Ümran Öztürk

Ensestin neresindeyiz?

Ümran Öztürk

Günlerdir basında, sosyal medyada çok sık rastladığımız ensest üzerine yazılar yazıldı, yorumlar yapıldı karşılıklı atışmalar büyük yer tuttu.

Vansesi Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İkram Kali, Melis Alphan'ın yazısını ve TKDF Başkanı Canan Güllü' nün araştırma sonuçlarını  köşesine taşıyarak "konuşalım mı?" demişti.

Evet, bence de konuşalım. Hem de yüksek sesle konuşalım.

Konuşalım ki bu çirkinlikler daha fazla hasır altı edilmesin.

Konuşalım ki istem dışı bu ilişkilerde çocuklar ve kadınlar daha çok mağdur edilmesin.

Konuşalım ki, çocuklarımız, kadınlarımız intihar etmesin.

Konuşalım ki aile kavramı toplumda karşılığını bulsun.

Konuşalım ki karanlık ilişkiler aydınlansın.

Konuşalım ki ahlak dersi verenler, ahkam kesenler, kadın /çocuk hakları diye yırtınanlar bu konunun popülizmden daha önemli bir konu olduğunu ve toplumun bir iç kanamsı olduğunu fark etsin.

Bu yüzden  bu konunun  gündemde tutulmasından, konuşulmasından, yok sayılmamasından yanayım.

Çünkü;

 Varlığı herkesçe kabul edilen ancak konuşması tabu olarak görülen ensest; toplumlarda eşcinsellikle birlikte çok sık rastlanan bir durumdur.

Kızlar, babalarından kardeşlerini doğuruyor, herkes biliyor ama kimse konuşmuyor. Şiddetin, haksızlığın, feryatların sesine sessiz kalan toplum, çocukların coşkulu sesine, kahkahalarına, müzik seslerine çok gürültü var diye tepki gösteriyorlar.

Bu kapalı toplum yapısının sonucu oluşan toplumsal yaraya toplumca suskun kalınıyor. Ailenin kutsallığı adına kimse konuşmuyor.

Kadın ve çocuklar defalarca mağdur ediliyorlar.

Enseste  zorlandığı için mağdur ediliyor.

Aileden ve toplumdan  dışlanarak mağdur ediliyor.

 İntihara zorlanarak mağdur ediliyor ya da tacizcisini, tecavüzcüsünü öldürerek mağdur ediliyor.

Sonuçta defalarca her halükarda mağdur edilenler yine enseste maruz kalanlar.

 Kayıt altına alınamayan bu ensest ilişkileri, Türkiye'de çok daha uçuk olsa da kesin sayılarla konuşamıyoruz.

Ülkemizde ensest diye tanımlanan bu vahşetin 99'u istismar, tecavüz, şiddet vb. şekillerde yaşanmaktadır.

Bizde ensest 40'larda mı 25'lerde mi? burada kuzenlerin yapmış olduğu  evlilik bu sayının içine dahil edilmiş/edilmemiş diyerek hesap yapıla dursun,  bu yüzdelik dilimleri  ne olursa olsun ensest gerçeğini değiştiremez.

Resmi kayıtlara göre dünyada 8 kadından biri 14 yaşından, 6 kadından biri ise 18 yaşından önce ensest yaşamaktadır.

Ensestin en yaygın olanı babanın kız çocuğuna cinsel saldırısı olarak tutanaklarda yerini alıyor.  Yani ensestin   70'ini  öz babalar, oluşturmaktadır. Daha sonra ağabey,dede,amca ve kuzenlerin geldiği çok küçük sayıda da olsa  abla ve anne de bu ensest ilişkinin içinde yer alıyor.

Kızına kocasının tecavüz ettiğini bilip ama susan anne, bu adamın istediği pisliği yapmasına göz yuman, en iğrenci de; kızına tecavüz eden kocasının aldığı hapis cezasını duyduğunda üzülen, kocası için ağlayan anneler, kadınlar maalesef bu toplumda yaşıyor. Hal böyle olunca da adamı yücelten ve bu ilişkiyi normalmiş gibi gösteren, adamı cesaretlendiren yine  kadın olmuyor mu? Cezaların hafif olması da bu ensest ilişkinin devam etmesini sağlamıyor mu?

Zira diğer suçlar gibi ensest de  toplumun destek verdiği ölçüde yürür.

Toplum bu ilişkiyi; Yok sayarak susarak,örtbas ederek,görmezden gelerek, konuşmayarak , irdelemeyerek, sorgulamayarak , tabu haline dönüştürerek bu ahlaksızlığa, bu alçaklığa yol alması için destek vermiş olur.

Toplumlar arası platformda tabuların kültürden kültüre değişiklik gösterdiği bir gerçektir.

Ancak ister primitif olsun, ister gelişmiş olsun hiç bir toplum ya da kültür ensesti kabul etmemiştir ve normlarına bir tabu olarak yerleştirmiştir.

Ensest mağduru erkek çocuklar

Ensest, bu toplumun en ağır tabularından biriyken ve  pek çok insan ensesti gizlerken, Makedonya'dan Selanik göçmeni İstanbul'da yaşayan bir üniversite öğrencisi Arascan Dönmez, farkındalık yaratabilmek için 'Ağustosta Karla Dans' adlı tek kişilik oyununu sahneye koyarak gizlenen, örtüp bastırılan ensesti gözler önüne sermiştir.

 "Yıllar sonra sahnede babamla hesaplaştım" diyerek  performansında babasının  ensest ilişkisine maruz kaldığını ve babasıyla gerçek hayatta yüzleşemediği için yaşadığı ensesti tüm ülkeye bu yolla haykırdığını dile getirmiştir. Yıllar önce; "önce takıldım,korktum,sonra sustum yıllar içinde de öldüm" diyerek  içinde bulunduğu ruhsal durumu da verdiği bir röportajında  bu şekilde ifade etmiştir. Arascan Dönmez  yıllarca içinde tuttuğu öfkesini babasına "biseksüel" olduğunu haykırarak kendisine zarar verdiğini ifade etmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)'nün açıklamasında yer aldığı üzere çocukluk dönemi cinsel istismarların büyük bir kısmını çocuğun aile içindeki cinsel istismarı yani ensest oluşturur.

İstismarcının tanıdık olması çocuğun daha çok derinden sarsılmasına neden olduğu gibi, yaşam boyu sürecek psikolojik sorunlara da yol açmaktadır. Çünkü burada güvene de ihanet edilmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları