Ömer Gündüz

Fetih nesli nerede?

Ömer Gündüz

 “İstanbul elbette feth olunacaktır… O’nu fetheden kumandan ne güzel kumandandır. O’nun askerleri ne güzel askerlerdir.” İki cihan serveri Hz. Muhammed (s.a.v)’in bu hadis-i şerifindeki övgülere mazhar olabilmek için, Müslümanlar İstanbul’u sayısız kez kuşattılar. Fakat Resulü Ekrem’in övgüsüne lâyık olabilmek şerefi ise Fatih Sultan Mehmet’e nasip oldu. Çağlar üstü bir müjde ile İstanbul’un fethedileceğini haber veren Peygamberimiz (s.a.v), aslında Müslümanlara bu fethi gerçekleştirmek, fethi kuşanmak için yapılması gerekenlerin sırrını da veriyordu. İslam nurunun Bizans’ın karanlıklarını tarihe gömdüğü bu fetih, bugün hayatımızda neler ifade ediyor. Fetih ruhunu nasıl kuşanabiliriz? Fethin İslam tarihinde ifade ettiği anlamı nasıl kavrayabilir ve hayatımızı nasıl dizayn edebiliriz? Üstünde durup düşünmemiz, siyasetimizi, kültürümüzü ve sosyal yapımızı bu ruh ekseninde analiz etmemiz daha doğru değil mi? Fakat görüyoruz ki, bir zamanlar Bizans’ın karanlık girdaplarında, “Biz kardinal şapkası görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi yeğleriz” diye, Osmanlı’nın adaletini, hakkaniyetini ve güzelliğini arzulayanların durumu bugün tam tersine dönmüş… Bugün, posası çıkmış Avrupa medeniyetinin kapısında kapıkulu olabilmek için türlü entrikaları içimize sindirebiliyoruz. Avrupa Birliği, bir zamanlar Osmanlı medeniyetiyle hesaplaşmasını şimdi Türkiye Cumhuriyeti üzerinden yapıyor. Tarih içinde kendilerine medeniyet ve adalet verdiğimiz Avrupa, şimdi bizim medeniyet dilendiğimiz bir kapı gibi. İslam coğrafyasındaki ülkeler, Batı medeniyetinin vahşi baskı araçları altında inim inim inliyor. Kültürel işgallerle, medya araçlarıyla, hukuk kavramlarıyla, müktesebat diye yutturdukları hukuk terimleriyle bizleri kendilerinin köleleri haline getirecek bir süreçte, kırk dereden su getirdiğimiz bir hale sokuyorlar.

Avrupa Birliği’ne girebilmek uğruna, manevi ve kültürel değerlerimizden, bizi biz yapan tüm değerlerimizden soyutlanmayı göze alabiliyoruz. Aile yapımızı dejenere edecek, cemiyet hayatını bitirecek zina meselesinde, “Avrupa Birliği” öyle istiyor diye iktidar uygun kanunları çıkarırken, rezilliklerin dibini bulacak bir sosyal dinamit, hançer gibi bağrımıza saplanıyor. Dünya, vahşi kapitalizmin esiri olmuş, küresel sermayenin boyunduruğuna girmiş, insanlık kültürel ve ekonomik olarak işgale uğramış durumda. İnsanlığın kurtuluşunu sağlamak ise, fetih ruhunu yeniden kuşanacak İslam erlerine, medeniyet meşalesini ve nurunu yeniden yakacak Müslüman kardeşlerimize düşüyor.

            Dünya üzerinde akan kanı durdurmak, yetimlerin öksüzlerin gözyaşlarını dindirmek fetih ruhunu kuşanması gereken bizlere düşüyor. Ve özellikle Türkiye’ye… Tarihten kaynaklanan lider ülke pozisyonumuzu, sahip olduğumuz medeniyet perspektifimizi yeniden diriltmek ve İslam coğrafyasını harekete geçirmek zorundayız. İslam ülkelerini birbirinden ayırmak, soğutmak ve ilişkilerini yıpratmak için yapılan emperyalist oyunlara dur diyerek, kaynaklarımızı kendimizin kullanacağı, zenginliklerimizi kendimizin harcayacağı, yönetimlerimizi kendimizin sağlayacağı bir zemini oluşturmak zorundayız. Bizler, kendi nizamlarının köleleri haline getirmek için önümüze türlü ödevler koyan Avrupa Birliği’ne bayrak açabilmek için, öncelikle fetih ruhunu kuşanmamız gerekiyor.

 

Bu fethi ecdadımız hangi manevi temellerle, hangi dinamiklerle gerçekleştirdiyse, bizim de aynı değerleri kuşanarak yeniden yola çıkmamız, surların önünde burçlara sancağı dikecek bir azmi kuşanmamız gerekiyor.

            Biz asıl bugün fethe muhtacız!

Selam ve muhabbetle…

Van Halkına Önemli Bir Not: 1 Haziran Pazar Günü gerçekleştirilecek ve dünya rekoruna imza atılacak gün için Van Kahvaltı Kültürüne hep beraber sahip çıkalım ve o gün hepimiz Kale Yanı Atatürk Kültür Parkı’nda olalım!.. 

Yazarın Diğer Yazıları