
Ucuz kahramanlık hikâyesi…
Mustafa M. Atilla
Yaşama dair hikayeler; zaman zaman benzerlik gösterse de azı çoğu, yeri yurdu, konumu, konusu, kişileri ayrı ayrı farklı ilginçlikleri bizlere sergiliyebiliyorlar.
Değerli okurlarım;
Dikkat ederseniz hayatın içinde ki insanlar ve diğer canlıların bir kısmı; karmaşık yapıları, düşünceleri, hareketleri, davranış bilimine ters düşen aktiviteleri yapmaya yönelten güdüleri,.. bizlere sosyal ortamda irdelenmesi gereken, eğitimin de disiplinize etmesini de arzuladığımız detayları ihtiva ediyor. Detayına inilmediği için, bireysel ve bölgesel hayata dair bazı konular da başarı ve davranışlar,..istenildiği kıvama getirilemiyor veya oturtulamıyor.
O nedenle toplum ve bireyler birçok kültür dışı yaşam tarzında pek de farklılıklar gösteremiyor.
Üzüm üzüme baka baka kararır denir ya; aynı öyle diyebiliyoruz. Şu şöyle bu böyle, bizler sizler, bazıları hep aynı, orada burada, köyde şehirde.. Değişen hiçbir şey yok.
Yanlış hikayeler; sahibini bağlar dense de, üzüm, üzümü karartıp bozması salkımı bozabildiğinden,.. Ayıklama ve bağ bozumu, düşünen insanlara kalıyor.
Ülkemizin bir köşesine dair asıl konuya geçmeden önce,benzer hikayeyi;... Tanınmış gezgin Thomas Cook, araştırma gezisi sırasında tanık olmuş ve bizlere aktarmış..
Atlas okyanusunun ıssız bir yerin de çığlıklar atan milyonlarca kuşun havada daire çizerek uçtuğunu görür. Kulakları sağır edecek derecede yüksek sesle çığlıklar atan kuşların, yoruldukları için kendilerini okyanusun dev dalgaları arasına attıklarına şahit olur.
Yaşamlarına bu şekilde son veren kuşlar çaresizlikten ölüme teslim oluyorlardı der.
Bu olay yalnızca Thomas Cook değil,o bölgedeki balıkçıların da yıllardır tanık oldukları birşeydi.
Kuş bilimcileri ise, yaptıkları araştırmalarda göçmen kuşların farklı yönlerden gelerek okyanusta bu noktada birleştiklerini keşfederler fakat kendilerini ölümün kucağına atmalarını bir türlü çözememişler ki, gerçek, geçtiğimiz yüzyılın ortalarına doğru ancak anlaşılabilmiş.
Bu trajik olayın yaşandığı yerde bir zamanlar bir adanın olduğu,bu adanın depremle birlikte sulara gömüldüğünü, göç yollarının ortasında kuşlar için vazgeçilmez dinlenme durağını içgüdüsel alışkanlıklarıyla buldukları adanın, yerini bilmeleri, burada dinlenip tekrar devam etmeleri gerçekleşemeyince de, millyonlarca kuşun yorgunluktan bitkin bedenleri, çığlık çığlığa okyanusun serin sularına kendilerini bırakma zorunda kalışlarını anlatır.
Yazımın;
Konu başlığını da oluşturan ucuz kahramanlık hikayesi,
Karadeniz sahillerinde geçiyor.
Genellikle Romanya, Ukrayna, Kırım bölgelerin de kuluçka dönemlerini geçirip, palazlanma süresi sonu, poyraz rüzgarını da arkaya alarak, önce Türkiye sonra Afrika’ya göç etmeye çalışan bıldırcın kuşu , köy halkının bir kısmı ile birlikte konunun aktörleri...
Beklerken vücut yağlarını depolayan bu kuşlar poyraz rüzgarı çıksın, onları arkadan hem itsin hemde harareti düşürsün algısıyla sürüler halinde bir hışımla sonu belirsiz bir yolculuğa kanat açarlar.
Okyanusları, denizleri aşarak göç edip güvenli bir yere inmeyi hedefleyen bu kuşlar Karadeniz sahilinde ağları aşıp, ışıldakları yakıp bekleyen adına avcı dediğimiz merhametinden şüphe duyduğum insanlar bu katliamın müsebbibi.
Binlerce bıldırcının yorgun düşen kanatları, vücut yağlarını yol boyunca enerjiye çevirip sıcağa kavuşmanın isteğiyle sürüler halinde havalanıp çırptıkça, okyanustaki kuşlar gibi sulara değil ağlara doğru ölüme yaklaştıklarından habersiz, ağdan kurtulamamanın çaresizliğini yaşayacak çığlıkları atacak olan bıldırcın kuşunun göçü, insanoğlunun hiç bir şeyi umursamadığı gibi bunu da övünerek anlatacağı ucuz kahramanlıklarla dolu hikaye kitabının aldatma sayfalarından birine kaydetmiş oluyor.
Yıllardır mevsim ve geliş günlerini tarih tarih, saat saat takiple bekleyen insanlar, bıldırcın kuşunun ses taklitlerini de çok iyi yapabildiklerinin kanıtı olarak kahve köşelerin de yarışma düzenleme cüretine bile kalkıyorlar,bu zavallı insanlar.
Yaptıkları çok maharetli,çok özendirici bir işmiş gibi..çoluk çocuğada örnek oluyorlar
Doğal dengenin koruması adına ağların toplatılması veya yasal uyarıyı önemsemek, vicdani yaklaşımın da önüne sere serpe zihinsel ağların tamirini çıkaracaktır.
Temel bile anlatıyor; taka'm bile tıklım tıklım doldi, pelki hamsi bile yemeyeceğuz bu yıl fadime.
Bir babayiğit çıksa da bu tuzaklı ağları yasaklasa.
bu garabete son verse, akıl oyunlarından birini daha,.. hayattan diskalifiye etse.
Ayakda alkışlarım, evvelallah...