Sembolik Vali nasıl olacak?

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın istifası sonrası katıldığı toplantılarda seçim çalışmaları ve 51 ili kapsayacak bütün şehirler yasa düzenlemesiyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Hükümet 2019 yerel seçimlerine yetiştirilmek üzere başlattığı yasa çalışmasında son aşamaya geldi. Düzenlemeyle, il özel idarelerinde hizmet ağırlıklı bazı çalışma alanlarının, 51 ili kapsayacak bütünşehir düzenlemesiyle devredileceği belirtiliyor. İlçe belediyelerinin bir önceki düzenlemeyle kısıtlanan bazı yetkilerinin arttırılacağı, yerelde hızlı ve sürekli hizmet verilmesinin sağlanacağı da ifade ediliyor. En önemlisi bu düzenlemenin, valilerin görevlerini ‘sembolik ve temsil amaçlı’ olarak sınırlandıracağı kaydediliyor.

Düzenlemede 750 bin nüfusun üzerinde olan yerleri ‘büyükşehir’, onun dışında kalan tüm illeri ‘bütünşehir’ olarak tanımlayan düzenlemenin, 2019 yerel seçimlerine yetiştirilmesi için 6 ay içinde yasalaşması gerekiyor. Taslak, il özel idareleri eliyle yapılan bazı hizmetlerin, şehir belediyelerine aktarılmasını öngörüyor. Taslağa göre, bir önceki düzenlemede bazı yetkileri elinden alınan ilçe belediyeleri de güçlendirilecek. 

Çözüm pardon çözülme sürecinde devleti temsil eden valilerin adı konulmamış ‘sembolik ve temsil amaçlı’ siyasete odaklı hizmet anlayışlarının o dönem nelere yol açtığını gördük. Devlet otoritesinin sarsıldığı, yasaların işletilmediği, bayrak dahi asılmadığı “oyunbozanlık yapma”  anlayışıyla kamu görevlilerinin elinin kolunun bağladığı o dönemleri herkes iyi hatırlıyor. Şimdi devleti temsil eden valilik makamının sembolik olacağı söyleniyor. Nasıl olacak bilemiyoruz. Umarız düzenleme yapılırken geçmiş hatalardan gerekli dersler çıkarılır.

Doğu'nun sorunlarına Van Gölü kıyılarından bakacak

2011 depremlerinde can ve mal kaybı yaşayan Van ve Vanlılar büyük sıkıntılar yaşadı.  Siyasi liderlerin tamamı depremzedelerin acısını paylaşmak üzere Van’a geldi. Herkes elinden geldiğince Vanlıların yardımına koştu.  MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli maalesef bu duyarlılığı nedense göstermedi. Gerekçesi ne olursa olsun Bahçeli’nin afet günlerinde sergilediği yaklaşım Van halkının kalbinde kırık bir iz bıraktı.

MHP’den kopan yeni parti kuruluş çalışmalarında sona gelen Meral Akşener, Bahçeli’nin tam tersi bir karar aldı. Akşener, Van’ın yanı başındaki Ahlât’ta Van Gölü kıyısında göle nazır olmayan mahalle arasında ev kiralayacağını açıkladı.

Akşener geçen haftada katıldığı bir televizyon programında Ahlat’ta ev alma veya kiralama kararıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Ben gideceğim Güneydoğu’ya şehir şehir el sıkacağım. En az 15 gün gelmeyeceğim. Ahlât’ta bir ev satın almayı da istedim. Şimdi Ahlat’ta ev kiralıyoruz. Evim olacak orada. Her dini bayramdan birinde oğlum, gelinim, torunum ve kocam orada bayram namazını kılacaklar. Elbet benimle geleceklerde olacak. Benim ailem Diyarbakır’dan gitmedir. Esasında Diyarbakır’dan alabilirim de ama Ahlat benim için çok özel bir yer.”

