Ümit Kayaçelebi

Erenkent Mahallesi sakinleri artık kendi yönetimini kurup kendini yönetmek istiyor

Ümit Kayaçelebi

Yıl 2011 Van’da vuku bulan zelzele nihayetinde özellikle Erciş başta olmak üzere yüzlerce değil binlerce bina hasar gördü. Kimi ağır hasar kimi orta hasar ve kimi binalarda az hasar gördü. Netice itibariyle de çok ağır hasar gören binalar ister istemez yıkıldı.

Az hasar gören binalar için güçlendirme yapıldı. Bu binalar da ne kadar güçlendirildi ne kadar nizamnamelere uygun yapıldı  onu da Allah bilir.  Allah göstermesin çok ağır şiddetli bir depremde bu binaların halini o zaman göreceğiz.

Neyse zor günlerdi o günler. Çadır kuyrukları çadır yağmalamaları, şehirden gitmek isteyenler, otobüs kuyrukları, hasılı kelam o keşme keş içerisinde Kevenli, Bostaniçi, Kalecik, Sıhke ve Edremit’te depremzedeler için yeni toki binalarının yapımına başlandı ve doğruya doğru demek gerekirse 9 ay gibi kısa bir sürede evlerini kaybedenler için yeni evlerin inşası o zaman ev sahiplerini oldukça sevindirdi. Dolayısıyla bu konuda Van Halkı vefalı ve minnattardır.

Gerçekten kar da kışta zor zamanlar da bu evlerin yapılması bir mühendislik harikasıydı. Ve bu arada bahsi edilen toki evlerinin yer ve daire tahsisi için kuralar çekildi kimine asansörlü kimine ise asansörsüz daireler düştü. Kimine alt kat, kimine üst kat, kiminde zemin, kimine bodrum düşerken kimsenin itirazı da olmadı.

Edremit Eren kentten bahsetmek gerekirse binaların asansörlü olanlarına CV asansörsüz olanlarına da K denildi. Ona da bir şey diyemedik zira CV dediğinde çift asansör var K dediğimiz de ise hiç asansör yok!

Şimdi o vatandaşlar sızlanmaya başladı  bizim günahımız ne oradakiler çifte asansör kullanırken biz de niye asansör yok diye sızlanmaya başladı haklı olarak ama yapılan yapılmış telafisi de mümkün değil.

Kadere rıza herkes şansına küsüp oturdu oturduğu yere.Eren kente tesadüftür ki 29 Ekim Cumhuriyet bayramında gelip yerleştim Hatta Eren Kente  ilk gelenlerden o birkaç yüz kişiden biri ben olduğum için burada olanları da bizzat yaşamış biriyim.

On binlerce insan Van’dan göçüp gitmiş binlerce ev bom boş hırsızlar kol geziyor mobil bankalar cumhuriyet caddesinde çadır kentler kalkmış oralardaki insanlar artık TOKİ’lerdeki yeni evlerine gitmek için hepsi seferber halde.

İşte bu minvalde Eren Kente geldiğimde bomboş binalar tek tük insanlar ekmek bulmak bile zor. Bakkal fırın kahve vs hiç bir şey yok. Etap deniyor ama nerenin ne olduğu bile belli değil. Buraya gelen topu topu 22 tane dolmuş. Kimse ne yol biliyor nede yordam.

Ben kendi oturduğum binama yerleştiğimde sadece iki ev idik.  Her binada bir veya birkaç ev var. Geceleri ısısız sesiz bir yer.

Binalarda ısınmak için kalorifer var ve burada yakılmak için vatandaşa verilen o üzerinde satılmaz diye yazılan yardım kömürleri var ve etaplara ihtiyaçları kadar dökülmüş ve yakılacak.

Ancak gelin görün ki bu kömürler ne hikmetse kalorifer kazanlarında bir türlü yanmadı. Yakamadılar olmadı ve bu sefer her bir binaya bir ton kömür tahsisi yapıldı.

İster binada ol veya olma herkes o bir ton kömür parasını vermek zorunda. Ve verdikte. Ancak kışın orta yerinde zemheri de bitti..O sırada yüzlerce belki binlerce ağaç sırf naylon torbalarla toprağa gömüldüğü için göz göre göre hepsi kurudu.

Akmayan sular tankerlerle su taşındı kazana dökülen tanker suları ,için tekrar bizden su parası alındı. Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz hep sahipsiz kaldığımız için gideceğimiz dert yanacağımız kimse veya kimseler yoktu. O günün siyasileri de maalesef kulaklarının üzerine yatmışlardı maalesef. Yaşayanlar bilir ki bura ile hiç mi hiç ilgilenmediler.

Biz sizin başınıza bir yönetim seçtik be bıraktık. Artık bundan sonra siz bu yönetime bağlısınız ve onlar ne derse o olacak denildi. Bizlerde sanki savaştan çıkmış harp Gazileri o depremin yorgunluğu kırgınlığı o haleti ruhiye ile tek bildiğimiz ve tek dediğimiz evet efendim, tamam efendim siz bilirsiniz diyerek Boğaziçi şirketine tabi olmak oldu. Maalesef kimseye gidemiyor derdimizi anlatacak kimseyi de bulamıyorduk. Ne çare.

