BİR FİLM GÖNÜL YARASI

Filmler de şiirler, romanlar gibidir, çeşit çeşittirler. Yerlisi yabancısı, güldüreni ağlatanı, derini yüzeyseli, eğlendireni, düşündüreni, şaşırtanı, esin vereni, ufuk açanı vardır. 

Dünya görüşümüze, yaşam tarzımıza, kültürümüze ve inançlarımıza bağlı olarak her birimiz filmleri de tıpkı şiirler, romanlar gibi seçeriz.  Kimilerini beğenir, kimilerine dudak bükeriz.  Hatta eğer ajandamızda sinema hiç yoksa (ki olabilir) zaten hiçbir şekilde ilgilenmeyiz.

İlgilendiklerimizin bir kısmına ilgi derecemize göre zaman ayırırız, para harcarız, bulup izleriz.

Her film ciddi bir emek ve masrafla çekilir. Yapımcısından en basit işi yapan set işçisine kadar çok sayıda insanın çabasıyla, emeğiyle izleyiciyle buluşacak hale gelir.

İşin bir yanında filmi yapanlar, filme emek verenler;  bir yanında onu izleyenler, omuzlayanlar olur.

Tıpkı piksel yoğunluğu fazla olan resimler gibi, oyuncu karakterleri, konuları zengin; teknik ekipleri ile teknik donanımları güçlü ve izleyicilerini perdeye ya da ekrana bağlaması gereken mesajları türlerine göre sağlam olan filmler amaçladıkları ve hak ettikleri izleyiciyi bulurlar.  İzlenirler, konuşulurlar, yazılıp çizilirler.

Gönül Yarası o filmlerden biridir. 

Öncelikle oyuncu karakterleri bakımından iyi bir filmdir.

Filmin başrol oyuncusu Şener Şen ( Nazım Öğretmen)derinlikli bir karakterdir ve kendi döneminin, konumunun bütün iyi özelliklerini taşır. Bilinçlidir, sorumludur, çalışkandır, yapıcıdır, hoşgörülüdür. Tam bir cumhuriyet öğretmenidir.

Köylü çocuklarını hiçbir ayrıma tabi tutmadan en iyi bir şekilde yetiştirmek için elinden geleni yapmıştır.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN

Bakmadan Geçme