Uz. Dr. Sevilay Zorlu

BİLİNÇ ALTININ ALTI İŞLEVİ

Uz. Dr. Sevilay Zorlu

Bilinçaltı bir hizmetkâr olarak tasarlanmıştır. Emirleri alır ve uygular. Emirlerin kaynağı bilinçtir. Hizmetkâr olduğuna göre yönetme kabiliyeti yoktur. Ama birçok insan bu hizmetkârın yaşamlarını yönetmesine izin verir. Bilinçaltı arzu, heves ve duyguları içinde tutar. Bunları tatmin edecek enerjide oradadır. Ama sizi bu arzularınıza göre yönetimi bilincinin istediği bir yönetim değildir. Ama bilinçaltına göre öyledir. Bilinçaltının inançları başarı ile başarısızlığın arasındaki farkı belirler.

         1. BİLİNÇALTI BİR HAFIZA BANKASI YA DA BİLGİSAYAR OLARAK HİZMET VERİR.

Trilyonlarca hücre ve her birinin yüzlerce bağlantısı. Muazzam bir bilgi biriktirme gücü yaratır. Görülen, koklanan, işitilen, dokunulan, tadılan her bilgi bu devrelerde kaydedilir ve saklanır. Gerektiğinde bilincin hizmetine sunulur. Öğrendiğimiz ve yaşadığız her şey burada kayıtlıdır. Silinmez. Hipnozda çok küçükken yaşadıklarımızı hatırlarız. Bilinç bunları unutmuştur. Bilinçaltı aynı zamanda çözümleyicidir. Sahip olduğu bilgilerden yararlanarak çözüm üretir. Yeni bilgileri daha önce sahip olduğu bilgilerle karşılaştırır. Uygunsa çözümüne katar. Bazen hiç ummadığımız bir çözüm aklımıza gelir. İşte bu bilinçaltının özgür çalışması sonucu ortaya çıkar. Buna SEZGI deriz.

 2. BILINÇALTI BEDENIN ISTEMSIZ IŞLERINI KONTROL EDER VE DÜZENLER.

Solunum, hazmetme, kan dolaşımı ve dışkılama böyle işlerdir. Gerginlik ve stres bu işleri yavaşlatır. Bu durumda bedensel sorunlar ortaya çıkar. Tıpta bunlara PSİKOSOMATİK HASTALIKLAR denir. Hipnoz bozulmuş bu işleri yeniden düzenler. Çünkü bunu kontrol eden güce ulaşır.  Örneğin YÜKSEK TANSİYON, ŞEKER, BAŞ AĞRILARI, KAS AĞRILARI, CİLT HASTALKLARI normale döner. HAZIMSIZLIK VE KABIZLIK düzelir.

         Hastalık teşhisi konmadan doğrudan hipnoza başlanmamalıdır. Hatta tıp mesleğinden olmayan hipnoterapistlerin hekimden resmi bir izin yazısı getirmeyen hastaları tedaviye almamalıdırlar. İdeal olanı hipnoterapistle tıp doktorunun birlikte çalışmasıdır

3. BİLİNÇALTI DUYGULARIN ÜRETİCİSİ ve SAKLAYICISIDIR.

Duygulara sahip olan ve kontrol eden zihne hâkim olur.  Bu güç insanların çok büyük çoğunluğunda bilinçaltındadır. Duygular arzuları idare eder. Güçlendirir. Arzular ise davranışlarımızı yönetir. Duygularını kontrol edemeyen insan bilinçaltının kontrolü altında kalır. Duygularının farkında olmayan insan otomatik yaşar. 

BİLİNÇALTI DUYGULARIN EVİDİR…

Çatışan arzularımız olduğunda bilinçaltı kazanır. Yerleşik dini ve ahlaki inançlar güçlü bilinçli karar ve istekleri engeller ve istenmeyen davranışları sürdürür. Genellikle en çok arzu ettiğimiz şeyi yaparız. Tasarlanmış davranışlar başka bir arzuyu yenen arzularımız sonucu oluşur. Duygular arzuları yaratır. Bunlar güçlü arzulardır. Yani bilinçaltı idare gücünü elinde tutar.