Kendi kendimizi idare edecek halimiz yok. Mutlaka bir yönetim olmalı diyerek buna rıza gösterdik. Zaten mecburduk yok diyecek halimiz de yoktu. Zira deprem vurgunuyduk.

Kömürler nerden alınıyordu nasıl alınıyordu gerçekten tam tamamına inanın bilemiyorduk. Yönetim dediğimiz kalitesiz, ucuz kömürleri dağıttı. Eren kentte oturan ev sahiplerinin hep bilgisi ve haberi dışında alımlar yapıldı.  Ne bileyim Eren kent sakinlerinin görmediği, tanımadığı bir yönetim oluşturuldu ve 2012 yılından beri aradan kaç yıl geçtiği halde sebebi bilinmez hala başımızda.

Yönetim dediğimiz Boğaziçi şirketi merkezi bildiğim kadarı ile İstanbul da burada bir yönetimi var burada sorununuz olduğu zaman gidip derdinizi anlatacağınız bir avukatı bile yok.

Her türlü sorununuz için ya Diyarbakır’daki avukatına gidecek veya ona başvuracaksınız. Bu kadar aciz ve zor duruma bırakılmışız maalesef. En ufak bir sorunda bile alınacak en asgari ücreti vekaleti ödemek zorunda bırakılmışız. Hiç değilse Van da bir avukatınızın olması bu kadar mı zor.

Bizler hiçbir karar ve uygulamada yokuz. Aidatı biz ödüyoruz ama nedense bizim için verilmesi gereken kararları da biz olmadan tanımadığımız bilmediğimiz bir yönetim alıyor ve en son babalar duyar gibi nedense en son biz duyuyoruz.

Kısacası kendi paramızla rezil oluyoruz. Yönetimi neden biz seçmiyoruz veya yönetimin içinde neden biz de yokuz demek bizim hakkımız değil mi?

Parayı veren biz kararı veren başkaları burada 30 bini aşkın insan yaşamakta hayatımızı etkileyecek böyle bir karar almayı bilmem hangi hak ve yetkiye dayanarak yapmaktadırlar?

Burada yaşayan hayatlar olarak. Bundan böyle biz kendi kendimizi idare etmek kendimiz yönetmek istiyor Eren Kentteki cümle vatandaşlar. Ben de  bunları dile getirmek zorundayım gerçekten gazeteci isem ve gazetecilik oynamıyor ve gazetecilik yapıyorsam.

Gelin sorun buradaki halka bu yönetenlerden memnunlar mı değiller mi? Hiç kimsenin memnun olmadığı bir yönetim ama hala başımızda her ne hikmetse!

60 yıldır gazetecilikle iştigal eden biri olarak bu duruma ben rıza gösteremem şu anda CV’lerin aidatı 550 K’ların aidatı 500 lira. Bu şimdiki durum yarın asgari ücrete zam gelmesi halinde bu rakamın daha yukarılara çıkacağı gün gibi aşikar.

Artık yeter diyoruz şu anda binalarda kalorifer kazanları da yok kazan yakma kül dökme de yok. Yapılan çöp toplama ve arada bir temizlik. Ve şu anda 4 veya 5 binaya bakan kapıcılar var. Burada yaşayan insanların bile hala ödeyemediği kömür borçları var ve de aidat bile ödeyemeyecek durumda olanlar var.

Burası zengin insanların bir araya geldiği lüks siteler değil. Çok fazla eleman çalıştırma lüksümüzde yok.

Kendime dönerek bakıyorum 18 yılda konut için ödeyeceğim 86 bin lira. Aylık konut taksiti için ödediğim 398 lira. Aidat için mi derseniz 490 lira!

Şimdi düz mantıkla giderseniz şöyle bir durum var siz 5000 TL verip kirada oturduğunuz basit bir eve 7000 lira aidat verir misiniz? Elbette ki Hayır diyoruz. Siz acaba evet der misiniz?. Ama ben veriyorum siz de veriyorsunuz beriki de veriyor! Böyle bir şey olur mu?

Ama oldu ve o hale getirdiler. Bu yönetim başımızda olduğu sürece hep aidat kirayı geçecektir! Yalan mı?

Burası sosyal ve hukuk devletidir. Vatandaşın da söz söyleme kendini ifade etme hakkı vardır. Ve bunu da suç unsuru oluşturmadan kırıp dökmeden münasip bir hal ve lisan ile yüksek makamlara iletmek hakkıdır. Biz de aynen öyle diyor ve öyle yapıyoruz

Biz de bu hakkımızı kullanarak Eren Kent halkı olarak kendi kendimizi yönetmek ve ne bu yönetim nede başka bir yönetim tarafından yönetilmek istemiyoruz.

Sanırım diğer TOKİ’lerde oturanlar da her halde aynen bizim durumumuzdadırlar. Onlar da her halde bizimle aynı düşünceyi paylaşmaktadırlar.

12 yıldır başkaları bizi yönetti biz de artık bundan sonra kendi yönetiminizi teşkil ederek kendimizi yönetmek istiyoruz diyoruz.

Eren Kent halkı sakinleri ve ben de burada yaşayan bir Eren Kent sakini olarak gazeteci olarak bunu ilgili ve yetkili makamlara arz ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları