Ümit Kayaçelebi

Çanakkale anıları

Ümit Kayaçelebi

  26. Alay 3. Tabur’un 25 Nisan günkü harekâtını Tabur Komutanı Mahmut Sabri şöyle aktarmaktadır:

“Bugün düşmanın ihracatı beş taburu geçmişti. Fakat iki taburdan ziyadesi mahvolmuştu. Takriben 450 kişi tenakus etti. Aynı zamanda düşman kütleleri fazlalaştı hatta harp çok büyüdü, geceleyin bir süngü hücumu tasmim edildi düşman da bunu biliyormuş gibi mütemadiyen tenvir tabancaları atıyordu. Garp Cephesi’ne gidildi. 9’uncu bölük zabıtan ve efradı ile mukadderatı millet bu gece bize bağlı olduğu düşmanın ilerlemesine mani olup ordumuza zaman kazandırırsak vazifemizi ikmal etmiş etmiş olacağız ve burada bulunduğumuz müddet zarfında gece her saat ordumuz için bir zafere düşmanımız için bir kahra sebep olacağı anlatıldı ve sebatımız lazım olduğu söylendi. Taburun yemeği Kirte’nin şimalindeki ağırlıktan yetişti yemek karanlık sebebiyle avcı hatlara kadar gönderildi. ‘Herkes olduğu mahalde kalacak’ emri verildi. Yemek getiren mekkâre hayvanına bindirilmesi mümkün olan mecruhların fazla silahlar yükletilerek gönderdiği ağır mecruhlar için sıhhiye bölüğünde araba irsali hakkında tekrar alaydan istirham edildi asker yemeğini layığı  ile yiyemedi, ateşle meşgul idi. Ekmek çuvalları dolu bir halde sargı mahallerinde mecruhun yanında kaldı, imdat geleceğini ve imdatla beraber süngü hücumu yapılacağını ve korkak düşmanın behemehâl  Allah’ın inayeti ile denize döküleceği tabur zayiatın ve efradına söylendi.

Efrat hem kurşun atıyor ve hem de süngü hücumu için emir bekliyordu düşmanın kuvveti le kendi kuvvetlerini mukayese etmeği hatlarına bile getirmiyorlardı. Garp Cephesi’ndeki altı takım kuvvetindeki zabit ve efradımıza karşı düşman üç beş takımdan ibaret iki bölük efradımıza karşı da nakliye vapurlarından makineli tüfeklerle sahile yapışan üç yüzden fazla düşman askeri bulunuyordu karanlık düşmanın ihracatına müsaade etti. Tekke Koyu’ndaki çıktığı gibi Ertuğrul Koyu’ndan da çıkıyordu askerlerimiz de atışta kusur etmiyordu vurulan kalıyor, vurulmayan arazinin girintili aksamında saklanıyordu.”

Mehmet Fasih Bey Kanlısırt Günlüğü, Mehmet Fasih Beyi’in  Çanakkale Anıları, Yay. Haz. Murat ÇULCU, İstanbul:  Araba Yayınları, 1997.

Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey, bataryanın her türlü durumu ile bizzat ilgileniyordu. İşlerin en iyi şekilde yürümesi için ne yapılması gerekiyorsa hızlı bir şekilde yerine getiriyordu. En ufak bir gecikme ya da ihmalin çok büyük kayıplara yol açabileceğini öngörüyor ve buna göre davranıyordu. 7 Mart 1915 tarihinde iki Fransız ve iki İngiliz zırhlısından ibaret olan bir filonun boğazdan girerek on iki bin metreden her biri ayrı 400-500 yüz metre çapında birer elips çizerek ateşe başlamıştı. İki saat kadar Anadolu Hamidiye Rumeli Mecidiye ve Dardanos Tabyası bombardıman edilmişti. Bugün Mecidiye’den kırk mermi atılmış; Mecidiye’ye iki yüz mermi düşmüştü.

