Şükrüllah Alp

Van'da Kâğıt Torba

Şükrüllah Alp

Henüz 9 yaşındayım

Evimiz Aşağı Norşin Mahallesi Suvaroğlu Sokakta.

Çarşıdan gelirken, İskele caddesinden

sola dönünce 3. ev. Van'ın seferberlik dönüşü ilk evlerinden

İki katlı şimdiki adlandırma ile "eski Van konaklarından"

Büyük depremde (herhalde 1945)

Evin üst katının yarısı ve cumbası yıkılıyor. Hatta en küçük ablam Güldane'yi enkaz altından zar, zor çıkarıyorlar. Kulakları halen az işitir.

İsmet İnönü gibi işine gelmeyeni duymaz canım ablacığım.

Bahçemiz 10 dönüm ve Kayısı ağırlıklı envai çeşit meyve bahçesi ve çok bakımlı.

1957/ 1958 senelerinde NAFA ( Bayındırlık-YSE) Dairesi ( yol, su, elektrik) Şimdiki İller Bankası  Bölge Müdürülüğü bahçemizin bitiminden 3.5 dönümünü istimlak edip alıyor.

Ve etrafını taş duvarla çevirirken, bende kiracımız Nadir beyin büyük oğlu İsmet Cengiz' le bahçede ders çalışır ve çoğunlukla roman veya tommix , teksas , kinova okurduk .

Y.S.E'nin duvar ustası bir ayağı dizden aşağısı yoktu o tarafını bir koltuk değeneği (sopa) ile takviye eden, ön dişleri altın ve güleryüzlü çok çalışkan bir amca. Ben bahçeden topladığım meyvelerden bolca ikram ederdim.

Birgün baktım ki çimento torbalarını yırtıp çimentoları kumların üstüne boşalttıktan sonra atıyorlar. Akşamları da bir köşede biriktiriyorlar.

İsmet benden 4-5 yaş büyüktü.

Sordum bu kağıtlarla ne yaparız diye

Oda dedi ki kese kağıdı yapar satarız.

Devrisi gün İsmetle evden aldığımız bir tas un ve yeteri kadar su birde makasla bahçeye gittik. Kâğıtları kesip hamurla ( azcık cıvık) yapıştırıyoruz. Taş ustası akşamları çimento torbalarının içini iyice silkeleyip üstüne de taş koyduruyor. Bir haftada bir çuval dolusu kese kağıdı yaptık.

Hem de üç ayrı boyutta bir kiloluk, iki kiloluk ve beş kiloluk.

Bir file dolusu götürüyoruz çarşıya satamayınca moralimiz bozuluyor.

Buğday pazarında bir amca kilosuna

10 kuruş veriyordu. Mecburen veriyoruz. Bir çuval dolusu iyice basıp dolduruyoruz 12 / 13 kilo. 120 / 130 kuruş. Okunmuş Tommiks çifti 30 kuruş. Bir hafta çalış emeğin bedavaya gitsin.

Birkaç gün yapmadık. Ama ben tanıdığım dükkânlara soruyorum.

Amca kâğıt torba satıyor musun?

Evet

Kaça 100 kuruş veya 125 kuruş.

İsmet'e dedim ki: bir çuval yapalım ben satacağım.

Satamazsın oğlum.

Satarım!

Satamazsan?

Bisikletime bir hafta sen binersin.

Tamam.

Bir hafta çekmedi bir çuval kese kağıdı hazır.

Doğru çarşıya.

Küçük caminin karşı köşesinde Leblebici.

Allah mekânını cennet etsin.

Leblebici Refik Akbaş amca.

Oğulları akranımız Saim, Veysel, Mehmet.. Saim benim has asker arkadaşım.

Refik Akbaş amcaya sordum.

Amca kese kâğıdı satisan.

Heee.

Kaça?

Bir lira (yüz kuruş)

Olur mu amca çoğ baha diyisen . Men sordum 40 kuruş dediler.

Vıle oğlum varsa getir o paraya men alacam. Demezmi. Dedi.

Bir saat gibi sonra ismet 35 kuruştan verdi geldi. 12.5 kilo gelmiş. Refik amca 4.5 lira para iki avuç da mis gibi leblebi vermiş.

Birde akıl vermiş: 1 kiloluk ve 2 kiloluk

Torbaları tek kat yapın tamam da, 5 kilolukları çift kat yapın diye.

O akşamüstü bize bayram oldu.

Kitap aldık birde kendimize bir paket Yenice sigarası 15 kuruş.

Ve Çarşı ekmeği aldık.

O yaz İsmetle ikimiz okul masraflarımızı çıkardık.

Anam rahmetli 8 lik tütün içerdi. Her gün alırdım.

İşin hillesini de öğrendim taş duvar için elenen ince kumu evden çaldığımız elekle eler iki üç kilo hamura katardık.

Yazarın Diğer Yazıları