine atanan asilden yedeğe muhteşem üyeler.. Avrupa'da böyle.. Amerika'da da böyle diye diye her yere binlerce cemaat artığı atandı..

İki yıl sonra Balyoz ve Ergenekon davalarıyla ülkenin gündemi yine alt üst oldu.. CD'ler havada uçuşuyor, Genel Kurmay Başkanı tutuklanıyor, bu askerleri yargılarken itirafçı teröristler gizli tanık olarak dinleniyordu..

"Yapmayın! Etmeyin! Hukuk bir gün size de lazım olacak!" diyen olursa "Bu da darbeci, bu da onlardan!" diyerek etiketlenip bir köşede susturuluyordu..

Ta ki Aralık 2013'ün ortasına kadar.. Ülke bir sabaha bakan çocuklarının aynı hakimler tarafından göz altına alınmasıyla uyandı.. Ne oluyor demeden tapeler, resimler, Sarrraf'lar ortalığa saçıldı.. Özel yetkili hakimler, asker toplar gibi bakan çocuğu, banka genel müdürü, iş adamı topluyordu.. Nitekim hukuk, herkese lazım oluyordu..

Dedim ya, bazı tarihler tekerrür etmek istemeseler bile ettirilirler diye.. 12 Eylül de öyle lanet bir tarihtir bizim için.. 12 Eylül laneti böyle de bitmedi tabii..

Demokratikleşme referandumundan çıkan cemaatçi hakimler, her yere sızdılar.. Milli eğitimden tutun Sağlığa, sağlıktan futbola, futboldan sandığa, sandıktan meclise kadar her yere adamlarını soktular.. 17/25 Aralıktan sonra ne isteyipte almadıklarını bilemediğimiz bu grup tasfiye edilmeye, inlerine girilmeye başlandı.. Ama ne mümkün.. Abiler öyle büyük yerlerde, öyle organize ki; Taştan pirinç ayıklasanız daha rahat edersiniz..

15 Temmuz 2016.. Evimizin arka bahçesinde misafirimizle oturuyoruz.. Karşı komşumuz bizden yaşça büyük meslektaşımız olan bir doktor ağabeyimiz.. Telaşla bahçeye geldi "Çocuklar köprüyü askerler tutmuş bir olay var" dedi.. Biz tabi 80 sonrasıyız, darbe görmemişiz ki.. Bizim gördüğümüz ISID var PKK var DHKP-C var.. "Abi terör istihbaratı vardır" dedik "O böyle olmaz, siz TRT'yi bir açın birazdan anlarız" dedi.. Birazdan anladık.. Telefonum çaldı.. Hastaneden bir asistanımızdı arayan "Abi çok yaralı gelmeye başladı, bize yardıma gelebilir misin?" diyordu..

Şimdi sormak istiyorum: Yetti mi? Evet mi? Hukuk hepinize gerekti mi? Sivrilttiğiniz bıçak, ciğerinizi kesti mi?

Tasviye ettiğinizi sandıklarınız sizi tasviye etmeye kalktı mı?

Şimdi her gün binlerce asker, komutan general, açığa alınıyor.. Ben bu yazıyı yazarken kuvvet komutanlıkları Savunma Bakanlığına bağlandı bile.. Yani artık ordu mensuplarını bir nevi genel seçimlerle belirleyebileceğiz.. Muhtemelen Avrupa'da Amerika'da da böyledir.. Söylediklerinde öğreneceğiz.. Dostlarım, bu ülkenin üç tarafı denizlerle dört tarafı düşmanlarla çevrilidir.. Bizi bizden başka seven bırakın din kardeşlerimizi bir Allah'ın kulu bile yoktur. Nasıl ki, hukuk herkese lazımdı; Ordu'da hepimize lazım.. 12 Eylül 2010'da yapmayın etmeyin diyenlere darbeci diyenler, gördüler ki gerçek darbe bizzat referandumu savunanlardan geldi.. Bunları unutmayın.. Orduyu; eğitimin, sağlığın, hukukun içine düştüğü yozlaşmanın içine atmayın.. Bulun hainleri, istiyorsanız tek tek asın.. Ama bu ordunun önüne çöp kamyonları koyup, askeri birlikleri, her seçimi siz kazanacakmışsınız gibi bakanlık mercedeslerinin peşine takmayın.. Gün gelir, hukuk gibi, ordu da size lazım olur.. Gün gelir askeri liselere aldırdığınız imamlar, kainat imamı olmak için karşınıza dikilir.. Unutmayın sevgili büyüklerim, tarih tekerrürden ibarettir..

Saygılarımla..

Bakmadan Geçme