Şahin Akçap

Öğretmenlerin hal ve gidişi…

Şahin Akçap

Birkaç gün sonra Öğretmenler Günü kutlanacak.

“Öğretmenim canım benim/ Seni ben pek çok severim/Sen bir ana/Sen bir baba/Her şey oldun artık bana” İçerikli şarkılar söylenecek. Ve mutlaka kutlama programlarında “Yurdumun bütün çiçeklerini getirin/Köy çiçeklerini” Dizelerinin yer aldığı Ceyhun Atıf Kansu’nun o şiiri okunacak ve gözyaşları gözkapaklarından taşacak.

Görev yerinde terörün kurban ettiği öğretmenlerin ruhuna mevlitler okutulacak.

Öğretmen evlerinde boydan boya dizilen masalar üzerine yesinler diye gırla yiyecekler serilecek.

Uyanık esnaf fırsatı kaçırmayıp vitrinine “Öğretmenler Günü Haftasında yüzde yirmi beş indirim!” Duyurusu asacak.

Siyasetçi, üzerine yöneltilen kameralara zoraki bir gülümseme göndererek ve çatallaşmış politik sesine yumuşak bir ton katmaya çalışarak, “Öğretmenler çalışmıyor.” Söylemini sanki O hiç söylememiş gibi  “Yaparız, ederiz!” Hamasetine sarılacak.

Daha dün habercilerin haberinde okulunun önünde topladığı ve kışkırttığı ailesiyle öğretmene kötek atan öğretmenin acınacak durumu bir an olsun unutulacak. Yüksek sesle azarladığı öğrencisinin ailesi tarafından: “Öğretmen çocuğumun psikolojik durumunu bozdu.”Diye sürüp giden onlarca dava Milli Eğitim Müdürlüklerinin Teftiş Kurullarınca soruşturulmaya devam edilecek. Çocuğuna iki puan vermedi diye telefona sarılıp 147 Eğitim Hattını arayan kötü niyetli veli tek kusuru adaletli olmak olan öğretmene çamur atmaya devam edecek.

Öğretmenden her şeyi ve hatta yok olanı da var etme beklentisi içinde olan veliler küçük maaş zamlarında elini dizinde şaplatarak:”Gözlerini toprak doyursun!” İsyanında bulunacak.

Bir eylem sonrası polis tarafından gözaltına alınan gençler arasında öğrencisinin de olduğunu fark eden: “0 benim 612 numaralı öğrencim… Bırakın onu ailesine teslim edeyim.” Diyen öğretmen, polis tarafından: “Senin yetiştirdiğin ancak bu kadar olur.” Diye azarlanıp gözaltına alınmaya devam edecek.

İktidara yakın öğretmen sendikasına üye olmayan öğretmenlerin işleri bürokratik engellere takılmaya, üye olanların da işleri rast gidecek.

Zırt pırt değişen eğitim usul ve yöntemleri yüzünden öğretmen-veli tartışmaları sürecek. Eğitimde gelişmiş ülkeler yarışında çok gerilerde olduğumuzun çareleri aranılacağı yerde örtülü veya örtüsüz eğitim tartışmalarıyla kafaların bulandırılmasına devam edilecek.

Köy Enstitülerinde yüzde yüz başarıyı sağlamış Türkiye’nin geçmişteki o sürecine zinhar ola bakılmayacak.

Atının ayağından sıçrayan çamur için üzülen Hocası Molla Gürani’ye: “Sizin atınızın ayağından sıçrayan çamur ancak kaftanımın süsü olur.”Diyen Fatih’in sözü akıllara bile getirilmeyecek.

“Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.”

“Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.”

“Öğretmenlerdir ki bir ulusu ya var eden ya da yok.” Sözleri ne kadar oy kapabilirim hırsına kurban verilerek diğer değerlerimiz gibi unutturulacak

Yaşı altmışa merdiven dayamış, ancak maaşının üçte biri kesileceğinden dolayı emekli olmaya cesaret edemeyen öğretmenlerin hüzünlü durumu sürüp gidecek.

“Öğretmenlerin hal ve gidişi?” Hanesine de göstermelik olarak:

“Çok iyi!” Yazılmaya devam olunacak.

O halde hep beraber söyleyelim neymiş öğretmenin durumu:

“Çok iyi!”

 

Yazarın Diğer Yazıları