Ümran Öztürk

Hüzün şehri Van'da değişim rüzgarları

Ümran Öztürk

2018 yılında da Dünya Vanlılar Günü ilan edilen Van'a 2017 ' de üç kez en son da Ekim ayında gittim. Her gidişimde çok daha iyi görüyordum Van'ı. Şehir deprem sonrası yaralarını sarmayı başarmıştı. Endişe, yerini gülümsemeye bırakmıştı. İnsanlar coşkulu, paylaşımlar artmış, farklı görüşteki insanlar hafiften hafife birbirlerinin sözlerine, gözlerine dokunarak temas etmeye başlamışlardı. Yani bir diyalog ortamına girmeye gönüllü insanları görmüştüm son gidişimde. Bu nedenle umuttan dolayı mutluluklar yaşadım.

 

Van'ın yeni İpekyolu Belediyesi tarafından dizayn edilen kültür sanat sokağını gezdim. Adı üzerinde tam bir kültür sanat sokağıydı. Bir yön ağacı sizi istediğiniz yere götürecek kadar centilmendi. Sokağın başında gençlerden oluşan ve sokak müziği yapa müzisyenler bizlere birkaç dilde söyledikleri şarkılarla güzel dakikalar yaşattılar. Müziğin gücü burada da kendini gösteriyordu. Baskıyı sevmeyen hayatın, yaşamın ta ortasında durarak tüm dillerden kardeş türküleri söylüyordu sanatçılar. İşte bunlar Van'ı yurt edinenlerin Vanlının sesiydi.

Sanat sokağında sokak sanatçılarının müzik yapmaları son derece şirin, etkileyici dikkat çekiciyken bir o kadarda olağanüstü güzeldi. Terörün boy gösterdiği bu sokaklarda şimdi ezgiler yükseliyordu gökyüzüne. Boya kokusu sarmıştı sokağı ve gülümseyen yüzler. Sevgi, aşk, coşku, kahkaha ve alkış hâkimdi. Sokakta kafeler sanatseverlere mesken olmuştu. Her masada ayrı bir gösteri, stand up yapan gençlere havada uçuşan kahkahalar eşlik ederken,  Van sürprizler yaparak konuklarını şaşırtmaya devam ediyordu.

 

Kırsaldan yoğun göç alan bu kentin alışveriş merkezleri de İranlı turistlerle dopdoluydu. Özellikle alış veriş merkezlerinin İranlı turistlerin akınına uğradığına şahit olmuştum. Eylül ayında otellerin dolup taştığı, alışveriş merkezlerinin ve lokantaların en yoğun zamanlarını yaşadığına tanık oldum. Eylül ayına nazaran daha az olsa da İranlı turistlerin yine şehrin ekonomisine büyük bir ivme kazandırdığı her şekilde görülüyordu.

 

İranlı turistler sayesinde esnaf mutlu piyasada sıcak para sirkülâsyonu da oldukça fazlaymış bunu esnaftan dinliyorum.

Kısacası Van ekonomisi İranlı turistlerce canlanmış. Bu korunmalı hatta arttırılmalı ancak bunun meyveleri Kapıköy Gümrük Kapısı modernizasyon projesi ile kentin İran pazarında daha çok etkisi arttığında toplanacaktır.

 

İranlı turistlerin şehrin kimyasına da büyük ölçüde dokundukları gözden kaçmıyor. Van'da eğlence dünyasına da yeni bir soluk getirmiş gibiler. Ancak ekonomi canlanırken diğer taraftan Van'ın geleneksel yapısı bozulmuş. Gerek yoğun göç gerekse İranlı turistlerin Van'ın değer yargılarını fazlasıyla zorladıklarını gördüm. Yıllar önce Rusya'nın dağılmasıyla Karadeniz'de yaşanan sıkıntıların her an kapımızı çalabileceğini söylemeden geçemeyeceğim. Yine de bardağa dolu tarafından bakmayı ve Van'ın gelişmesi için turizme ve tesislere büyük ölçüde destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum.

 

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi hocaları ve öğrencileriyle her geçen gün şehrin nabzını, kalp atışını hızlandırmakta, kentin enerjisini değiştirmekte, değişim ve gelişim rüzgârları estirmektedir. Gençliğin olduğu yerde dinamizm, hareket ve enerji vardır. Bu enerjiyi kente yaymak gerekir. Bu da başta Üniversite, Valilik, Belediyeler ve STK'ların el ele vermesiyle gerçekleşebilir. Bu çalışmalar belki kentte yeni bir üniversitenin kapılarını aralamada da büyük etken olur.

Şimdi bütün iş güzel esmeye başlayan bu değişim, dönüşüm rüzgârlarından faydalanmakta.

 

Van türkülerinin söylendiği geleneksel oturma geceleriyle meşhur bu kentin güzel yanan bu coşku ateşini söndürmeden, altını besleyerek uzun sure yanmasını sağlamaktır. Kültüründen kopmadan, sanatıyla, müziği ile bu güzel kenti ileriye daha ileriye taşımaktır. Bunu yaymak için TRT Van Radyosunun mutlaka yayına geçmesi gerekir.

 

Okuma yazma oranını yükseltmek için devlet televizyonlarınca bölgesel yayınlar yapılarak yöre halkına Van'ın tarihini, kültürünü, müziğini, ozanını, türkülerini manilerini geleneksel eski Van evlerini, kedisini, Van balığını ve el sanatlarını tanıtan belgeselleri çekerek zaman zaman yayınlamalıdır.

 

Tarihini bilmeyen halk yaşadığı yerin değerini bilmeden bulunduğu coğrafyanın ne denli zengin olduğunun farkında olmadan öylesine yaşamış olur. Bu programlar halkta sahiplenme duygusunu da geliştirir. Yerel basının kalkınmasına ve gazetelerin en azından halkın kolaylıkla ulaşabileceği yerlere (Belediye Otobüsleri vs. )dağıtılması sağlanmalıdır ki halk yaşadığı kentin farkına varsın.

Yazarın Diğer Yazıları