         Bilinçaltının doğruyu yanlıştan ayırt etme gücü yoktur. Söylenen her şeyi doğru kabul eder. Eğer belli bir günde öleceğinize inansanız bilinçaltı yerine getirir. Böyle olduğu voodoo büyücülerinin yaptığı büyülerde kanıtlanmıştır. Eğer bir kişi gerçekten bir bebeğin kendisini temsil ettiğine inandırılırsa bebeğin kalbine batırılan iğne ile ölür. Bilinçaltı bilincin inandığı her şeyi doğru olarak kabul eder.

         Nebraska da yaşlı bir adam banyoda yıkanırsa öleceğine inanmıştı. Bu nedenle hastalansa bile hastaneye gitmezdi. Çünkü hastaneye yatırılan hastalara yapılan ilk işlem yıkamaktı. Bir gün düştü ve kalça kemiği kırıldı. Hastanede bütün itirazlarına rağmen yıkadılar ve öldü.

         BİLİNÇALTI İNANÇ SİZİ ÖLDÜRÜR DE İYİLEŞTİRİR DE…

         4. BILINÇALTI HAYALLERIN, YARATICILIĞIN OLUŞTUĞU YERDIR.

Çocuklar canlı hayaller görür. Büyüdükçe acı olayların etkisiyle hayalleri bastırmaya başlarız. Hayal etmekten korkarız. Hayaller hayal kırıklığı yaratır. İstenmeyen duyguları tetikler. Ama hayaller bilinçaltında çalışmaya devam eder. Gelecekle ilgili kalıplaşmış hayaller üretir hale gelir. Gelecekle ilgili sadece olumsuzlukları görür hale gelir. Başarısızlık hayalinin sonucu başarısızlıktır. Bilinçaltının hayali bilincin iradesini yener.

         Yaratıcı hayal kurmak başarının sırrıdır. Tüm başarılı sanatçı, mühendis ve mimarlar yeteneklerini bilinçaltında yarattıkları çizimlere borçludur. Sanatın hayranlık uyandıran birçok eseri sanatçının bir çeşit self-hipnozu sırasında ortaya çıkarılmıştır. Hipnozdayken yaratıcılık hakim olur. Hayaller kendiliğinden ortaya çıkar.

Mozart eserlerini rüya görür bir haldeyken içine doğduğunu söylemiştir. Newton bir çok matematik problemi uyku gibi bir haldeyken çözmüştür.

 Göte en önemli şiirlerini rüya halindeyken yazmıştır. Bu bir iki örnek istisnalar değil kuralı ortaya koymaktadır. Buna benzer yüzlerce örnek vardır. Ressamların çoğu ellerini serbest bırakır. Ellerinin resmi yapmasına izin verir.

         Yani HAYAL GÜCÜNÜZ SİZİ YARATICI DA YAPABİLİR, YAŞAMINIZI MAHVEDEBİLİR DE.

İnsanların sizi sevmediğini hayal ederseniz ona göre yaşarsınız. Aksine samimi, kolay arkadaş edinen bir kişi olduğunuza inanırsanız çok kolay arkadaş edinirsiniz. Hayal gücünüzü kontrol etmeyi öğrenirseniz ondan yaratıcı yönde yararlanırsınız. Bu enerjiyi ortaya çıkarmanın en kolay yolu hipnozdur.

 5. BİLİNÇALTI ALIŞKANLIKLARIMIZIN OLUŞTUĞU VE KORUNDUĞU YERDİR.

         Birçok günlük eylemimiz otomatiktir. Bir eylemi öğrendikten sonra bilinçaltının malı olur. Otomobil kullanmak gibi. Tenis oynamak gibi. Giyinmek gibi. Bu işleri öğrendikten sonra bilinçli aklımız devre dışı kalır. Bilinçaltı sorumluluğu alır ve iyi iş çıkarır. Merdivenden inerken her adımda hangi ayağınızı atacağınızı düşünseniz bir süre sonra merdivenden yuvarlanırsınız.