Savaş sırasında Mecidiye Tabyası’ndaki bataryalar yirmi dakika ateş edememişti. Yüzbaşı Mehmet Hilmi, toprağa isabet eden yoğun ve şiddetli bombardıman neticesinde toprakların kama çarkındaki yağlara yapıştığını ve bataryanın kama irtifa çalkarının hareketini engellemesi nedeniyle faaliyetsiz kaldığını gördü. Kendi evinden getirdiği bir teneke zeytinyağını kullanarak sorunu çözmüştü.

Yüzbaşı Mehmet Hilmi, bugüne dair bir kahramanlık hikâyesini şöyle anlatmıştı:

“ikinci topun solundaki cephanelik duvarı bir isabetle delindi. Bir mermi topa haruç erin kucağındaki hartucun bir kısmını koparmışsa da erin elinde kalan parça ateş almamıştır. Cephanelikte parçalanan bu merminin içindeki baruttan veya kopan hartuç parçasının bir kısmının yanıp sıçramasıyla 6 numaralı askerin yüzü yanmış ve duvardan sıçrayan taş parçaları ile de iki asker hafif yaralanmıştı. Fakat 6 numaralı er kendisini irtifa çarkını, (topu yükseltip nişan almaya yarayan çark) nişan bozulmasın diye, yerini alacak arkadaşı gelinceye kadar bırakmamıştır. Bu er bir gece hastanede kalmış ve gözleri açıldığında ertesi gün bölüğüne dönmüştür.”

Destancı Eyüplü Mustafa Şükrü, Çanakkale Şarkısı, İstanbul: Necm-i İstiklal Matbaası, 1915.

“Kepez Burnu yükseltisine tahkim edilmiş Dardanos Bataryası 18 Mart günü elde edilen zaferin en büyük kahramanlıklarından biridir. Bu batarya çatışmasının herkesin konuştuğu diğer sürprizi ise Dardanos!

 Dardanos ağır çatışmalar sırasında her gün sürekli düşman bombardımana maruz kalıyordu. 18 Mart sonrasında Dardanos’u, bombaların isabet ettiği yeleri, bataryaların yakın ve uzak çevrelerindeki durumunu görmeye gelen amatör birinin doğru olarak belirttiği gibi, burayı ziyaret eden biri hiçbir topun savaş dışı kalmamış olmasına, askeri zararın neredeyse sıfır olmasına inanamazdı! Gerçekleşen en kötü olay şudur;  buradan atılan top mermisi zırhlının kenarına isabet etmiş ve zırhlının bu kenarı kesilmek zorunda kalınmış! Ve bu arada Dardanos’a yaklaşık 2.000 top mermisinin atıldığı tahmin edilmekte.

Atılan 4.000 top mermisinin, gerçi büyük gürültü yapıyor olsalar da, hiçbir etkisi olmadığından, anlamı sadece çöpe atılan birkaç milyonluk sermayedir.  Savaşı kazanmada bunların etkisi olmasa da, bu bombalar Çanakkale Boğazı’nın ardındaki kalelerde, 6 motorlu saban makinesinin aynı zamanda süreceği topraktan daha fazla toprağı yerle bir etti. Ve en çok sakınılan, ama bir o kadar da avantajlı konumdaki tabyaya İngilizler tarafından, adeta kasıtlı bir şekilde,  kazı alanı durumundaki eski Dardanos yerleşkesi kalıntıları hedef alınarak boşa atış yapılmıştı. İngilizler uzun bir süre tabyayı vuramamışlardı.

Hâlihazırdaki en büyük bombalarının kara savunma hatlarında neden olduğu askeri zarar ise oldukça az. Gerçeğe yakın olabilecek sonuçlara göre, Türk tarafından çatışmaya katılan tüm güçlerin hem insan, hem silah, hem de savaş malzemeleri açısından yüzde birinden daha az zarar görmüştür. Düşman tarafına gelirsek; geçen zaman sonrasında açıklanan verilere göre düşman, savaş birliklerinin %40-50 kadarlık bölümünü ya hepten kaybetmiş ya da bunların bir kısmını çatışma dışı kalmışlar, bir bölümü ise gördükleri zararla kalmışlar.”

Ruşen Eşref ÜNAYDIN, Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat, İstanbul: Devlet Matbaası, 1930; İstanbul: Varlık Yayınları

Yazarın Diğer Yazıları