İSLAM'DA TİCARET AHLAKI

Van Emekli Müftüsü Nimetullah Arvas yazdı...

Hiç şüphesiz dünyevi amellerin en üstünü; kendi rızkını, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin rızkını temin etmek ve toplumun ihtiyaçlarını gidermek için ticaret yapmaktır. Ticareti yapanlara tacir veya tüccar denir. Müslüman tüccarı, diğerlerinden ayıran en büyük özellik yüce Rabbimiz tarafından sınırları belirlenen ölçüler içerisinde hareket etmesidir. Bu nedenle her Müslüman tacirin, özellikle günümüzde ticaret ahlakını iyi öğrenmesi lazım. Dinimizde yasaklanan, haram olarak bildirilen ve birçok şüpheli şeyler hakkında bilgi sahibi olunması gerekmektedir. Çünkü haram ile elde edilen mal; kişi ne kadar ibadet ehli olursa da olsun, o haram onu etkilemektedir. Hatta dualarının kabulünün olmaması da söz konudur. Eğer bir ticaret yüce ve mukaddes kitabımız ve Peygamberimizin tertemiz sünnetine aykırı ise bu ticaret, bereketli olmadığı gibi, günden güne insanın kalbinin katılaşmasına sebep olur.

İslamiyet ticareti teşvik etmiş ve Peygamber Efendimiz ‘’Ticaretle meşgul olun ve cesur olun. Çünkü rızkın 9/10’u ticarettedir.’’ buyurmuştur.

Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur:

 ‘’Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.’’ (Nisa 29)

AllahüTeala’nın bize acımasının ve merhametinin eseri olarak bütün dünya nimetlerini bizim için yaratmıştır. Yağmur bizim için yağmakta, güneş bizim için doğmakta, sular bizim için şarıl şarıl akmaktadır. Özet olarak bütün güzellikler bizim emrimize verilmiştir.

‘’O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah’a ortaklar koşmayın.’’ (Bakara 22)

Bir gün bir zat İmam-ı Azam hazretlerine gelerek ‘’Ben inzivaya çekileceğim. Bana inziva adabıyla ilgili bir risale yazar mısınız ?’’ dedi. İmam-ı Azam’da ‘’Bir hafta sonra gel’’ dedi. O zat bir hafta sonra geldiğinde Bey ve Şira (alışveriş) ile alakalı yazdığı risaleyi kendisine verdi. O kişi ‘’Ya imam, ben sizden inzivayla(ibadet maksadıyla kendi köşesine çekilmek) ilgili risale istemiştim. Siz bana Bey ve Şira ile alakalı risale verdiniz’’ demesi üzerine İmam-ı Azam ‘’İyi ya! Bir Müslüman alışverişte helal ve harama dikkat etmezse inzivaya çekilmesi ona fayda vermez’’ buyurdu.  

Bir Müslüman her şeyden önce haram yani yasak tutum ve davranışlardan kaçınmalıdır. Haramda bereket olmaz. Ticaret işlerinde helal olmayan davranışlara tevessül etmemeli. Haramın zararı sadece o işi yapanla kalmayıp, kendine yakın olan insanlarla başlamak üzere kademe kademe toplumun her kesimi için manevi tehlikedir. Hatta, ticarette hile yapan kavimlerin helak olduğunu Kur’an-ı Kerim bize bildirmektedir.

‘’İnsanlardan, kendileri bir şeyi ölçerek aldıkları zaman tam alan; ama onlara bir şeyi ölçüp tartarak verdiklerinde eksik tutan kimselerin, vay haline! Onlar, büyük bir gün; insanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini sanmıyorlar mı? ‘’ (Mutaffifin 1.2.3.4.5.6)

Geçmişte ‘’Medyen’’ kavmi, bu hileye başvurduklarından,Şuaybaleyhisselamın emrine uymadıkları için hepsi helak olup, yerle bir oldular. Bu ayeti kerimede de açıkça anlaşılmaktadır ki; ölçüye, tartıya, kaliteye, standartlara vs. uyulmadığı zaman, toplumun helak olması söz konusudur. Bunun gibi ayıplı, defolu, kullanma tarihi geçmiş malları piyasaya sürüp satmayı da Peygamber Efendimiz şiddetle yasaklayarak; ‘’Bizi aldatan bizden değildir.’’ buyurmuştur. Ticarette yalan yere yemin etmekte büyük günahtır. Stokçulukta dinimizde şiddetle yasaklanmıştır. Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde ‘’İnsanlara satmak üzere mal getiren rızıklandırılır. Malını stoklayıp karaborsaya düşüren ise lanetlenir’’ buyurmuştur.

Stokçulukla mücadelede, devletin bütün kurumları ciddi tedbirler almakla beraber, Müslüman işadamlarının da sorumluluğu büyüktür. Bir yerde stokçuluğa başvuranlara karşı Müslüman tüccar harekete geçip oraya halkın ihtiyacı olan erzakı sevk etmelidir. Bu nedenle bu gibi hilelere başvuranların hileleri, tuzakları başlarına patlar. Allah’a ve ahiret gününe inanan işadamı doğru olmalı ve emanete ihanet etmemeli. Şüpheli şeylerden uzak durmalı. Çünkü şüpheli şeyler kişiyi harama götürür. Müslüman tüccarlar, farz olan zekatının yanında, fakru zaruret içerisinde olanlara karşı da yardım etmeli, insanların ihtiyaçlarını gidermelidirler. Mümin işadamı işinde gevşeklik göstermemelidir. Erken işine başlamalı ve çok çalışmalıdır. Peygamber Efendimiz işine erkenden ciddiyetle başlayanların ürünlerinin bereketi için dua etmiştir. Yüce dinimiz emeğe çok önem vermiş, eli öpülesi emektarları methetmiştir. İslam’da emeksiz yemek hoş karşılanmamıştır. Faiz ve ribadan gelen gelir, emek sarf edilmeden elde edildiği için yasaklanmıştır.Müslüman tüccar alırken satanı, satarken alanı gözetmelidir.

Vatandaşlarda üzerlerine düşen görevleri yerine getirmelidirler. Her şeyden önce haram olan israftan şiddetle kaçınmalıdırlar. Kur’an-ı Kerim, ihtiyaçtan fazla harcamada bulunan müsrifleri şeytanın kardeşleri olarak bildirmektedir. Fahiş fiyat ile ürünleri satanların elde ettiği kazancın; çoluk çocuğuna hatta, kadının karnındaki ve emzirdiği çocuğa kadar zararı olduğunu unutmamak gerekir. 

Yine unutmamak gerekir ki; haram yoldan, gayri meşru şekilde elde edilen kazanç, toplum için kanser gibidir.

Yüce Allah rızkımız gökte ise yere indirsin. Yeraltında ise yerüstüne çıkarsın. Uzaksa yakın eylesin. Zorsa kolay eylesin ve elde edeceğimiz kazancımızı helal ve temiz eylesin.

Cumanız mübarek olsun.

Yorumlar 1
Kamil Uslu, S. Ü. Emekli İngilizce öğretim görevlisi 19 Mayıs 2022 21:28

Allah razı olsun muhterem hocam. Tam da herkesin ihtiyaç olduğu konuları hatırlatmışsınız. İrşadımız inşaAllah müessir olur.

Bakmadan Geçme