Ümit Kayaçelebi

ŞARKILAR BİZİ SÖYLER 3

Ümit Kayaçelebi

Körfezdeki Dalgın Suya Bir Bak Göreceksin

Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin

Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde

Mehtâb iri güller ve senin en güzel aksin

Velhasıl o rûya duruyor yerli yerinde

Yahya Kemal, Nazım Hikmet‘in annesi ressam Celile Hanımla büyük aşk yaşamış; ancak hem Nazım’ın karşı çıkması hem de şairin evlenmek istememesi nedeniyle Celile Hanım, Yahya Kemal’i ve İstanbul’u terk ederek Avrupa’ya gitmiştir. Şairin bu dizeleri Celile Hanım’ın hasretiyle yazdığı söylenir… (Beste: Osman Nihat Akın)

Olmaz İlaç Sine-i Sad Pâreme

Olmaz ilaç sine-i sad pâreme

Çare bulunmaz bilirim yâreme

Baksa tabibân-ı cihan çâreme

Çâre bulunmaz bilirim yâreme

Kastediyor tîr-i müjen canıma

Gözleri en son girecek kanıma

Şerh edemem halimi canânıma

Çare bulunmaz bilirim yâreme

Çok iyi bir müzik adamı olan Hacı Arif Bey, padişah Abdülmecit zamanında saraydaki cariyelere müzik dersi vermektedir. Cariyelerden Zülf-i Nigâr isimli Çerkez güzeline gönlünü kaptırır ve dedikoduların ayyuka çıkması üzerine padişahın fermanıyla evlenirler. İlk çocuklarının doğumundan sonra ağır bir hastalığa yak

Makber

Her yer karanlık pür nûr o mevki

mağrip mi yoksa makber mi ya Râb

Ya habgâh-ı dilber mi ya Râb

Rüya değil bu, ayniyle vâki

Kabri çiçekten bir türbe olmuş

Dönmüş o türbe bir hacle-gâhe

Bir hacle-gâhe dönmüşse türben

Aç koynunu aç mâşukanım ben

Makber Abdülhâk Hamit’in ilk eşinin ölümünün ardından yazdığı mersiye tarzındaki şiirinin adıdır. Bu şarkının sözleri ise yine Abdülhâk Hamit’in yazdığı bir oyundan alıntıdır. Abdülhâk Hamit, verem olan ilk eşi Fatma Hanımın Bombay’da görevliyken hastalığının artması üzerine İstanbul’a dönmek üzere yola çıkar; ama eşi kurtulamaz ve Beyrut’ta ölür, eşini orada toprağa veren şair yasa boğulur. Altı ay boyunca karanlık bir bodrum katında yaşar, altı ay sonra o bodrum katından çıktığında Gülhane Parkı’na gidip ahaliye “Makber” şiirini okur… Şiiri dinleyenler lâl olur, gözyaşlarına boğulur.

Zahidem

Aslında Neşet Ertaş’ın bir türküsü olan bu parçaya, “Sanat Güneşi”‘miz Zeki Müren farklı bir yorum getirerek bizler için söylemiştir. Hikayesi ise hepimiz için gönlümüzü yakmaktadır. Parçanın başkahramanı olan Arap Mustafa, anne ve babasının vefat etmesi nedeniyle küçük yaştan itibaren çalışmak zorunda kalmıştır. Bu sırada Hacı Mehmet Ağanın kızı olan Zahide’ye âşık olur. Arap Mustafa askerdeyken Zahide, başka bir adamla evlenmek zorunda kalır. Bu haberi alan çaresiz Arap Mustafa, tüm acısını bu parça ile dile getirmiştir.

Veda Busesi

Bu parça aslında Orhan Seyfi Orhon’un “Veda Busesi” adlı şiirinden esinlenerek söylenmiştir. Hikayesi ise hepimizi üzecek niteliktedir. Orhan Seyfi Orhon bu şiirini, kanser hastası olan kızı için kaleme almıştır. Kızının son isteğini ve kızıyla birlikte yaptığı son konuşmayı bu yürek burkan şiirde görüyoruz. Tarkan ise 2016 yılında çıkardığı Ahde Vefa adlı Türk Sanat Müziği şarkılarını tekrar yorumladığı albümünde, Orhan Seyfi Orhon’un şiirini de seslendirmiştir.

Kimseye Etmem Şikayet

Atatürk’ün de severek dinlediği şarkılardan biri olan Kimseye Etmem Şikayet, aslında söylemesi hiç de kolay olmayan bir şarkı. Çünkü şarkının sözleri küçük bir kız çocuğunun yakarışlarıdır. Zengin bir ailenin çocuğu olan İhsan Raif Hanım, İstanbul’da ailesi ile birlikte yaşamaktadır. Bir gün odasında kardeşi ile oyun oynarken içeriye bir adam girer ve İhsan Raif’i kaçırmaya çalışır. Bu kaçırma girişimi başarısızlıkla sonuçlansa da İhsan Raif’in babası bu olayın peşini bırakmaz ve henüz on üç yaşındaki kızını, kaçırmaya çalışan adamla zorla evlendirir. İhsan Raif, zorla İzmir’e gelin gitmeden hemen önce işte bu sözleri kaleme alır.

“Kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime

Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime

Perde i zulmet çekilmiş, korkarım ikbalime

Titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime”

5. Alâeddin Yavaşça – Kimseyi Böyle Perişan Etme Allah’ım Yeter

1970’li yılların popüler ruh doktoru Rahmi Duman, sadece on beş yaşındaki oğlunun yasa dışı bir örgüt tarafından kaçırılması ile sarsılır. Oğluna karşılık istenilen fidyeyi denk getirip ödenmesi ve oğlunun kurtulmasına kadar geçen süre, bir baba için tarif edilemez kaygı ve acı olsa gerek. Rahmi Duman da bu acı ve kaygıyı bestelemesi için bestekar Alâeddin Yavaşça‘ya verir ve işte ortaya böyle bir eser çıkar.

“Kimseyi böyle perîşân etme Allâh’ım yeter

Uyku tutmaz, bir ümit yok gelmiyor hiçbir haber

Ağlamaktan gözlerim etrâfı artık görmüyor

Hâzret-î Yâkûb’a dönderdi beni hûkm-i kader”

Yazarın Diğer Yazıları