Şahin Akçap

Karmaşık

Şahin Akçap


Zor yıllar üst üste binerken hayatın renginin de değiştiğini anlıyor insan. Bunu hissetmenin kolay yolu da geçmişte yaşanan günleri düşünürken, o günlerin bıraktığı tadın özlenmesi oluyor.
Akdeniz kentlerinde bunaltan sıcaklığın yerini serin havalara bıraktığı günlere şurup gibi havalar deniyor. Üçüncü yaş dediğimiz elli ve üzerindeki yaşa sahip yerli ve yabancı turistleri izliyorum. Hayat karşı öylesine telaşlılar ki sanki bir yerde es geçtikleri günleri yeniden yaşamaya çabalıyorlar. Bir bardak çayı yudumlarken, doğayı izlerken o heyecanlarını ve kayıp zamanlarını kapatmak istediklerini gözleyebiliyorum.
Başka ülkelerin insanların hayata bakış açıları bizden çok farklı. Daha bir tutkulular güne. Bizde yarın kaygısı olduğu için kendimizden çok çocuklarımızın geleceğini garantiye almak için ömürlerimizi, yaşayabileceklerimizi feda ediyoruz. Ve günler bir rüzgâr gibi geçip gittiğinde ise elde kalan tek şeyin üçüncü yaş sonrasının sağlık mücadelesi oluyor. Ukdelerimizi taşa dönüştürüp yüreğimize basarken teselliyi hayatın içinde filizlenen evlatlarımızda ve ömürlerimiz yeterse torunlarımızda buluyoruz.
Hani o keşke sözcüğü var ya… Günü geldiğinde pişmanlığın keskin usturası olup kıymaya başlıyor yaşama sevincimizi. Keşke böyle olmasaydı. Keşke bunu yapsaydım. Keşke şunları ertelemeseydim diyoruz.
Hayatı en çok da zehir zıkkım eden olgu siyasal gelişmeler oluyor. Metelik etmez politik kimlikler uzun gibi varsayılan ama aslında çok kısa olan ömürlerimize ipotek koyuyorlar. Sosyal ve ekonomik kararlarındaki pespayelikler bir avuç yaşama sevincimizin üzerinden silindir gibi geçiyor. Birileri çalıp çırpıyor, bir diğerleri iş başına geldiklerinde çalıp çırpılanın hesabını sormaya ya da düzeltmeye çalışıyor. Ve bu kısır döngü öğüten bir değirmene dönüşerek hayatlarımızı un afak ediyor. Bu dünyanın cenneti ciğeri beş para etmezlere peşkeş çekilirken, öteki dünyanın cenneti bizlere vaat olarak kalıyor.
Karmaşık…
Direnmekten korkan tavrımız ve umursamazlığımızın yüzünden karmaşık bir hayat yaşıyoruz. Sustuğumuz, kabullendiğimiz, alın yazısı deyip, yazgı olarak bellediğimiz ertelediğimiz hayatlarımız, yaş yolun yarısını çoktan geride bıraktığında pişmanlık olup keşkilere dönüşerek hesap soruyor.
Asıl sorgu melekleri de yaşamlarımıza ölçüp biçen zalimler ve düzenbazlar. En acısı da onlara ve bütün olup bitenlere göz yuman ta kendimiz oluyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları