Mina ve Kadınlar Günü...

Hani kendi mesleğim, görevim veya bazılarına göre işim olduğu için değil 41 yıldır öğretmen olmaktan, çocuklar ve gençlerle aynı ortamları paylaşmaktan, insan olmanın gerçek değerlerinin farkında olarak yaşamaktan, onlardan öğrenmekten, onlarla üzülmekten, onlarla gülüp onlarla korkmadan gerçekleri konuşmaktan, kısacası onların içinde onlardan aldığım enerji ile büyümekten, yalancılığı bilmeden yalan konuştuklarını anladıklarında özür dileyecek kadar temiz kalplerinden, onların gönlündeki tertemiz mevkiden, samimi esprilerinden, doğaçlamalarından, kısacası adam olmaktan ve onların yanında olmaktan hep mutlu oldum ve huzur duydum...

Hani kendi mesleğim, görevim veya bazılarına göre işim olduğu için değil; 41 yıldır öğretmen olmaktan, çocuklar ve gençlerle aynı ortamları paylaşmaktan, insan olmanın gerçek değerlerinin farkında olarak yaşamaktan, onlardan öğrenmekten, onlarla üzülmekten, onlarla gülüp onlarla korkmadan gerçekleri konuşmaktan, kısacası onların içinde onlardan aldığım enerji ile büyümekten, yalancılığı bilmeden yalan konuştuklarını anladıklarında özür dileyecek kadar temiz kalplerinden, onların gönlündeki tertemiz mevkiden, samimi esprilerinden, doğaçlamalarından, kısacası adam olmaktan ve onların yanında olmaktan; hep mutlu oldum ve huzur duydum...

 

Hayat şartları, eğitim politikaları, yönetici ve şahsi hatalarımdan dolayı, bazen; çocuklardan ve gençlerden uzak kaldığım sürelerde, sanki bir yanım eksik gibi oldu. Açlık gibi, huzursuzluk gibi, mutsuzluk gibi, sevgi eksikliği gibi, saygı yoksunluğu gibi, üzülme ve gülme fukaralığı gibi, bitmeyecek nice gibiler gibi.

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü programından sonra, liseli öğrencilerim sohbet için yanıma geldiler. Sohbetimizin başlangıcı elbette “Dünya Kadınlar Günü” ile başladı. Töreni sordum, neler anlatıldığını, neler yapıldığını ve nasıl geçtiğini. Gençlerin fikirlerini, düşüncelerini ve heyecanlı anlatımlarını soluksuz ve keyifle dinleyerek, ben de görüşlerimi belirttim. Ancak, 9. sınıfta bir kızımız vardı ki; heyecanına, anlatımına, duygularına, görüşlerine, konuya ve genel olaylara bakışına hayran kaldım. “Minacığım; anlattıklarını yazmak istersen ve ailen izin verir ise, senin yazını yayınlarım.” dedim.

 

O heyecanlı, tatlı ve güzel kızım Mina yazmaz mı? Hem yazısının özetini yazmış. Hem TUBİTAK yarışmalarında derece alan ikiz kardeşini sergiye götürmek için gelen, anne ve babasına detayları anlatmış. Aile eğitim konusunda çok duyarlı. Aynı zamanda marka patent uzmanları. Hem Norman Anadolu Lisesi hem de benim açtığım okulun patentini almamıza yardımcı olan kıymetli insanlar.

 

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme