Şükran Akçap Yurtkuran

Yaz Mevsimi, Yaz Dedi

Şükran Akçap Yurtkuran

Yaz mevsiminde uzun ve sıcak geçen günler berekettir.

Yaz akşamları bir başka olur, sıcak bir güne yeter dercesine, semaver çayı eşliğinde sefa saçar.

Yaz akşamları deyince, hepimizin kulağına esenlik veren o sesi hatırlamadan geçmek olmaz. İşte o ses, hiçbir şeye zararı olmayan, ama hayata gelmek, gün yüzü görmek için sabırla bekleyen bir ağustos böceği veya diğer ismiyle cırcır böceğinin sesidir.

Bilmezler ki, cırcır böceği kara toprağın altında yıllarca sabırla göğe çıkmayı beklemiştir. Bu bekleyiş tek başına da olmaz, yüzlercesi, bazen de binlercesi aynı anda, aynı saatte hep beraber aldıkları kararı uygular ve gökyüzüne uçarlar. İşte o yükseliş ve eşsiz birliktelik renk cümbüşüne dönüşür.

Bu, onlar için varoluşun ve gökyüzünde yeniden buluşmanın törenidir.

Cırcır böceklerinin farkında olanlar içinde, bu esrarengiz şöleni seyretmek bir ayrıcalıktır.

Kimi insanlar için ise yaz günleri, rızık arama mevsimidir. Geçimini sağlamanın hasadını alacağı günlere doğru durmadan telaş içinde koştururken, onlar için yaz akşamları yoğun geçecek bir güne hazırlanmak için bedenlerini dinlendirmekten başka bir detay değildir.

Çünkü emekçi insanlar, hayata gelmenin, hayatta kalmanın iradesini ve gücünü uzun ve sıcak yaz günlerinde vücutlarından akan terin sıcaklığında hissederler.

Çırpınmaları tıpkı ağustos böceğinin sabırla beklediği güne kanat çırpmasına benzer.

"Altın tozları serptik göklere" diyen cırcır böceği gibi umut ettikleri, mutlu ve kaygısız yaşamaktır.

Ağustos böceklerinin "cırrr!" "cırrr!" sesleri, bir senfoni gibi ahenkle devam ederken, o bitmesini istemediğimiz şarkılara eş değerdedir.

Emekçi insanlar ile gayretleri, sabırları ve bekleyişleri aynıdır. Her ikisinin de ortak yönleri minik bir mutlu gülümseme uğrunadır.

Şimdi gelelim yaz akşamlarının keyfiyetine, şöyle bir gözlerimizi açalım ve seyre dalalım.

Güneşin kızıllığı Van Gölü'nün serin sularında kaybolurken, aklınıza, ne ağustos böceğinin sabrının sonunda "cırrr!" "cırrr!" çıkardığı sesi, ne emekçinin çabası gelir.

Var olmak duygusu bütün benliğinizi kaplar, çelik zırhlar gibidir duygularınız, burnunuza her yerden lavanta, iğde, akşamsefası, hanımeli ve daha nice ismini hatırlayamadığınız çeşit çeşit kokular saçılır ve aynı zamanda gölün üstünde ay ile birlikte ışıltılar belirir.

Bilirsiniz ki, o anın öncesi ya da sonrası olmayacağını.

Yaz akşamlarında dönen dünya ve gökyüzünde belirginleşen ay ve yıldızlar eşliğinde mesut ve bahtiyar olmak işte budur.

Siz siz olun her mevsimin, her günün ve akşamın tadını çıkarmayı unutmayın.

Yazarın Diğer Yazıları