Ümran Öztürk

Mahalle baskısı…

Ümran Öztürk

Mahalle baskısı sadece mahallede mi olur  yoksa bulunduğun her ortamda bunu hissedebilirimsin? Okulda, iş yerinde, yolculukta hatta aile bireyleriyle paylaştığın evin içinde yok mudur mahalle baskısı dediğimiz kavram?  Mahalle baskısı her yerde var ancak bazı yerlerde kendini çok sert htirirken bazı yerlerde çok daha yumuşaktır ama hep vardır.

Birey aile içinde büyür, eğitilir, kişilik kazanır. Arkadaş gruplarıyla gelişir. Formel eğitimle biçimlenir. Çalıştığı iş yerinden, meslektaşlarından, medyadan etkilenir. Komşularıyla, mahallesiyle birlikte yaşar. Mahalle baskısı tüm bu grupların birbirleriyle etkileşim halinde birleşerek, güçlenerek yaptıkları baskıyı anlatır.

Mahalle baskısı bütün bu grupların birbirleriyle etkileşim halinde güçlenerek yaptığı büyük baskının adıdır ve bir grup dinamiğidir.

Mahalle baskısı önemli bir sosyal olgudur. O mahallenin, o grubun içinde bulunduğunuzda, o toplumun  bireyi olduğunuzda başlar. Bu baskı diğer bir değişle yaşamla çevrenle barışık olmak için bir bakıma kendinle savaşma durumu olarak kendini gösterir. Yani sana dayatılanla senin gerçeklerin çatışmaya başlar.

Bu yaşam alanında birey istemediği bir çok dayatmalara maruz kalır. Çoğu zaman İnsanlar sözlü ya da sözsüz bir şekilde kendi kurallarını, kendi düşüncelerini kendi yaşam tarzlarını karşısındakine empoze etmeye çalışır ve daha ileri giderek bu kuralları ona dayatır. Bunu yaparken uyguladığı bu baskıyla bireyi istediği doğrultuda yaşamaya zorlar ve birey kendi yaşamıyla ilgili kararları veremez hale gelir. Bulunduğu toplumun katı kurallarına karşı gelenler toplumda kabul görmedikleri gibi üstelik dışlanırlar da.

Mahalle baskısında dini öğelerin baskın olması, bu olgunun toplumsal boyuta dönüşmesini kolaylaştırmaktadır. İçinde yaşanılan toplumun kültürel değerleri, normları, bakış açıları bireyin üzerinde etkili olmaktadır.

Daha çok organik ilişkilerden oluşan toplum yapısından dolayı samimi ve yüz yüze ilişkiler çoğu zaman sınırlarınızı aşarak sizin üzerinizde tahakküm kurmalarına neden olmaktadır.

Şayet mahalle baskısıyla baş edemeyecek kadar naifseniz ve inatçı bir kişiliğiniz yoksa yaşamınızın dizaynı tamamen başkalarının elindedir.  Sizin iradeniz dışında onların size biçtiği yaşamı yaşamak zorunda kalırsınız.  .

 Ön yargıların yoğun yaşandığı toplumlarda İnsanlar sizin yerinize yüksek sesle düşünmeye başlarlar. Eleştirirler hatta daha ileri giderek arkalarına birçok kişiyi de alarak sizin üzerinizde tahakküm kurarlar. Sınırlarınız bir kez ihlal edilirse  sizi  köşeye kıstırdıklarını düşünürler baskılar daha çok artar. Bunun en somut örneği giyimi kuşamınızdır. Bir bakıma giyim kuşam insanın kendisini dışarı lanse etme şeklidir.

 Giyim kuşamınız aynı zamanda sizin kişiliğinizi, ekonomik seviyenizi, dünya görüşünüzü,yaşam tarzınızı , zevklerinizi  ve hatta cinsel tercihlerinizi de belirler. 

Giyiminize- kuşamınıza, yaşam tarzınıza, alışverişinize, geleninize-gideninize, medeni halinize, çevreyle iletişiminize hatta evinizin içine kadar müdahale gelmeye başlar.

Pek çok insan farkında olarak ya da olmayarak bu baskı altında yaşar. Giyiminden kuşamına, izlediğin televizyon kanalından okuduğun gazeteye kısacası tüm seçimlerine ve yaşam tarzına kadar bu baskı sürer gider. Baskının yoğunluğuna göre çizgini belirlemeye çalışırsın.

Grup baskısı" dediğimiz kavramın ise tüm ilişkileri kapsayarak topluma egemen olması, bireyleri ve toplumu belli bir yöne sevk etmesidir.

Bazı toplumlarda din en büyük baskı aracıdır. Ramazan ayında oruç tutmayanların oruç tutuyormuş gibi davranmaları yani kendi olamamanın sancılarını yaşayan insanlar da bu baskının yarattığı iki yüzlülüğün içinde yer almak durumunda kalıyorlar.

Daha çok Karadeniz bölgesindeki gizli Hıristiyanların toplumsal koşullara göre kendilerini saklamaları da başka bir örnektir.  "Yüreğine Sor" filminde olduğu gibi yıllarca bu topraklarda yaşayıp dinlerini gizli yaşayan, her  evin  içinde gizli bölmelerden geçilen odalarda  ibadetini yapan, ölüleri dikkat çekmesin diye geceleri gömen, gündüz de camiye giden insanlardı gizli Hıristiyanlar. Bu insanlar o kadar gizli yaşıyorlardı ki dinlerini  hem Müslüman hem de Hıristiyan isimleri vardı.

2007' de çok sık duymaya başladığımız mahalle baskısı kavramını ilk inceleyen ve 'mahalle baskısı' söylemini ilk defa kullanan , dünyaca bilinen akademisyen ,sosyolog, siyaset bilimci Prof. Dr. Şerif Mardin olmuştur.

Mahalle baskısını daha çok sosyolojik bir kavram olarak ele alan Prof. Dr. Şerif  Mardin "Mahalle baskısını tarihi bir süreç gibi incelemek lazım" demiştir.

Mardin bu söylemiyle ne demek istediğini de şöyle açıklamıştır.

"Mahalle baskısının bir kavramdan öteye bir teşkilatlanma şekli ve zamanla da değişen bir olgu olduğunu ortaya atmak gerekti. Çünkü bu mahalle baskısı, bir nevi hiçbir zaman yerinden kımıldamayan, bir kültürün her zaman bulunabilecek bir yönüymüş gibi algılandı. Halbuki bu doğru değil. Mahalle baskısını bir tarihi süreç içinde incelemek lazım.

Yazarın Diğer Yazıları