         6.BİLİNÇALTI ENERJİMİZİ YÖNETEN BİR DİNAMODUR.

         Yaşamdaki hedeflerimizi gerçekleştirmek için İÇ ENERJİYE gereksinimimiz vardır. Bilinçaltı bu enerjiyi oluşturur ve kullanır. Bilinç bu enerjiyi yönlendirmezse enerjinin kullanımı olaylara ve şansa kalır. Davranışlar bu enerjinin ifade bulmuş şeklidir. Bu enerji yaratılamaz, yok edilemez, sadece yönlendirilebilir. Bilinçaltı bu enerjiyi bir hedefe doğru kullanır. Dinamo böyle işler. Eğer bilincin tanımladığı bir hedef yoksa bilinçaltı kendi bildiği hedeflere doğru ilerler. Ya da başkalarının hedeflerini kendi hedefi olarak seçer. Yönetim olmazsa sonuç sağlıksız, yıkıcı, başarısız hedeflerdir.

         BİLİNÇALTI HİZMETKÂRDIR. Kişi onu yönetici olarak atarsa, kabul ederse sonuç hüsran olur. Bilinçaltı düşünmez. Ama düşüncelere tepki verir. Düşüncelerin oluşturduğu emirleri yerine getirir. Bilinçaltını yönetmek, bilinçaltının sizi yönetmesinden daha basit ve kolaydır. O hizmetkâr olmalıdır. Bilincinizde patron.

         Bazı durumlarda enerjimizi tükenmiş hissederiz. Aslında bilinçaltında aynı miktarda enerji vardır. Ama olumsuz duygular bu enerjiyi tüketir. ÖFKE, KORKU, SUÇLULUK gibi duygular enerjiyi emer bitirir. Üretilen enerji aynıdır ama yönlendirilmesi bozuktur. Bir duyguyu kullanamıyorsanız bir süre sonra size zarar vermeye başlar.

         Kişi vardır. Daima hedefe kitlenmiş füze gibi adım adım ilerler. Sürekli enerjiktir. Başarılıdır. Bu kişilerin ya kendi hedefleri vardır. Ya da anne babadan ekilen tohumlar onu hedefe kilitlemiştir. Boşa enerji harcanmaz. Öte yanda kişi vardır. Her işi yarım kalır. Başarısızlık hedefidir. Çünkü çocukluktan bir şeye değer olmadığı yönünde programlanmıştır.  

   Bilinçaltı bir hedef arar. Bu nedenle bilinçten rehberlik etmesini ister. Doğa böyledir. Doğal bilinçaltı kendine söyleneni yerine getirir. Onu hedefe yönlendirebilirsiniz. BAŞARIYA, SAĞLIĞA, ARZU EDİLEN HER ŞEYE… Kişi bilinçli olarak hangi emiri verdiğini unutsa da bilinçaltı unutmaz. Sabitler ve sizin hizmetinize sunar.

İYİLEŞME HÜCRE DÜZEYİNDE BAŞLAR:

Hücre düzeyi aynı zamanda zihin düzeyi olduğu (ve kuantum fizik yasalarına dayandığı) için, her türlü tedavinin ilk nedeni zihinsel olmak zorundadır.

Dumont’a göre “Bütün tedaviler sonuçta zihin tedavileridir”

            İyileşme süreci her zaman için atık dokuların tamir edilmesi ve hücrelerin etkinlikleriyle karşılıklı ilişki ve koşulların uyumlu bir şekilde yeniden düzenlenmesinden oluşur.

HİPNOZUN KULLANIM ALANLARI

o   Psikosomatik hastalıklarda,

o   Diş hekimliğinde,

o   Alışkanlıklar ve davranış bozuklularında, Çocuk hekimliğinde,

o   Anesteziyolojide,

o   İş motivasyonunda,

o   Güzel sanatlarda

Yazarın Diğer Yazıları