Veysel Selen

Doğu ve Güneydoğu'da Cazibe Merkezli Destek Programı ( Bir Parmak Bal Mı?)

Veysel Selen

Daha önce de bir yazıma konu etmiştim, bir çok düşünen kişi de bu konuda yazmıştı Doğu ve Güneydoğu'da nisbi kalkınma sağlayacak teşvik tedbirleri ve paketleri zaman zaman açıklanır. Bu konu adeta bir gelenek haline gelmiştir. Onlarca kez bu tür paketler açıklandı, sanırım 15 yıllık AKP iktidarı sırasında bu paket 7. olacak.

 

Ala-i vala ile ve görkemli törenlerle, doğu ve Güneydoğulu oda temsilcileri, işadamları ve siyasilerle açıklanan bu paketlerde belirtilen yatırımlar gerçekleşseydi bu gün farklı bir konuyu konuşur olurduk. Bu paketlerde vaad edilen parasal destekleri alt alta yazarsak yüzlerce milyar lirayı geçerdi. 

 

Sonuca baktığınızda, belki vaad edilen paraların tamamı olmasa da bir kısmı verilmiştir bazı projelere, ancak takibi ve denetimi yapılmadığı için, çoğu 4 duvar olarak kalmış, bazıları kağıt üzerinde kalmış, bazıları çar çur edilmiştir. Onca paketten geriye bir kaç yüz kişilik istihdam kalmamıştır sanırım.

 

Bir planlama çerçevesinde yapılmadığı ve başvuran kişilerin iyi niyetine bırakılan bu paketlere bağlı girişimler, başlangıçta heves uyandırsa da zaman içinde konu tavsayarak projelerin atıl kalmasına ve heveslerin kırılmasına yol açıyor. Ya da bazı uyanıkların, kestirmeden zenginleşmesi sonucunu doğuruyor.

 

11.1.2017 tarihli ve 29945 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan kararla Bakanlar Kurulu 5 cazibe merkezi ve 23 ili kapsayan yeni bir teşvik kararını hayata geçiriyor. Buna göre;

 

Van cazibe merkezine Hakkari, Muş ve Bitlis bağlanıyor

 

Kars cazibe merkezine Ardahan, Iğdır, Ağrı

 

Diyarbakır cazibe merkezine Siirt, Batman, Mardin,, Şırnak, Şanlıurfa'yı bağlıyor.

 

Erzurum cazibe merkezine Erzincan, Gümüşhane, Bayburt'u bağlıyor

 

Elazığ cazibe merkezine Bingöl, Tunceli, Malatya ve Adıyaman'ı bağlıyor.

 

İşsizliğin, yatırımsızlığın, sosyal sorunların Türkiye ortalamasının üstünde olduğu 23 il ve ancak 20 milyarlık bir destek, 30 da başvuran kişinin desteği toplam 26 milyarlık bir program. 112 bin 400 kişiye iş. İl bazında 1 milyarlık yatırım.  Hele çalışacak kişilerin rakamı, küsüratıyla duyunca eminim aklınıza "ya ne müthiş planlama adamlar tek tek kaç işçi çalışacak hesap etmişler" düşüncesi takılmıştır. Eğer önceden belirlenmiş kişilere ait proje değilse, devlet yapılacak yatırımları planlamışsa ve buna göre rakam veriyorsa o plan en azından açıklanmalı. Yoksa gene birilerini zengin edip, sonuçsuz kalacak proje imajı yaratır.

 

Öteden beri düşünenler ve sorumluluk sahibi olan kişiler Doğu ve Güneydoğu'da özel kişiler veya özel sektör eliyle değil, bizzat devletin planlı yatırımının daha etkili olacağını dile getiriyor ki ben de onlardanım.

 

Devlet Planlama Teşkilatı devreye sokularak bu illerde emek yoğun alanlar belirlenip paralar çar çur edileceğine devlet yatırım yapmalı, uzun süre işletip terör gibi caydırıcı etkenleri ortadan kaldırdıktan sonra özele devretmeli.

 

Bir de sadece yöre ihtiyacına dönük üretim kalıcı olmaz. Batı illerine gönderilecek ya da ihraç edilecek üretim ancak bölgeye katkı yapar. Ulaşım buna engel ve artı maliyettir.

 

Bu düşüncem baki kalmak kaydıyla ben VAN bağlamında konuyu irdelemek istiyorum. Van cazibe merkezi olmak kaydıyla Hakkari, Muş, Bitlis bu 4 ile de baktığımızda göreceğimiz acı gerçek şudur.

 

Bu 4 il, Milli gelirden kişi başına düşen miktar açısından en geride olan illerdir.

 

Bu 4 ildeki işsizlik oranı Türkiye ortalamasının kat be kat üstündedir.

 

Bu 4 ilde eğitim, okullaşma, kızların eğitimi çok yetersizdir.

 

Bu 4 ilde genç sayısı çok fazladır.

 

Bu 4 ilde kahveler ve benzerleri tıka basa doludur.

 

Bu 4 ilde geçmişte hasbelkader kurulmuş bir çok işletme, tesis, fabrika son 15 yılda ya özelleştirilmiş ya da kapatılmıştır.

 

Bu 4 ilin mevcut durumuna bakıldığında hangi alanda yatırım yapılacağı ve bu yatırımın kalıcı olup olmayacağı belli değildir.

 

Ve bu 4 il artık tahammülünün sınırındadır. Yokluk, yoksulluk, işsizlik her şeyini çürütmektedir.

 

Bu 4 ilde tarım ve hayvancılık potansiyelinden başka bir şey yok. Ha bir de Van Gölü nedeniyle belki Turizm tabi bu kadar kirlenmeye bırakılmış göl hala insanları çekerse. Çağrı merkezi yatırımı üretime katkısı olmayan bir paket yatırımı sayılmalı ki önemi yoktur.

 

Tarım ve hayvancılık bizzat Tarım Bakanlığı eliyle bitirilirken tek potansiyeli tarım ve hayvancılık olan bu iller ne yapar. Kooperatifleşme geleneği olmayan, her üreticinin bağımsız olduğu ve ona alıştığı hayvan yetiştiricilerinin,tek umudu Kurban bayramları olarak kalır.

 

Örneğin Van ve bağlı illeri için Hollanda ya da İsviçre modelli hayvansal ürünler değerlendirmesi projelendirilseydi anlardım. Çok iyi organize edilmiş bir çalışma ve yatırımla eminim ki 10-15 yıl sonra Van ve bağlı illeri 20-30 milyar dolarlık bir potansiyel yaratırdı ki, bu hem ülkeye katkı yapar, hem ihracata konu olur.

 

Ya da öncelik göl ve çevresinin kalıcı temizliğine verilerek TURİZM geliştirilse Van ve hinterlandında yaşayan milyonlar için ve İran için bir kaç yıl sonra, cazibe merkezi olur ki bu bence değerli bir yaklaşım olur.

 

Yukarıda anlatılan 2 konu dışında Van ve bağlı illerinde yapılacak projeler ve yatırımlara hep kuşkuyla bakarım geniş halk kitlesi açısından. Her bu tür programdan sonra bir yarım kalmış yatırım mezarlığı ve zenginleşmiş bir kaç ayrıcalıklı kişi görüp hüsran yaşamayalım.

 

Umut fakirin ekmeği demişler ya, ben de bu kez iyi olur diye umut ediyorum. Gene tadı kalmamış ağızlarına bir parmak bal olmaz temennisindeyim.

Yazarın Diğer Yazıları