Adı daha açıklanmamış partisinin çalışmalarının arasında, “Güneydoğu’da bir kahveye gideceğim ve 'arkadaş ne anlatırsın bana, ne sorarsın bana' diyeceğim. Buna ihtiyaç olduğunu görüyorum” diyen Akşener’in partisinin tutup tutmayacağını ev kiralamasının ne işe yarayacağını zaman gösterecek.

25 Ekim’de adını ve amblemini açıklayacağı partisinin A takımını açıklayan ve hiçbir partinin devamı olmayacaklarını söyleyen Akşener’in Ak Parti ve HDP’nin güçlü olduğu Doğu ve Güneydoğu oylarına göz diktiği ve ayrı bir önem verdiği dikkatleri çekiyor.  

Akşener’in Van Gölü ve Ahlat üzerinden Doğu ve Güneydoğu seçmenine mesaj vermesi şimdilik sempati yarattı. 2019 seçimleri öncesi siyasi rekabetin yaşanacağı yerlerden birinin Van Gölü çevresi olacağı görünüyor.

Van Gölü ne istiyor?

Van Gölü Meral Akşener’in Ahlât’ta kiralayacağı ev ile birlikte yeniden Türkiye siyasetinin gündemine girdi. Konuşmalarda, haberlerde Van Gölü’ne vurgu yapılıyor. Bu daha başlangıç. İlerleyen günlerde yoğunluk kazanacak.

Reklamın kötüsü olmaz.

Akşener’in ev kiralanmasından ev sahibine, evin içinin tefrişinden evin konumuna, komşularından kira bedeline, bakım giderinden nihayet manzarasına varıncaya kadar onlarca haber yapılacak. Ahlat’a gidecek gazetecilerin ve Akşener ile ekibinin yolu her koşulda Van’dan geçecek. Dolayısıyla bu da Van’a yarayacak.

Van Gölü geçmişte dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genle Başkanı Kılıçdaroğlu arasında yaşanan  “Van Denizi” polemiğiyle siyasete daha önce malzeme olmuştu.  Van Gölü polemiğinin Akşener ile birlikte yeniden yaşanması muhtemeldir.

Takip eden okurlarımız hatırlayacaklar.

2011 yılında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Siyasette Barış Stratejisi’ toplantısına katılmak üzere geldiği Van’da, Van Gölü’nden ‘Van Denizi’ olarak söz etmiş. "Van Denizi’ni ilk kez çocukluğumda burada gördüm. Vapura burada bindim. Bu yüzden Van’ın bendeki yeri çok özeldir” demişti.

Kılıçdaroğlu’nu eleştiren dönemin Başbakanı Erdoğan  CHP Liderinin açıklamasını “Çocukluğunda Van Denizi'nde ilk defa vapura binmiş. Van Gölü ne zaman deniz oldu ben bilmiyorum; böyle bir durum var. Kılavuzunuz doğru olmayınca, gölü de deniz zannedersiniz” şeklinde değerlendirmişti.

Erdoğan, 2013’ün Ekim ayında ziyaret ettiği Van’da, "Van, denizi olan, ekmeğini bir ölçüde denizden kazanan illerimizden biri. Varsın haritalarda göl denilsin. Biz ona sizlerin dediği gibi ‘Van Denizi’ diyoruz" ifadesini kullanmıştı.

Başbakan'ın Van'da yaptığı bu açıklamanın ardından CHP Lideri Kılıçdaroğlu, twitter'daki resmi hesabından attığı mesajında;
"Van Denizi" dedik, Başbakan gaf sandı. Şimdi 'Orası denizdir' diyor. Projelerimiz, yasa önerilerimiz yetmedi; söylemlerimizi de çalıyor" ifadelerini kullandı.

Van Gölü-Van Denizi liderler arasında siyasi polemik malzemesi olmaktan rahatsız değil.  Van Denizi polemik malzemesi olmak kadar kirlenmesinin önlenmesi, kuzeyinden Tatvan-Van arasında öngörülen demiryolu projesinin hayata geçirilmesi, çevresinin doğal yapısının korunarak betonlaşmaya ve yanlış projelere kurban edilmemesinin de liderlerin ilgisini çekmesini bekliyoruz.